Müzeyyen Sena Titiz | Söz&Kalem Dergisi
Hamd yol gösteren, yön veren, doğru yola ileten El- Hâdî’ye; salât, yol pusulası, sultân-ı mü’eyyed Vâfi’ye; selam, enderun nesil Ashabı muti’e ve yollarını sürdüren kimselere olsun.
Her geçen gün toplum boşluğa çarpıp, modernizm vaatlerinin kurtuluş bileti olduğu yanılgısına düşüyor. Bilhassa kadınlar, safsata sloganların büyüsü ile özgürlüğü materyalist düzenin kucağında arıyor. Durum böyle gide dursun, tarihte belki hiç olmadığı kadar insan sömürülüyor, yetmiyor öldürülüyor, temel hakları elinden alınıp köle gibi muamele görüyor. Gün geçmiyor ki cinnet geçirip etrafına, yakınına zarar veren kimse olmasın, ya da hayvan hakları gümbürtüsüyle insanlar hayvan yemi olarak kullanılmasın veyahut vefasızlık çirkefliğinin neticesine çocuk gözyaşları katlanmasın.
Fark ettiniz mi? Tüm restoranlarda ballı biber servisleri... Şimdi desem ki haşhaşlı kelimeler ile uyutuluyoruz yanılır mıyım?..
Çevre kirliliğinden ziyade iman eksikliğinin bizi ölüme, soykırıma, sömürülmeye götürdüğünü fark edersek düzelir belki bir şeyler. Sosyolojik, psikolojik ve ekonomik refahın Nirvana’sına ulaşırız böylece. Anne olmayı sadece çocuk getirmek, eş olmayı sadece nikah masasına oturmak, evlat olmayı sadece harçlık almak, talebe olmayı sadece okumak olarak algılamadığımızda bu karmaşık labirentin sonucuna varabiliriz bence, ne dersiniz?
Bil ki, dünya ağırlığını kaldıran yegâne şey imandır azizim.
Mümin kimse için ezanın sefaya dönüşme ahdi var, sıkıntıların rahata çevrileceği vaadi ve kederlerin sonsuz mutluluğa tebdil sözü. Tek şartla, kulluk. Halıkımız, bizi yeryüzüne tam teçhizat ile göndermiştir, kendi imalatından envai araçların, eşyaların tamamını emrimize amade etmiş; hesap günü sunulabilir tüm bahanelerin defterini dürmüştür. Bunun yanında bizlere kandil olsun diye kitabını göndermiş, Resûlullah’ın varlığıyla ağrılarımızın devası bulunmuş, güzide ashabı sayesinde de kulluk pusulasına ulaştırmıştır.
Onların asrı; saadet, onlara abone olup takip edenlere nasip olur asrı vahdet...
Sahabeyi anlayıp yaşama gayreti vermek ruhun imar hareketidir. Takdire şayan teşekküre layık bir harekettir bu. Zira; Ahzap suresi 21. ayette de geçtiği üzere, “İnsanlar için çıkartılmış, iyiliği emreden kötülüğü yasaklayan en hayırlı topluluk” tur sahabe. Onların iman aşklarını, peygamber sevdalarını, tecrübelerini detaylıca öğrendikten sonra yaşamın genel işleyişini ve ona bakışımızı yeniden elden geçirmek mümkündür. Dedik ya onlar kulluk pusulaları, üzerlerinde “Onlar Allah’tan, Allah da onlardan razıdır” diye bir ilahi mühür vardır.
Sahabeler; Allah’ın, Peygamberinin ve davasının dostlarıydılar. Bundandır ki isimleriAshap idi.
En güzel örneğin (s.a.v) en güzel örnekleri. En özel muallimin (s.a.v) en özel talebeleri. Onların sayesinde efendimiz gençlere, bir sonraki nesillere, Risalet davasının nasıl sürdürülebileceğine dair bir bilinç kazandırmıştır. Genelde tüm sahabeler özelde de hanımlar adına kadın sahabeler bilhassa bu çağda İslam’ı nasıl, ne şekilde yaşayabileceğimize dair rotalar belirlemiş, dünyevî istikbali baki olana tercih etmemişlerdir.
Ümmü Cemil inkâr öncülüğünde, Hz. Hatice (r.a.) itaat öncülüğünde birinciliğe layık görülmüştür. Hangi seçeneğin izinde gideceğimiz tercihimize bırakılmıştır.
