Söz&Kalem Derrgisi & Sena Elçi
Yazar Hakkında
İhsan Süreyya Sırma; Yazar, 1944'de Siirt'in Pervari ilçesinde doğmuştur. İlk ve orta öğrenimini Siirt'te tamamlamış olup Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden 1966 yılında mezun oldu. Bir süre öğretmenlik yaptı. Daha sonra Fransa'da doktorasını tamamladı. 1973 yılında Erzurum Yüksek İslam Enstitüsünde İslam Tarihi hocalığı yaptı. İslam Tarihi dalında 30 kitabı ve 200’ü aşkın ilmî makalesi yayınlanan İhsan Süreyya Sırma, birçok gazete ve dergide yazılar yazdı. Fransızca, İngilizce, Arapça ve Farsça bilen yazar, hâlen ilmî çalışmalarına devam etmektedir.
Kitap Hakkında
Kitaplar, İlk dönem tarihimizi dinamik bir yorumla anlatan ve günümüz klasikleri arasında yer alan eserlerden oluşmaktadır. Bu set, tarihi farklı bir açıdan öğrenmek isteyenlere özel bir imkân sunuyor. Ayrıca İslam tarihi alanında adım atmak isteyenler için de uygun bir eser olup yalın ve anlaşılır bir dille anlatılmıştır. Az sayfaya sahip olmasına rağmen yoğun bilgiye sahip olan bu set ne okuyucuyu çok yormakta ne de eseri sıkıcı bir hâle getirmektedir. Her seviyedeki okurun İslami kültürüne önemli katkılarda bulunacaktır. İslam’dan önce ki dönemi ele alıp İslam dönemi ve sonraki dönemlerden bahsetmektedir. Bu kitap seti 6 kitaptan oluşmaktadır. Kitap başlıkları ise: “İslam Öncesi Mekke ve Hz. Muhammed, İslamî Tebliğin Mekke Dönemi ve İşkence, İslamî Tebliğin Medine Dönemi ve Cihad, Örnek Halifeler Dönemi, Emeviler Dönemi ve Abbasiler Dönemi” olarak ele alınmıştır.
Özet
Hz.Adem (a.s.)'le başlayıp, kıyamet'e kadar devam edecek olan tarih, sadece okullarda okutulan geçmiş hadiseler kronolojisi değildir. Bilakis tarih, insanoğlunun yaşamıyla çok yakından ilgili, hatta onun içindedir de. Tarihlerini bilmeyen insanlar, başkalarının bağımlıları, başkalarının uyduları olmaya mahkûmdur. Çünkü kendilerine öğretilenden başka bir hakikati göremez gözleri. Buna müsaade dahi edilmez. Dolayısıyla insan, sadece tarihi bilerek hürriyeti tanır, özgürlüğe âşık olur ve onun için mücadele verir. İşte biz Müslüman bireyler olarak batının bize dayatmak istediği tarihi değil kendi asıl tarihimizi öğrenmeliyiz. Kendi tarihimizle gururlanıp onlardan dersler almalıyız.
Başkalarının tarihlerinin aksine bizim tarihimiz ne destanlar ne derslerle doludur. Tarihe mal olmuş büyük şahsiyetlerin vermiş oldukları mücadeleleri anlayabilmek, onların hangi şartlar altında yetiştiklerini, hangi ortamlarda çocukluk ve gençliklerinin geçtiği; bu ortamları içerisindeki fonksiyonları ve inkılaplarını görüp değerlendirebilmek için, mücadele dönemlerinden önceki dönemi de çok iyi bilmek gerekir. Ayrıca o zamanın araştırılmasının yanında olayın yaşandığı mekanı da dikkate almak gerekir. Ondan sonra o olay üzerinde durmak daha verimli olacaktır. Bunun en önemli sebeplerinden biri, hiç şüphesiz İslamiyet'in gelişinden sonra ki güzellikleri fark etmemiz olacaktır.
Unutmayalım tarih tekerrür ediyor. Bize düşen görev ise tarihten kendimize dersler alarak ilerlemek. Geçmişin bilgi birikimine dayanarak ilerlemek bize hem kolaylık hem de olgunluk kazandıracaktır. Tarih tekerrür ediyor dedik. Dün sancak Musab b. Umeyr'in elindeydi bugün Yasin'lerin elindedir. Yarın yine böyle yiğitlerin elinde olacaktır. Dün Hz. Ömer, sabah namazını eda ederken hain bir hançerin saldırısıyla şehit edildi. Bugün Sacit Pişkin ağabey ikindi namazını eda ederken bıçaklı saldırıda şehit edildi. Belki de yarın, yarınlarda yine şehadet gelecek. Bir namaz vakti yine şehadet gelecek. Bir namaz vakti sıla vakti olacak.
Tarih tekrarlamaya devam etmekte ve bize dersler verip ilerlemektedir. Müslüman bireyler olarak tarihi iyi bilmeliyiz. Özellikle İslam tarihini bilip ne zorluklarla günümüze geldiğini bilincine vararak bu sancağı teslim alıp gelecek nesillere ulaştırmalıyız. Bu eserin bizde tarih şuuru oluşturması duasıyla...