Haber bültenlerimizin insanın içini karartan hali pür melalini hepiniz bilirsiniz. Aile içi kavgalar, şiddet, yaralama, öldürme, cinnet, entrika ve sayamadığım bütün iç karartıcı şeyler. Hele bir Sohw haber WhatsApp ihbar hattı var ki düşman başına. Toplum olarak sahip olduğumuz güzel meziyetler haber konusu olmazken yapılan en ufak dolandırıcılık veya hırsızlık haberi sansasyonel haber başlıkları ile duyurulur ve nihayetinde yapılan bu kötü fiiliyatlar reklam edilerek normalleştirilir.
Propagandanın temel unsurlarından biri ‘Sürekli Tekrar’dır. Yani siz bir şeyi ne kadar tekrar ederseniz o şeyin gerçeklik payı yoksa bile asıl gerçek olan oymuş gibi kabul edilir. İşte haber bültenlerimizde bu kötü haberleri sürekli tekrar ede ede hepimizin zihninde toplumun genel gidişatının bozulduğunun, toplum olarak iflah olmayacağımız izlenimi bizlerde oluşmaya başladı. İnsan bu tip haberlerin bazı iller için kasıtlı yapıldığına dair şüpheye düşmüyor değil. Mesela Diyarbakır gibi dindarlığı ve sahabe şehri olmasıyla bilinen bir ilin Karpuz ve hırsızlıkla anılmasının başlıca sebebi bunların ekranlarda sürekli tekrar edilmesi değil de nedir? Ya da sahip olduğu bu güzel meziyetlerden hiç bahsetmeyerek!
Hepinizin malumu olduğu üzere her akşam haber bültenlerinde Adana ilimizle alakalı duymak istemediğimiz bu tür birkaç haber bangır bangır aktarılır. Her haber bülteninde Adana ile ilgili en az birkaç haber vardır. Genelde de bu haberlerin içeriğini cinayet, kavga, hırsızlık veya uyuşturucu gibi kötü filler oluşturur. Şimdi diyebilirsiniz ki ya kardeşim Corona Virüsünün etrafımızı sardığı şu günlerde sen ne diyorsun ama aslında bu meselenin aklıma gelmesinin sebebi Corona virüsü oldu. Malum virüsten dolayı haber bültenlerinde Corona virüsünden başka haber duymaz olduk. Haberlerde Corona ile ilgili ülkemizde ve dünyada yaşananları aktarana kadar diğer olaylara yer kalmıyor. Artık çok az sayıda cinayet, kavga veya hırsızlık haberi duyuyoruz. Genel olarak insanların evlerinde olması da bunu etkileyen bir durum tabi ama haliyle haberleri izlerken artık Adana’dan haber alamaz olduk.
Bu da benim aklıma şunu getirdi acaba biz kötülükleri çok pazarlıyor iyilikleri de öteleyip gizliyoruz diye mi bizim zihnimizde bu kadar kötülük canlanıyor. Biz her kötülüğü, yapılan her yanlışı reklam etmek, duyurmak zorunda mıyız? Habercilik sadece bu mudur? Elbette hayır. TV’lerimiz reyting uğruna bizden çok şey aldılar, sadece diziler ile değil haber bültenleri ile bile bütün güzel hasletleri yok ediyorlar. Adana’yı bize Teksas olarak gösterenler acaba o kötülüklerin peşine düştükleri kadar iyi şeylerinde peşine düşüyorlar mı? Elbette mevzu sadece Adana ile alakalı değil her ilimiz için bu geçerlidir. Hayatın Corona’dan önce ve Corona’dan sonra diye ikiye ayrıldığı bu süreçte Corona’dan sonra haber bültenlerimizde de bir revizyona gitmek icap etmez mi?
Söz&Kalem