Zengin bir kadın düşünün, zeki, akıllı ve tüccar bir kadın. Öyle bir insan ile yolları kesişti ki onun ve davasının sevgisine tereddütsüz tüm her şeyini feda etti. Eşi (s.a.v) ona, “Seni hiç rahat ettiremedim Hatice’m! Sen ki Mekke’nin en zengin ve en soylu kadınlarından biriydin. Rahat içerisindeyken benimle evlendin. Ama ben sana hiç rahat yüzü gösteremedim” deyince kendisi dönüp, “Hayır Efendim! Ben hayatımın en güzel günlerini senin yanında yaşadım. Senin yanında geçirdiğim günlerin hiçbir emsali yoktur” demiş, böyle vedalaşmış, kârlı ticaretiyle en hayırlı kadın vasfına mazhar olmuş bir hanım. Hatice Binti Huveylid (r.a)
Mesela daha gencecik yaşında ilmi olarak ciddi adımlar atan bir başka hanım sahabe görüyoruz. Güçlü hafızası, güzel konuşması ve bilmediği her konuyu danışması ile tanınan, Kur’an’ı Kerim’i yer yer tefsir ve şerh eden, fakiha kabul edilen ve 2210 hadisi bize ulaştıran ilim sevdalısı bir hanımefendi. O, müminlerin annesi Hz. Aişe Binti Ebu Bekir (r.a)
Gene bir başka nadide hanım, İslam’ı anlatan ilk tebliğci. Allah’a ve Râsûlüne iman etmenin mükâfatını daha dünyada iken gören bahtiyar kadın. Hz. Rubeyyi Binti Muaviz (r.a)
Yine İslam’ın ilk hatibi, ‘Habibetü’n Nisa’, hanım sahabeler arasında açık sözlülüğü ve düzgün konuşması ile tanınan Medineli hanımların temsilcisi Hz. Esma Binti Yezid.
Ve bunun gibi birçok emsalsiz inciler. Örneğin İslam’ın ilk şair kadını Hz. Hansa (r.a), İslam’ın ilk tabibi Hz. Şifa Binti Abdullah (r.a), İlk seyyar sahra hastanesi kurucusu Hz. Rufeyde ve daha nice ilklerin sahipleri bilgin, kültürlü hanımefendiler...
Evet, modern sistem bize insanın özgürlüğü yaratıcısından bağımsız olmasında saklıdır diyerek dini bireyin hayatında sonlara koymayı hedeflemiştir. Oysa sizlerin de dikkati nazarlarınıza göründüğü gibi hanım sahabeler hayatlarında birinciliği dine vermiş referans olarak yalnızca İslam’ı kabul etmişlerdir. Böylece aile hukukunda da iş hayatında da bireysel haklarda da en bahtiyar ve mutlu olanlar olmuşlardır.
Şimdi sorun bakalım, onların döneminde bu kadar psikolojik bunalım var mıdır acaba?
Biz yalpalıyoruz çünkü gökteki yıldızları okumuyor, onlarla yolumuzu bulma gayretini vermiyoruz. Eğer okursak, şu sonuca varacağız: Denge onlarda, eşit terazi onlarda, dünya ve ahiret saadeti onlarda, gerçek kâr onların payında! Çünkü onlar anlarını rıza-i ilahiye hasrettiler, meslekleriyle de İslam’a hizmet ettiler, fedakarlıkları ve sevgileri ile bunu ispat ettiler. Onlar Allah’ı sevdi, Allah ta onları. Şaşmaz hakikattir ki onların yolunda gidenleri de sevecektir Allah.
Onların sloganı şu mefhumdaydı: “Bâkî-i Hakikî yalnız Sensin (c.c). Mâsivâ fânidir. Fâni olan, elbette bâki bir muhabbete ve ezelî ve ebedî bir aşka ve ebed için yaratılan bir kalbin alâkasına medar olamaz” ¹
Yâ Rabbe’l-âlemîn!.. Dilde mecâlimizi, yolda vîsâlimizi, kâlimizi ve her hâlimizi istikamet üzere kıl! Bizleri sevgilinin (s.a.v) izinden gitmeye, O’nun ashabının rengine bürünmeye daimen âmâde kıl. Amin.
¹Lem’alar, üçüncü lem’a