Söz&Kalem Dergisi
Kültür, bir milletin dini, ahlaki, hukuki ve sosyal değerlerinin bütünüdür. İnsanın kendisini ve kendisi dışındaki varlık ve tabiatla arasındaki etkileşim biçimidir. Medeniyet, bu kültürel değerlerin yükselmesi ve olgunlaşması ile şekil bulan cihanşümul bir olgudur. Günümüzde modernleşme, ne yazık ki medeniyet kavramı ile eş anlamlı kullanılmaya başlanmıştır. Bu yanlış algı sonucunda medeniyete dair remizler, salt Batı eksenli olduğu algısını oluşturmuştur. Halbuki kadim tarih ve gelenek göz önüne alındığında, bunun böyle olmadığı gerçeği ortaya çıkmaktır. Nitekim İslam’ın kültür ve medeniyeti, bir coğrafya ve mekâna sığmayan, taklitten uzak bir şekilde asırlar boyunca tüm insanlığın, hatta tüm canlıların selameti üzere şekillenmiştir. Bu yönünü, mekana ve eşyaya da izafe etmiştir. Kervansaraylar, hanlar, camiler, medreseler, çeşmeler, darüşşifalar, darülacezeler, rasathaneler ve daha birçok tarihi dokuları vücuda getirmek ile bunu ispatlamıştır.
Gel gelelim bu kadim medeniyetimizin beş şehrinde yer alan beş tarihi dokusunu mercek altına almaya…
1-)Fargana-Özbekistan:
Genellikle Fergana vadisi şeklinde anılan ve Tanrı Dağları ile Alay Dağları arasında yer alan bölgenin toprakları Özbekistan, Tacikistan ve Kırgızistan arasında bölünmüştür; bunlardan Özbekistan Cumhuriyeti’nde kalan kısım idarî bir birim teşkil eder ve buranın merkezi olan şehrin adı da Fergana’dır. Etraftaki dağlardan inen ırmakların suladığı verimli topraklara, Sovyet döneminin sulama sistemleriyle kazanılan yeni tarım alanları da katılmıştır. Orta Asya’nın en önemli tarım merkezi olan Fergana vadisinde pamuk, pirinç, meyve ve ham ipek üretimi gelişmiştir.
Said Ahmed Hoca Medresesi:
19. yüzyılda inşa edilen Said Ahmed Hoca Medresesi, görünüş olarak Fergana Vadisi'ndeki o dönemin diğer yapılarına benzemektedir. Anahtar kemerler şeklinde bir desenle bölümlere ayrılmış, sağlam bir duvarla çevrelenmiş bir cephe inşaatı bulunur. Giriş kemerin içindeki kapıdan, cami avlusuna girişi bulunmaktadır. Avlunun içinden geçen geniş bir hendek bulunur. Bu hendekten doğal kaynaktan gelen bir su geçidi bulunur. Yine camii avlulusunda, yüzlerce yıllık çınar ağaçları vardır. Avlunun çevresi boyunca müderris ve öğrencilere ait küçük odacıklar vardır. Eyvan, üstündeki tavanı destekleyen dört sütunla çerçevelenmiştir. Bu konumda medresenin salonları, bölünmeye başlıyor. İbadet yeri, ders yeri, müzakere yeri, ezber yeri, tekrar yeri, dinlenme yeri gibi bölümlere ayrılıyor. Bu medresenin eğitim müfredatında; Kur’an İlimleri, Hadis, Fıkıh, Siyer, Akaid gibi İslami İlimleri ile birlikte pozitif bilimlere de yer verilmektedir.
2-)Kahire - Mısır:
Nil deltasının güneyinde bulunan Kahire, Mısır tarihinde daha önceki başşehirlerin çoğu gibi aynı yerde kurulmuştur. Hz. Ömer zamanında Mısır’ı fetheden Amr b. Âs, eski Babilon civarında bölgedeki ilk İslâm şehri olan Fustat’ı kurdu. Şehirde Amr b. Âs Camii ve idare binası ile bunların etrafında Amr b. Âs’ın ordusundaki 15.500 asker için kabilelerine göre ayrılmış semtler bulunuyordu. Günümüzde Kahire, kent merkezinde 7.9 milyon, banliyöleriyle birlikte toplam 20 milyona yakın bir nüfusa sahiptir. Kahire Mısır ve çevre ülkelerinin politik, ekonomik ve kültürel merkezi konumundadır. Mısır hükûmeti, parlamentosu, devlet daireleri ve diplomatik temsilciliklerin birçoğu Kahire'de bulunmaktadır.
Guri Pasajı:
Mısır’da Memlük Devleti’nin hüküm sürdüğü dönemlerde Kahire’nin kalbinde inşa edilen Guri Pasajı, işlenmiş taşlardan oluşan mimari yapısı ve döneminin ruhunu yansıtan ahşap pencereleri ile halen hizmet veriyor. İslami mimarinin seçkin eserlerinden biri olan pasajın zemin katında yaklaşık 30 dükkân, üst katlarda ise 29 konut bulunuyor. 501-1516 yılları arasında Mısır’da hüküm süren Memlük Sultanı Guri tarafından inşa ettirilen pasaj, el işlemeli ahşap ve mermerleriyle benzeri yapılardan farkını ortaya koyuyor. Takiben 520 yıllık olan bu pasajın ilk iki katında dukanlar, üst katlarında ise yabancı tüccarlar için konaklama amacıyla yapılan 29 daire yer almaktadır.
