Bu ayki yazımızda azim ve gayreti ile biz Müslümanlara örnek olan, yaşantısı ile İslam ümmetinin mazeretlerden uzak durması gerektiğini gösteren Hz. Abdullah b. Mes’ûd'un hayatını ele alacağız.
Hz. Abdullah b. Mes’ûd kimdir.
Hz. Abdullah Nübüvvetten yaklaşık 18 yıl evvel zulmün ve haksızlığın hat safhada olduğu, güçlülerin zayıfları ezdiği, huzurun ve mutluluğun yalnızca dünyalıklarda arandığı, maneviyatın ise oldukça azaldığı bir dönemde, Mekke-i Mükerreme’de, yetim olarak dünyaya gözlerini açtı. Babasının ismi Mesut b. Ğafil b. Habib, annesinin ismi ise Abd bint Abdüved’ dir. Künyesi ise Ebu Abdurrahman’dır. Kaynakların belirttiğine göre Hz. Abdullah zayıf, nâhif bir kişiydi. Tatlı bir sesi ve çok sevimli bir yüzü vardı. Gençliğinde maddi durumları iyi olmadığından dolayı Mekke'nin ileri gelenlerinden olan Ukbe b. Ebu Muayt'ın sürülerine çobanlık yapardı.
Hz. Abdullah b. Mes’ûd’un hidayeti ve hayatı.
Çobanlık yaptığı bir gün Allah resulünün kendisini İslam'a davet etmesi üzerine iman eden Hz. Abdullah, azılı İslam düşmanlarından biri olan Ukbe b. Ebu Muayt'ın yanından ayrılıp kendini İslam’ın hizmetine adadı. Hz. Abdullah; Resulullah ile o kadar beraber oluyordu ki peygamber efendimizin yanına ilk defa gelenler onu Ehl-i Beytten zannediyorlardı. Sürekli Resulullah'ın hizmetinde olan Hz. Abdullah; Efendimiz (s.a.s) uyuduğunda onu kendisi uyandırırdı. Bundan dolayı onun sahabeler arasındaki unvanı “Sâhibi’s Sevadı Ve’s Sivak” idi. Allah Resulü’ de onun o muhabbetine karşılık kendisini çok seviyor ve ona vermiş olduğu Ebu Abdurrahman künyesi ile kendisine sesleniyordu. İman nuru ile dolup taşan Hz. Abdullah, zayıf bedenine rağmen müşriklerin hiçbir eziyetine aldırış etmeden Kabe'de Rahman suresinin ayetlerini okuyarak insanların İslam ile tanışmasını istiyordu. Böylece Kabe'de açıkça Kur'an okuyan ilk sahabe olma şerefini elde etti.
Mekke'de diğer Müslümanlarla birlikte o da sürekli müşriklerin eziyetlerine maruz kalınca Resulullah'ın Hicret emri ile Habeşistan hicretine katıldı. Daha sonra ise Medine’ye ilk hicret edenler arasında yer aldı. Allah resulü Medine-i Münevvere de kendisi gibi ilimle meşgul olmayı çok seven Muâz b. Cebel arasında kardeşlik akti kurdu. Hz. Abdullah güzel sesli olmakla birlikte Kur'an-ı Kerim'i çok güzel okurdu. Bundan dolayı Allah resulü onun Kur'an okuyuşunu çok severdi. Tarihi kaynaklar onun (r.a) Hz. Peygamber zamanındaki bütün Gazvelere katıldığını belirtmektedir. Hz. Abdullah’ın Abdurrahman, Utbe ve Ebu Ubeyde adlarında üç oğlunun olduğu bilinmektedir. Hz. Ömer halife olunca değişik kültürlere, farklı yaşayış ve değerlere sahip insanların yaşadığı Kûfe’nin; hukuk, eğitim ve öğretim gibi önemli hizmetlerine yetenekli ve bilgili olan Hz. Abdullah b. Mes’ûd'u görevlendirdi. Hz. Abdullah Fıkıh ilminin kurucularından olan Fâkih sahabelerdendir. Özellikle Hanefi fıkhının mihenk taşı olmuş ve bir çok fetva vermiştir. Hz. Ebu Musa El Eş'ari gibi büyük bir âlim onun bu husustaki ilmine hayranlık duyar. “İbni Mes'ud içinizdeyken bana bir şey sormayın” derdi. Hz. Ömer de kendisi ile ilgili “ Bu ilimle dolu bir zattır.” diyerek ona olan muhabbetini dile getirirdi. Hz. Abdullah Fıkıh ile birlikte Kûfe Tefsir mektebinin de temelini atarak, birçok ilmi alanda söz sahibi olan sahabelerden olmuştur. Ayrıca Hz. Osman zamanında da kadılık ve fetva verme hizmetine devam edip, bunlarla birlikte Beytü’l Mâl memurluğu yapmıştır.
Hz. Abdullah b. Mes’ûd’ un Fazileti.
Birçok fazileti kendinde barındıran Hz. Abdullah, İslami ilimlerin kuruluşunda ve gelişiminde öncü olmuştur. Ayrıca Allah Resulüne olan muhabbetinden dolayı O’nun (s.a.s) hayat tarzını, giyimini, ahlak ve tavırlarını örnek almada son derece gayret gösterirdi. Hz. Abdullah; Allah’u Teâla’nın “İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır.”(Necm 39) ayetine binaen ilimle çok meşgul olur, öğrendiği ilmi hayatına uyguladıktan sonra bu ilmi insanlara öğretirdi. Ayrıca kendisi, sahabe arasındaki Kur'an hafızlarının önde gelenlerinden biriydi. Belirttiğine göre 70'ten fazla sureyi bizzat Resulullah'ın kendisinden öğrenmiştir. Bir de Allah'ın resulünden 848 kadar Hadis rivayet eden Hz. Abdullah, Peygamber Efendimizin “Kur'an'ı dört kişiden öğreniniz..” dediği muallim sahabelerden biri olmuştur. Ayrıca İslam dünyasında Tefsir, Kıraat ve Fıkıh alanında çığır açmış olan Hasan-ı Basri, Abdurrahman es-Sülemi Alkame b. Kays, Amr b. Şurahbil gibi nice Tâbinden Ulêma, kendisinin yetiştirdiği talebelerdendir. Bu sebepledir ki kendisi günümüzde Kûfe Mektebi olarak bilinen ekolün kurucusu olarak anılır.
Hz. Abdullah Müslümanların az ve zayıf oldukları bir dönemde arkasında güçlü bir ailesi ve kabilesi olmadığı halde bütün zorluklara göğsünü açmış ve böylece ilk 10 Müslümandan biri olmuştur. Bundan dolayı Sâbikûn el-Evvelin (İlk iman edenler)’den olmuştur.
Hz. Abdullah b. