Söz&Kalem Dergisi - Yunus Çetin
1901 yılında Çinin Jinan şehrinin güneyinde Büyük bir cami… Camide yirmili yaşlarda bir genç… kaçak durumda olduğundan saklanmak için buraya sığınmış. Bu gencin adı Wang Zi Ping. O bir Hui… Ve Boxer Ayaklanmasına katıldığı için bir süre ortalıkta görünmese iyi olacak.
Üç soru:
- Hui ne demek?
- Boxer Ayaklanması neyin nesi?
- Wang Zi Ping de kim?
İlk sorudan başlayalım isterseniz. Huiler kim?
Çin ana kıtasında 620’li yıllara gidiyoruz. Sahabe Vehb b. Ebi Kebşe (ra) ve arkadaşlarının Peygamber efendimiz (sav)’in davet elçisi olarak bölgeyi ziyaretlerini görüyoruz. Tarihi belgeler bu bilgiyi destekliyor. Çinin ilk camisi bu tarihlerde kuruluyor. İzleyen yıllarda sahabi ve tabiinden olduğu söylenen ziyaretçilerle davet halkasına yeni Müslümanlar ekleniyor.
650’li yıllara geldiğimizdeyse Hz. Osman devrinde elçiler aracılığıyla Tang hanedanlığı ile resmi görüşmeler yapılıyor. Tang hanedanıyla İslam’a davet yazışmalarının gerçekleştiği biliniyor, bu yazışmalara dair onlarca vesika da bulunuyor.
8. Yüzyılda Tang Hükümdarı ile Abbasi hükümdarı halife Mansur arasında yakın ilişkiler kuruluyor.
Tang Hanedanının yardım isteğiyle Horasan, Buhara ve Kaşgar gibi Türk-İslâm diyarlarından halife tarafından 4000 aile gönderiliyor. Bu aileler o dönemki ismiyle Chang’an (Xi’an), Kaifeng ve Yanjing şehirleri arasına yerleştiriliyor. O devirde hanedandan destek gören, yerli halkla kaynaşan ve akrabalık ilişkileri geliştiren bu aileler zamanla Çinlileşiyorlar. Ve bugün sayısı 200 milyonu bulan adlarına Hui denilen çin Müslümanlarının atalarını oluşturuyorlar.
Hui; “dönen, ihtida eden” ve “özü sözü bir” anlamında Mandarin Çincesinde yer alan bir karakter. İşte Çin asıllı Müslümanlar kendilerini bu kavramla tanımlıyorlar.
Bu arada Uygurlar Hui değiller çünkü Uygurlar Türk asıllı. Huilerse her ne kadar asılları araplara ve türklere dayansa da Çinlileşmişlerdir ancak Müslümanlıklarını korumuşlardır.
Şimdi gelelim ikinci soruya:
Bir Hui olan Wang Zi Ping, Boxer Ayaklanmasına katılmıştı. Boxer Ayaklanması neyin nesi?
1984 yılında Çin ve o dönem bir sömürge devleti haline gelen Japonya savaşa tutuştu. Savaşın sebebi Çin’e bağlı bir krallık olan Kore’nin egemenliğiydi. Ağır bir yenilgiye uğrayan Çin, Şimonoseki Barışı ile Japonya'ya önemli ödünler vermek zorunda kaldı. Ancak Japonya'nın uzakdoğuda çok güçlenmesinden çekinen Avrupa devletleri ve Rusya araya girdi. Böylece Çin bu ödünlerin çoğunu geri kazandı.
Tabi Avrupa size yardımda bulunuyorsa elbette ki bunun bir bedeli olur. Batılı devletler bu yardımlarının bedelini Çin'den çok ağır biçimde geri aldılar. Çin'den "ödünler kapma" mücadelesinde Rusya, İngiltere ve Fransa Çin'in ekonomik bakımdan önemli bölgelerini işgal ettiler. Çin'i parçaladılar. Çin'in, 1894 yılında Japonya'ya karşı ağır bir yenilgi alması ve Çin'in batılı devletlerce parçalanması Çin'de milliyetçi duyguları harekete geçirdi.
Çin’in hakimiyeti Manchu Qing hanedanlığındaydı. Ve bu hanedanlığa karşı kurulmuş gizli bir örgüt bulunuyordu. “Doğru ve Uyumlu Yumruklar”
Adından da anlaşılacağı üzere klasik doğu dövüş teknikleri eğitimi üzerine kurulmuş, dinsel bir örgüttü “Doğru ve Uyumlu Yumruklar”
Avrupalıların çoğu Wushu savaşçıları olduğu için gelişigüzel bir şekilde "Boksörler" olarak görmezden gelmişti örgütü.
