Sanal Dünyanın Düşünce Dünyamıza Etkisi

İnsan dediğimiz zaman öncelikle “düşünen varlık”ı anlıyoruz. Zira bilinçli bir varlık olan insan düşünür. Düşünen insan kendisini ve dış dünyayı tanımak için sorular sorar. Bilimde, sanatta, teknikte gelişmeler ortaya koyar, yeni bilgiler üretir. Elde ettiği bilgiler ve kavramlar üzerine düşünür. Böylelikle insan, var olan bilgileri yeniden tartışmaya, soruşturmaya açarak bunlardan hareketle en doğru bilgiye ulaşmaya çabalar. Ancak yaşadığımız asırda düşünmemizi ve düşüncelerimzi etkileyen faktörler bir hayli fazla. Düşünce dünyamızı kimler ve neler şekillendiriyor?
Yaşadığımız asırda düşüncelerimizi şekillendiren ve etkileyen önemli unsurlardan biri sanal dünya, sosyal medya ve oyunlardır. Şüphesiz ki düşünce dünyamızı değiştiren, dönüştüren, hatta bazen körelten, bazen de açıyor dediğimiz yerde zihinleri kapatan büyük değişim mekanizması. Düşünme dünyamızın ufkuna kattığı etkileri de hesap edersek bu sanal dünya bize nasıl fayda sağlıyor veya düşüncelerimizi nasıl zarara uğratıyor? Sosyal medya ve sanal dünyanın şatafatlı dünyasına mı benziyoruz? Yoksa kendi düşündüğümüzü sanal dünyaya empoze etmeye mi çalışıyoruz? Sosyal medya ve sanal dünyanın içindeki bilgiler hayatımızı çok etkiliyor. Ona göre düşünüp ona göre gündemimizi belirlemeye çalışıyoruz. Asli hedef ve gayelerimiz bazen bunlara kurban gidiyor. Bilinçli sosyal medya kullanıcısı değilsek gündemlerin, fikirlerin ve düşüncelerin içinde kaybolup gidiyoruz.
İçinde bulunduğumuz bu asır da sanal dünyanın zararları faydalarını aşmıştır. Ancak sosyal medya ve sanal dünyanın bilinçsiz bir şekilde kullanılmasından ötürü ortaya çıkan sonuçları kestirmek artık mümkün. Dolaysıyla bu konuda yapacağımız her hata veya bilinçsiz kullanım bizleri ortaya çıkan psikolojik, sosyolojik ve fiziksel rahatsızlıklara doğru sürükleyecektir. Toplumsal değişimlerin günümüzde ki en büyük etkilerinden biri olan sanal dünya, insanlarda “ popüler olma eğilimi” (cool olma), “like-beğeni alma” (Vaguebooker -İlgi Hastası-), “tweeps” (takipçi veya takipçi kasma) vs. gibi kavramlar ile gençliği bir popülarizm bataklığına sürüklemektedir. Bu bataklığı düşen kişi de içinde bulunduğu durumun farkında olmadığı gibi popüler olan her şeye ulaşmak için daha fazla uğraşmakta. Çünkü bu durumda olan bireyin düşünce dünyası sadece buna yönelik çalışmakta ve yaptığı her eylemi popüler olma uğruna yapabilmek için uğraşmaktadır.
Düşüncesi, dünyası bir ağ ile süslenmiştir. Bu ağ örümcek ağıyla aynıdır. Hayalleri, düşünceleri hep bu minval üzerine şekillenmektedir. Uğruna feda edeceği değerleri bir kenara bırakıp sırf like almak, Vlogger ya da Youtuber olmak, cool olma vs. gibi sanal dünyanın maddi getirileri uğruna her şeyini feda eden bir geleceğe doğru da gidilmektedir. Farkında olunursa bu süreç zamanla şiddete, hırsızlığa ve hatta canını hiçe sayacak eylemlere doğru götürmektedir. Antropolog K. De Costa, “Like butonu, o kadar etkili bir hale geldi ki, bireyin egosunu anında yükselttiği gibi, aynı şekilde alçaltabiliyor da” diyor. Bu da kullanıcıları zamanla bir ruh hastası veya şizofren durumuna düşürebiliyor.
Körelmiş zihinler, bataklığa girmiş düşüncelerle asla manevi huzuru, maddi gerçekleri, bedenini ve asli değerleri göremeyecektir.
