Öğrencilik dramdır. Öğrencilik açlık, susuzluk ve üşümektir. Bakmayın siz filmlerde gösterilen lüks arabalı öğrenci profillerine. Bunların hepsi öğrencilerin dramlarının toplum tarafından anlaşılmasını istemeyen özel yurt ve ev sahipleri lobilerinin karanlık işleri. Zira bursunu aldığı ilk beş günden sonra tok yatan az öğrenci vardır bu hayatta. Her akşam acaba komşulardan bir tabak yemek gelir mi diye hayaller kurup yıkılan hayallerini kendine yastık ve yorgan yapıp komşuluk ilişkilerini bitirdiği için sekülerizme ve kapitalizme reddiye yazarak yatan naif insanlardır öğrenciler.
Ülkemizdeki eğitim sistemin çarpıklığının kurbanı olan öğrenciler üstüne birde ekonomik sisteminde kurbanı olmaktan kurtulamıyorlar. Okul sürecinde burs alamayan öğrenciler ‘Öğrenim Kredisi’ adıyla geri ödemeli öğrenci kredisi almak mecburiyetinde kalıyorlar. Okul bittikten hemen sonraki ilk beş yıllık süre içinde iş bulmak her yiğidin harcı olmadığından dolayı bu krediyi ödeyebilmekte çok kolay olmuyor tabi. Öğrenciler bu sorunun çözüme kavuşturulması ve seslerinin duyurulması için neredeyse her gün has tag çalışmaları ile sosyal medya üzerinden gündem oluşturmak istiyorlar. Ancak bu sorunu yaşayan milyonlarca öğrenci olmasına rağmen halen atılmış olumlu bir adım yok.
Bu Ramazan ayında Pandemi sürecinin de etkisiyle adına ‘Zimem Defteri’ denilen ve çoğumuzun ilk defa duyduğu bir gelenek yaşatılmaya çalışıldı. Zimem defteri bugünün veresiye defteridir. Osmanlı döneminde zenginler Ramazan günlerinde fakir ve muhtaçların bakkal, manav, kasap gibi yerlerdeki borçlarını öder ve kimsenin bunu kendilerinin yaptığını bilmelerini istemezlerdi. Şimdilerde bu gelenek birçok vakıf ve valilik tarafından yaşatılmaya devam ediliyor ve özellikle mahalle bakkallarının veresiye defterlerindeki borçlar tümüyle ödenerek defterler alınıyor.
Her neyse konu biraz dağıldı gibi biz toparlayalım yine. Şimdi öğrenci dedik, kyk borcu dedik, zimem defteri dedik. Peki, bu acayip denklem nasıl çözüme kavuşacak. Aslında sözelcilere de sorsanız bu denklemi basitçe çözebilirler. Şöyle ki öğrenciler okul sürecinde aldıkları geri ödemeli bursu devletten aldılar haliyle devlete borçlular. Dolaysıyla devletin zimem defteri yani veresiye defteri hayli kabarmış, borcunu ödeyemeyen borçlu sayısı artmış durumda. O halde “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” şiarıyla başlatılan bu zimem defteri geleneğini devlette öğrencilerin bu borcunu silerek devam ettirebilir.
Yani devlet, iş bulamamış garibim öğrencilerin içinde para olmayan banka hesaplarına bloke koyarak ve ödenemeyen borçların üzerine faiz uygulayarak devlet olduğunu göstermez ve bu şekilde insanı yaşatamaz. Milyonlarca öğrenciyi sevindirecek bir adım atmak bir holdingin vergi borcunu silmek kadar acayip olmasa gerek diye düşünüyoruz. Denklem basit Öğrenci, kyk borcu, zimem defteri bu denklem ile işler hallolur. Bir de dillerden düşmeyen “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” hakikati. Bu yazı çok acayip olmadı sanki :)
Söz&Kalem