Örgüt, Manchu Qing hanedanlığına karşı olmasına rağmen Çin’in son vahim durumu hanedanlıkla aralarındaki buzları eritti. Çünkü hanedanlık da örgüt de Avrupalılardan nefret ediyorlardı.
Hanedanlığı yöneten imparatoriçe Ci’xi boksırlarla anlaşmak istedi. Bakanları aracılığıyla Boxer'ları etkilemeye ve finanse etmeye başladı. Çok geçmeden Boxer'ların pankartlarında yeni bir slogan belirdi: " Ch'ing'i destekleyin. Yabancıyı yok edin! "
1899 yılının Kasım ayında ayaklanan Boxer'lar Çin'deki yabancı temsilciliklere, misyonerlere ve yabancı devletlerce yapılmakta olan demiryollarına ve buradaki işçilere saldırdılar.Kısa sürede Avrupalıların kalbinde boksörlerin korkusu büyüyordu.
Çünkü Çindeki Avrupa elçilikleri Pekin’deydi. Ve boksörler gittikçe Pekin’e yaklaşıyordu.
Tabi Çin’nin Avrupalılardan temizlenmesi ve egemenliği için Çinli Müslümanlar da “Huiler” de “Doğru ve Uyumlu Yumruklar” a destek veriyordu. Yani sadece milliyetçi Çinlilerden oluşmuyordu örgüt.
Ayaklanmadan büyük rahatsızlık duyan dönemin etkin devletleri İtalya, ABD, Fransa, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu, Japonya, Almanya, Birleşik Krallık ve Rusya "Sekiz Devlet İttifakı"nı kurdular.
54 bin kişilik bir ordu hazırladılar.
İmparatoriçe Ci’xi büyük bir gösteri düzenleme bahanesiyle boksörleri gizlice ordusuna yerleştirdi. Böylece boksörler ansızın yabancılara saldırdılar. Yabancılar büyük bir bozguna uğramanın eşiğindeydi.
Ta ki “Sekiz Devlet İttifakı” nın destek ordusu yetişene kadar.
14 Temmuz 1900 tarihinde Tianjin’de Boksörlerle çok kanlı geçen büyük bir savaş meydana geldi.
Boksörler silah teknolojisi bakımından çok zayıftılar. Ellerindeki kılıç ve mızraklarla dövüş tekniklerine oldukça hakimdiler ancak Avrupalının elindeki ileri teknolojili silahlarla baş etmek için yeterli değildi.
Ayrıca Avrupalının düzenli ve disiplinli orduya sahip olması karşısında düzensiz bir yapıdaydı boksörler.
Sonuç olarak ağır bir yenilgiyle savaş sona erdi ve tarihe “Boksör Ayaklanması” olarak geçti. Savaş sonrasında sömürgeci devletler çok vahşi bir yağma gerçekleştirdi. Binlerce kadın bu yağmadan dolayı intihar etmiştir.
Gelelim son sorumuza: camiye sığınan Wang zi Ping adlı genç de kim? Bir de onu tanıyalım.
Bakın kungfu, wushu, uzak doğu dövüş stilleri deyince aklımıza hemen kimler gelir. Jackie Chan, Bruce Lee veya İp Man falan gelir. Çünkü bize tanıtılan onlar. Çünkü bilmemizi istedikleri onlar.
Ama Wang Zi Ping ismini muhtemelen yeni duymuş olacaksınız. Halbuki en az diğerleri kadar tanınmaya değer bir kişilik olduğunu birazdan göreceksiniz. Maalesef ki Müslüman kimliğinden dolayı ön plana çıkarılmak istenmemiştir.
Wang Huiler için çekirdek bir yer olan Hebei'deki Cang İlçesinde doğdu..
Wang'ın babası ve büyükbabası ünlü dövüş ustalarıydılar ve bu işten geçimlerini sağlıyorlardı. Zira huiler dövüş eğitimine ayrı bir önem veriyorlardı. Hala da öyle… Camilerde sadece Kur’an dersi verilmez aynı zamanda geleneksel dövüş eğitimi de verilir. Hatta bayramlarda veya özel günlerde dövüş gösterileri bile yapılır. Huiler Wushu ve İslam sufi geleneğinin birleşimi yeni stiller geliştirmişlerdir.
