Söz&Kalem Dergisi Müzeyyen Sena Titiz
Bu filmin adı: dün,
Muhtevası hayat,
Konusu süzgeçten geçirilmiş ekmekler,
Kabuk dolu yataklar,
Ve yalnızca kargaların ziyaretçisi olduğu bazı mezarlıklar...
Nasihatimdir;
İğneni tak kitap,
Yemeğini yemezsen hastalanırsın tâli,
Ve
Sıkı giyin umut!
Demir sopayla teller üstünden güvercin kurtarmak,
Eşyaya mezar kazımak,
Ödünç kazanların doğurduğuna inanmak,
Bir de
Kalbin taziyesini kurmak...
Dil ayarlarında Türkçe yok,
Fırındaki kek yanmış; yenilmez daha,
Gece öten bir horoz,
Ve
Sekerat anında diri bir yorgunluk...
Ben at ismi bilmem,
Pilavın kıvamını tutturmak önemli,
İç yağlanma kriz davetiyesidir dedi doktor
İyisi mi kefaret için, kefir için!
Yol, su, nehir şairler bizi aç bıraktı,
Kedi köpek hayvan, koşullu edinimde bizi aştı,
Kelime ile türevleri fişe takılı kaldı,
Ve
Yoğun bakım ünitesinde kapıya asılmış bir duyuru belirdi,
Şöyle yazıyordu:
İnsan olmayanlara öncelik tanınmaktadır!
Sordum:
Kilit neden kapıda unutulur,
Kim dedi sırası değil durulmanın,
Ve
Kına neden hep gece yakılır?
Bana yazı kutsaldır dediler,
Boşanma kağıdındaki imza da dahil mi dedim,
Ve hissettin mi?
Fazladan kesilmiş tırnak acısını…
Ruhun su sızıntısı adlı bir kitap,
Öyle bir kitap yok ben uydurdum,
Bana kalırsa,
Bence siz anne kokusunu okuyun…
Tek eskimeyen şey eskidir derdi dedem,
Şimdilerde tek doğru modası da çıktı,
Ve
Herkes başkasına hâkim kendine avukat...
O kadar dedim: Keder ve kader tokuşturulmaz,
Dinletemedim…
Geçenlerde mazinin sunumunu yaptım,
Rekor katılım vardı,
Ben, hatıralar ve roller,
Ne muazzam katılım ama!
Cennetin çocukları, Ali ve kız kardeşi,
Birinci olmak ağlatır bazen,
Ve bil ki,
Kırıldı rüya toplayıp çöpe attım.
Peynirli ekmek ve çay,
Bilye ve gazoz kapakları,
Bayram şekeri kabuğundan halı,
Beş taş, yananın gözü dolar yaş.
Piknik kakaolu bisküvi; tadı güzeldi,
Her güzeli medyatik hazza çevirdi zaman,
Anladım ki,
Yirmi beş kuruş en vefalı para birimi…
Gayın zor harf,
Salisenin hatırına dönüyor dünya,
Yanlış biliyoruz ilaç tedavi, deva ilaç demek.
Beyhude açık ara farkla en reel kelime,
Yolun sonu çıkmaza da çıkabilir,
Ve unutma!
Her kapı girmek için değildir.
Sahi ilk ne zaman endişelenmiştim?
Abim gecikmişti,
Oradan bir müşteri buruk bir sesle seslendi:
Korku tuzlu, sevgi bol şekerli, özlem de acılı olsun lütfen,
Ve,
Fark ettiniz mi, hisler için soda henüz imal edilmedi.
Dedim ki:
Hacı n’haber?
Biraz geçmiş, biraz şimdi, az bir şey de gelecek.
Anlam heybesine mış ekini de ekleyip ayrıldım oradan.
İsimlerden Muhammed,
Sürelerden inşirah,
İnsanlardan rahmet...
Ve
Bu küpe benden sana hediye:
“En”lerimiz “ben”liğimizdir.