Söz&Kalem Dergisi - Amine Çalış
“Varlıkların en şereflisi” vasfına erdiren sır İslam’da güzel ahlaktır.
Ahlâk Arapça’da “seciye, tabiat, huy” gibi manalara gelen hulk veya huluk kelimesinin çoğuludur. Sözlüklerde çoğunlukla insanın fizik yapısı için “halk”, mânevî yapısı için “hulk” kelimelerinin kullanıldığı kaydedilir. Ahlâk yeme, içme, sohbet, yolculuk gibi günlük hayatın çeşitli alanlarıyla ilgili davranış ve görgü kurallarına, terbiyeli, kibar ve takdire değer davranış biçimlerine, bunlara dair öğüt verici kısa ve hikmetli sözlere ve bu sözlerin derlendiği eserlere edep veya adap da denilmiştir. İslâmî literatürde edep terimi ilk dönemlerden itibaren özel davranış alanları hakkında kullanılırken ahlâk, tutum ve davranışların kaynağı mahiyetindeki ruhî ve mânevî melekeleri, insanın ruhî kemalini sağlamaya yönelik bilgi ve düşünce alanını ifade etmiştir.
İslâm dini aşiret ruhunun, rekabet ve küçümseme duygusuyla geçici hazlara düşkünlüğün doğurduğu kaba ve hoyrat geleneklerin karşısına insanın nefsini dizginlemesi, tabiatını öfke ve şiddetten koruması anlamına gelen hilm ve şefkati koydu; bu suretle insana, o güne kadar kendi dışındaki varlıklara çevirdiği mücadele enerjisini kendi nefsinin kötü temayüllerine karşı yöneltmesini öğretti.
Unutmayalım ki İslam dininin birinci kaynağı Kur’an’dır. Yüce Allah, insanlara yönelik emir ve tavsiyelerini Hz. Peygamber’e indirdiği Kur’an vasıtasıyla bildirmiştir. Allah tarafından insanların dinî ve dünyevi hayatlarını düzenlemek için gönderilmiş olan Kur’an’ın içerdiği hükümler iman, ibadet ve ahlak olmak üzere üç ana konuda toplanmaktadır. Kur’an, insanların nasıl doğru bir imana sahip olacaklarını ve Allah’a karşı yapmaları gereken ibadetlerin neler olduğunu öğretirken günlük hayatlarında sahip olmaları gereken ahlaki özelliklerin neler olduğunu da öğretmektedir.
Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de “Andolsun ki biz insanı en güzel biçimde yarattık. Sonra onu aşağıların aşağısına indirdik. Fakat iman edip salih amel işleyenler için eksilmeyen devamlı bir ecir vardır.” (Tin, 95/4-6.) buyurmaktadır. Buna göre, yaratılış itibarıyla diğer varlıklardan üstün olduğu hâlde insan, kötü huy ve davranışlara sahip olması durumunda son derece değersiz bir konuma düşebilecektir.
Kur’an, doğru ve yanlışları ortaya koymak suretiyle güzel ahlaka kaynaklık etmektedir. Mesela dürüst olmak, yalan konuşmamak, insanları aldatmamak, anne babaya karşı gelmemek, insanların arkasından konuşmamak, büyüklenmemek, insanları küçük görmemek gibi pek çok ahlaki güzelliğe doğrudan işaret etmektedir. Aynı şekilde Kur’an, ahlaki özellikleri nedeniyle kurtuluşa eren veya yok olup giden önceki toplumların yaşamlarından örnekler vermek suretiyle de güzel ahlaka kaynaklık etmektedir.
Kur’an’da, imanla birlikte özellikle vurgulanan bir diğer husus ise güzel işler olarak da anlayabileceğimiz salih ameldir. (Nisa, 4/173.) Zira iman ile davranış arasında sıkı bir ilişki vardır. En genel anlamıyla imanı, Yaratıcıya verilen bir söz olarak değerlendirdiğimizde Yaratıcıya iman etmek aynı zamanda O’nun istediği gibi davranmayı da gerektirecektir. Bu anlamda güzel ahlak sahibi olmak da iman etmenin bir gereği olmaktadır. Kişinin Allah’a olan imanının bir göstergesi olan namaz, oruç ve zekât gibi ibadetlerin de güzel ahlakla sıkı bir ilişkisi vardır.