Wang'ın babası, oğlunun dövüş ustalığıyla uğraşmasını istemiyordu. Çünkü, Dul İmparatoriçe Ci’xi döneminde ateşli silah kullanılmaya başlanmıştı ve bu da yakın dövüşün zayıflaması demekti. Bu işten para kazanmak zorlaşacaktı. Bunun yanında çok ciddi sosyal sıkıntılar da vardı. Bu yüzden onun bir devlet memuru olmasını istiyordu.
Ancak Wang’ın isteği farklıydı. Babasının zıddını istiyordu. Daha 7 yaşından itibaren dövüş stillerine çalışmaya başlamıştı. Aldığı Kuran eğitiminin aralarında çoğu zaman ağırlık kaldırma ve sıçrama egzersizleri yapıyordu. Genç yaşlarda gelişimini baya ilerletmişti. Hatta içindeki istek onu boksörlere katılmaya itmiş, “Doğru ve Uyumlu Yumruklar” ın üyesi olmuştu ve Boksör İsyanında yer almıştı.
İsyandan sonra Güney Jinan'a kaçarak Büyük Camiye sığındı. Askerler boksörlerin son kalıntılarını avlarken, Ziping yardım için dua ediyordu. Olaylar yatışınca Ziping camide kendisi gibi bir boksör olan biriyle tanıştı. Bu, Wushu'nun Büyük Üstadı Yang Hongxiu'ydu. Sonunda! Babasının onu uzaklaştırmak istediği şey elinin altındaydı. Heyecanlanan Ziping, Yang'a bağlılık yemini etti.
O günden sonra kendini wushu’ya adadı.
Ziping doğaya karşa yoğun bir sevgi besliyordu. Bu sevgi sufi geleneğinden geliyordu. Sık sık doğada gezer ve tefekkürde bulunurdu. Aynı zamanda kuşların ve diğer hayvanların hareketlerini büyük bir dikkatle inceliyordu. Mesela avının üzerine alçalan bir kartal, çayırda hızla hareket eden bir tavşan, kendini tehlikeden kurtarmak için ustalıkla sıçrayan bir köpek gibi. Böylece kendine özgü yeni stiller geliştiriyordu.
Geçtikçe gücü ve refleksi arttı ve Wushu’da ölümcül bir kombinasyona erişti.
Kendisini geleneksel tıpta da geliştiren ziping çok yönlü bir dövüş sanatçısı olarak çevresi tarafından alkışlandı.
Hayatının ilerleyen dönemlerinde Merkez Dövüş Sanatları Enstitüsü'nde Shaolin Bölümünün başına atandı. Aynı zamanda Çin'deki en yüksek Wushu organizasyonu olan Çin Wushu Derneği'nin başkan yardımcılığını yaptı. Çin'deki büyük hastanelere danışmanlık da dahil olmak üzere birçok başka unvan ve sorumluluğa sahip oldu.
Ziping, hayatı boyunca büyük bir vatanseverlik ve dövüş sanatlarına karşı asla azalmayan bir coşku sergiledi. Birçok dövüş müsabakasında bulundu. Bir alman boksörle müsabakası meşhurdur mesela. Veya caminin kapısındaki tarihi motifleri almak isteyen bir grup Alman’a karşı camiyi savunması ve onları vazgeçmek zorunda bırakması. Veya on japonla ağırlık kaldırma yarışmasına girmesi vs. gibi efsaneleşmiş bir çok olay yansımış hayatına.
Boxer isyanından sonra Avrupa’nın tahakkümü daha da arttığı için birçok yabancıyla dövüş imkanı bulmuştu. Yani İpman tarzındaki o meşhur çin filmlerine ilham veren bir hayatı vardı.
Anlayacağınız kimisinin hayatında olmadığı halde filmine yansıyan efsanevi dövüş sahneleri bu adamın bizzat hayatında vardı. İnşallah birileri bu ustanın da hayatını sinemaya döker de izleriz. Aslında zamanında çinde bir film yapılmış. Çok eski… Ancak orda Wang’ın Müslüman kimliği gizlenmiş. Ailesi Budist olarak gösterilmiş. Maalesef…
Ruhu ve dayanıklılığı yorulmak bilmeyen bu Müslüman şahsiyet sonunda, uzun bir hastalık nöbetini yenemedikten sonra 1973'te vefat etti. Ama birçok Çinli, Müslüman ve gayrimüslim için bir ilham kaynağı olmaya devam ediyor.
Müslümanların o kadar zengin bir tarihi ve birikimi var ki… İnsan hangisine yetişeceğini şaşırıyor gerçekten. Kim bilir daha tanımadığımız ne efsaneler vardır.