Düşünce dünyasını şekillendiren sanal dünyanın unsurlardan bir tanesi de oyunlardır. Günümüzde hemen hemen herkesin elinde akıllı telefon, evlerinde de bilgisayar bulunmaktadır. Oyun bağımlılığı son zamanlarda ciddi bir mesele haline gelmiştir. Oyun oynamak düşünmeyi duyusunu köreltiyor. Çünkü zamanını buna harcayan kişi sadece oyundaki görevleri yerine getirmeye çalışıyor. Verilen görev her ne ise onu zamanında yapması gerekiyor. Günübirlik ev ödevi gibi çocuklar oyunlarda görevlerini yapıyor. Sadece çocuklar değil yetişkinler de buna alet olmuş durumda. Tabi oynadığı sıra da ne anne babasının ne de etrafındaki kişilerin verdikleri görevleri düşün(e)müyor. Rabbinin verdiği görevler ise rafa kalkıyor bir zaman sonra. Oyunlarda verilen talimatlar veya oyunun içindeki komutlar ise insanların kutsallarına hakaret edecek seviyeye gelmiş durumda ancak zihnini oyuna hapseden kişi bu tuzağı göremeyecek kadar körleşmiş oluyor. Saatlerce bu oyunları oynayan kişiler tembellik ve baş ağrısı nedeniyle geleceğine yatırım yapamıyor. Çünkü yorgun zihinler yarınlara hazırlanamaz. Çok değil, 10-15 yıl öncesine kadar çocuklar “Sabahtan beri dışarıdasın. Yeter artık, eve gel!” diye uyarılırdı. Günümüzde ise tam tersi bir durumla karşı karşıyayız ve çocuklara “Saatlerdir o oyunun başındasın, biraz dışarı çık da temiz hava al!” diye fırça atıyoruz. Ne kadar garip değil mi? Beyinlerine oksijen değil de oyunların komutları giren kişinin beyni oksijeni zehir olarak telakki eder.
Oyun bağımlılığının psikolojik etkilerinin yanı sıra birtakım fiziksel etkileri de bulunur. Bunların başında yorgunluk, yüksek konsantrasyon nedeniyle migren ve göz ağrıları, karpal tünel sendromu (ellerde uyuşma, karıncalanma, ağrı, kuvvetsizlik ve beceriksizlik gibi semptomlarla seyreden) gelir. Bunun haricinde, kişi oyun oynamaya daha fazla süre ayırmak için küçük sorumluluklardan kaçtığı için kişisel hijyen ve bakım kötüleşir. Diğer tüm kompulsif bozukluklar (Takıntılı düşüncelerin günlük hayatı, hatta yaşamsal aktiviteleri etkileyecek düzeye gelmesi sonucu ortaya çıkan ruhsal bir hastalıktır.) gibi, video oyunu bağımlılığının da ciddi olumsuz sonuçları olabilir. Bağımlılık doğru şekilde ele alınmadığı takdirde daha ciddi ve uzun vadeli yan etkilere neden olabilir. Örneğin, video oyunlarına bağımlı olan biri, oyun oynamaya devam etmek için genellikle uyumak veya yemek yemekten kaçınır. Bunun kısa vadeli etkileri açlık ve yorgunluğu içermekle birlikte, sonunda uyku bozukluğuna veya kiloyla ilgili sağlık sorunlarına yol açabilir. Özellikle gelişimini tamamlamamış olan ergenlerde bu durum ileride gözükebilecek ciddi hastalıklara zemin oluşturur. Görüldüğü gibi oyun bağımlılığının zararları sadece düşünsel anlamda değil fizyolojik ve psikolojik anlamda da etkili olmaktadır.
Sanal dünyanın, sosyal medyanın ve oyunların zararları faydalarını aşmıştır. Zaman israfı, düşünme yetisinin kaybedilmesi ve sanal dünyanın belli olmayan ancak etkili talimatları büyük zararlar vermeye başlamıştır. Hayırlı işler yolunda kullanılmaya çalışılması bile bazen görünen faydaları arka plana itmektedir. Bu konu da bilinçlenmek için bir Müslümanın elinden geleni yapması gerekir. Bilinçli kullanmak silaha karşı silah olabilir. Yeter ki ne için kullandığımızı bilelim. Sosyal ve sanal dünyaya karşı her an teyakkuzda olmamız gerekir. Her an düşüncelerimizi ele geçirmeye çalışan fikirlerin, objelerin saldırısına maruz kalabiliriz. Buna saldırılara karşın ancak sağlam iman, sağlam irade ve sağlam amel bizleri muhafaza edebilir.
Yazımızda ağırlıklı olarak sosyal medya ve sanal oyunlar üzerinde durduk ki hayatımızı ciddi manada şekillendiren yeni etkeni tanıyalım. Yaşantımıza ve düşüncelerimize karşı etkilerinin farkına varmaya çalışalım. Sosyal medya ve sanal dünyayı dikkatli kullanalım. Zira şu bir gerçek ki etkilerini şimdi hissedemesek bile zamanla ters tepkilerini hissedeceğiz muhakkak. Çocuklarımızın sosyal medya da ‘like’ almak uğruna bizleri üzdüğünü görünce iş işten geçmiş olacak. Yeni nesil dijital çağın nesli fakat dijital çağa kurban gitmelerine izin vermeyelim.
Söz&Kalem - M. Ali Batı
0 YORUMLAR
Bu KONUYA henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu sen yaz...