Vahiy kaynaklı dinlerin tamamı güzel ahlaka önem vermiştir. Bununla beraber İslam dini Peygamberimiz vasıtasıyla güzel ahlak ile tamamlanmıştır. Peygamber Efendimiz “İslâm, güzel ahlâktır” diye buyurmuştur. Hz. Peygamberin güzel ahlâka teşvik eden birçok güzel sözü vardır. Bunlar, “Mü’minlerin imanca en kâmil olanı, ahlâkı en güzel olanıdır”, “İçinizden en çok sevdiklerim ve kıyamet gününde bana en yakın olanlarınız, ahlaki en güzel olanlarınızdır” hadisleri bunlardan sadece bazılarıdır. Peygamber Efendimizin güzel ahlaka teşvik eden ve kötü hasletlerden nehyeden hadisleri çok olduğu gibi O sadece bu sözleri söylemekle kalmamış, güzel ahlaki bizzat yasayarak insanlara örnek olmuştur. Nitekim Hz. Aişe bir soru münasebetiyle Hz. Peygamber’in ahlâkının Kur’an ahlâkı olduğunu belirtmiştir (Müslim, “Müsâfirîn”, 139). Bu yüzden O’nun ahlakı, İslâm ahlakının en güzel tatbikatını oluşturmaktadır.
-Gel gelelim Müslüman’da bulunması gereken başlıca ahlaki güzelliklere. Hiç şüphesiz güzel ahlak, bir müminde bulunması gereken temel vasıflardandır. Buna göre, Kur’an’dan hareketle söyleyecek olursak kâmil bir mümin şu hasletlere sahip olması gerekir;
-Müslüman Dürüsttür, sadakat ehlidir; zira sadakat ve dürüstlük hem Kur’an’ın hem de Hz. Peygamber’in tavsiye ettiği en önemli ahlaki güzelliklerdendir.
-Tevazu sahibidir; alçak gönüllüdür, insanlara karşı kibirli ve gururlu olmaz, büyüklenmez.
-Sabırlıdır; başa gelen sıkıntılardan dolayı Allah’tan başka kimseye şikâyetçi olmaz, yakınmaz, sızlanmaz; insana ağır gelen ve hoşa gitmeyen şeyler karşısında dayanma gücü gösterir.
-Hoşgörülüdür; başkalarının kusurlarını görmezlikten gelir, kendisine karşı yapılan hataları affetmeyi bilir, müsamaha gösterir.
-Cömerttir, cimrilik yapmaz.
-İffetlidir; haramdan uzak durur, helâl ve güzel olmayan söz ve davranışlardan sakınır.
-Adildir; daima hakkın ve haklının yanında yer alır, kimseye haksızlık yapmaz, başkalarına haksızlık yapılmasına da göz yummaz.
-Merhametlidir; acır, esirger, korur, bağışlar.
Elbette ki Kur’an’da yer alan ahlaki güzellikler bunlardan ibaret değildir. Başlıca olanlarını saydığımız bu güzelliklere ilaveten Kur’an’da müminlere rehberlik edecek pek çok ahlaki erdem vardır. Buna göre güzel ahlak hayatımızın her alanını öylesine kaplamalıdır ki bir Müslüman daima “Allah, hanginizin daha güzel davranacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratmıştır…” (Mülk, 67/2.) ayetine uygun olarak yaşamaya gayret etmeliyiz. Son olarak biz Müslümanlar “İstediğimiz gibi yaşarız, her istediğimizi yaparız.” anlayışıyla hareket edemeyiz. Çünkü biliriz ki insan başıboş bırakılmış değildir. Bundan sebep topyekûn kâinat, muhteşem ilâhî kudret akışlarının son derece hassas ölçüleri içinde devam ederken, âlemin en üstün varlığı ve ziyneti olan insanın hesapsız, kitapsız, ahlaksız, gelişigüzel ve nefsaniyetine mağlup olarak hareket etmesi kabul edilemez.
Selam ve Dua ile…