3-)Fes – Fas:
En tanınmış haliyle 9 bin sokaklı şehir. 9 bin sokağın birbirine bağlandığı, dünyanın araç trafiğine kapalı en büyük alanı olarak bilinen bir şehir. 789 yılında kurulan bu şehir, baştanbaşa UNESCO’nun korunması gereken Dünya Kültü Mirası listesine alınmıştır.
Ebu İnaniye Medresesi:
1351-1356 yılları arasında Berber emiri Ebu İnan Faris tarafından yaptırılmıştır. Medresenin asıl adı ise Taliatü Fas’tır. Ebu İnaniye, Meriniler mimarisinin en önemli örneklerinden biridir. Medrese, Kur’an-ı Kerim eğitimi vermek ve ibadet yapmak amacıyla inşa edilmiştir. Medreseyi diğer Fas yapılarından ayıran en önemli özelliği ise ibadet bölümünün cami görünümünde olmasıdır. Yapının diğer özelliklerinden biri ise Fas’ta minaresi bulunan tek medrese olmasıdır. Ebu İnaniye Medresesi’nin iki ana kapısı vardır. Medrese, açık bir avluya ve tek katlı plana sahiptir. Dikdörtgen formdaki avlu mermerle kaplıdır. Avlunun ortasında havuzun yanı sıra abdest almak için tasarlanmış kanallar bulunmaktadır. Bu kanallar medreseden camiye kadar uzanmaktadır. Avlunun üç farklı yerinden öğrencilerin eğitim görmek için kaldıkları odalara erişilmektedir. İki katlı olan medresenin birinci katında eğitim verilmiş ve ibadet yapılmıştır. İkinci katında ise çeşitli odalar bulunmaktadır.
4-) Nevşehir – Türkiye:
Kızılırmak vadisinin güney yamacında, denizden yaklaşık 1150 m. yükseklikte yer alır. Şehrin en eski adının Nyssa olduğu ileri sürülmektedir. Ancak Nyssa’nın yerinin bugünkü Nevşehir’e mi yoksa Nar’a mı tekabül ettiği tam olarak belli değildir. Bölgenin Osmanlı idaresine girmesinden sonra şehrin yerinde Muşkara adlı bir köy mevcuttu. Muşkara, 18. yüzyılın başlarında imar faaliyetleri ve iskân siyaseti neticesinde “yeni kurulan şehir” mânasına Nevşehir adını aldı. Bu ad yanında Osmanlı bürokratik yazışmalarında zaman zaman Nevşehr-i Dilârâ ismiyle de anılmıştır.
Sarıhan Kervansarayı:
Nevşehir’in Avanos ilçesinde yer alan Sarıhan (Saruhan) Kervansarayı, 1249 yılında 2.İzzettin Keykuvas döneminde yapılmıştır. Şahsına mal edilebilecek en göz alıcı Selçuklu dönemi kervansaraylarından biridir. Klasik yapıda planlanan yapıda kubbeli mescit, girişin hemen solunda avluya açılan çeşmeli bir eyvan (önü açık, üstü kapalı yüksekçe döşemesi olan, ortasında bir de küçük havuzu bulunan oturma yeri) ve avlunun sağ köşesinde hamam yer almaktadır. Yüzyıllar boyunca bu kervansaray, tüccarların ve seyyahların konaklama yeri olarak kullanılmıştır.
5-)İspanya – Almeria (Meriye)
Meriye şehri, İspanya’nın güney kısmında yer alır. Endülüsler döneminde inşa edilmiş ve kullanıma açılmıştır. Şehir, Endülüs Emevileri Sultanı 3. Abdurrahman tarafından yapılmıştır. Kelime manası olarak ‘’Denizin Aynası’’ anlamına gelmektir. 955 yılında kurulan bu şehir, Akdeniz’deki savunmayı geliştirmek ve önemli ölçüde liman olarak kullanabilmek için düşünülmüştür.
el-Kasaba Kalesi
Surlar ve kuleleriyle sadece bir kale olmanın dışında aynı zamanda meydanları, şatoları bulunan bir şehir kompleksi olan el-Kasaba, denize ve Meriye şehrine bakan bir tepenin üzerinde yükselen, ele geçirilmesi zor bir konuma inşa edilmişti.
Dört ana yönü kolaylıkla kontrol edebilme imkânı sağlayan kalenin jeostratejik konumu, aynı zamanda güneyde denizle birleşerek hem yaklaşan saldırıyı önceden haber veriyor hem de Akdeniz ticaretinin zenginlik kaynağı olan denizi kontrol etmeyi kolaylaştırıyordu. Bu kale, tüm özellikleri ile birlikte bir şehir-kale niteliği taşıyor…