Söz&Kalem- Zeliha Gürceğiz
Elektronik sigaralar ve vape pen gibi elektronik nikotin iletim sistemleri (ENDS) son on yılda geleneksel tütün ürünlerine alternatif olarak hızla yayılmaktadırlar. Geleneksel tütün ürünlerinden daha güvenilir oldukları iddiasıyla pazarlanmakta ve özellikle genç yetişkinler arasında popülarite kazanmaktadır. Genç yetişkinlerin vape kullanması gelecekte geleneksel tütün ürünlerini kullanmaya başlayabilecekleri endişesini de doğurmaktadır. Bu elektronik cihazlar, haznesinde bulunan sıvı karışımını ısıtarak buhar oluşturmak suretiyle çalışırlar. Sıvı içerisinde nikotin, aroma vericiler ve bir takım katkı maddeleri bulunur. Oluşan aerosolde bu içerikler bulunur ve solunum sistemine karışır.
Son yıllarda yapılan deneysel ve klinik araştırmalar, vapingin oral mukozal (ağzı döşeyen) hücreler üzerinde çeşitli biyolojik etkiler oluşturabileceğini göstermektedir. Özellikle nikotin, propilen glikol, gliserin ve aroma katkılarının ısıtılması ve kimyasal ayrışmasıyla açığa çıkan buharda bulunan aldehitler, uçucu organik bileşikler ve ağır metallerin potansiyel olarak kanserojen etki gösterebileceği raporlanmaktadır.
Klinik açıdan ise e-sigara kullanan hastaların ağız dokusunda doku bütünlüğünün bozulduğuna dair bulgular görülmektedir. Bunlar kızarıklık, derinin belli bölgelerinin kalınlaşması, iltihabi değişiklikler şeklinde gözlenebilir. Ayrıca e-sigara kullanımına bağlı olarak oluşabilecek semptomlar arasında ağız kuruluğu, tahriş, ağrı, ağız ülserleri, nikotin kaynaklı rahatsızlıklar ve cihaz arızalarından kaynaklanan kazalar da yer almaktadır.
Bazı olgu raporları, uzun süreli e-sigara kullanımına eşlik eden hızlı ilerleyen oral skuamöz hücreli karsinom (yassı hücreli kanser) vakalarını tanımlamıştır. Bununla birlikte, bu gözlemler nedensellik ilişkisini kanıtlamak için yetersizdir ve büyük ölçekli epidemiyolojik çalışmalarla desteklenmesi gerekmektedir.
Geleneksel sigaralara kıyasla e-sigaraların daha düşük miktarda kanserojen içerdiği yönünde bulgular vardır. Ancak bu durum, e-sigaraların risksiz olduğu anlamına gelmemektedir. Bazı sistematik derlemeler, vapingin sigarayı tamamen bırakamayan bireylerde relatif riskin azalmasına katkı sağlayabileceğini öne sürerken, uzun dönem kullanımın özellikle ağız mukozasında kanserojen süreçleri tetikleyebileceği ihtimali üzerinde durmaktadır. Özellikle genç kullanıcılar açısından, “sigaraya göre daha güvenli” algısının yanlış bir güven duygusu yaratarak ağız kanserleri için yeni bir risk dalgasına zemin hazırlayabileceği vurgulanmaktadır.
Mevcut literatür, e-sigaraların ağız kanserleri açısından güvenli olduğunu gösterecek düzeyde güçlü klinik kanıt sunmamaktadır. Elektronik sigaralar, yanıcı tütün ürünlerine kıyasla daha düşük toksin içerebilir; ancak mevcut bulgular, ağız mukozasında potansiyel olarak kanserojen biyolojik etkiler yaratabileceğini ortaya koymaktadır. Bugüne kadar elde edilen veriler, vapingin güvenli bir alternatif olarak kabul edilmesini desteklememektedir. Bu nedenle, halk sağlığı politikaları vapingin olası risklerini göz önünde bulundurmalı ve bilimsel araştırmaların uzun dönem verilerle desteklenmesi için teşvik edilmelidir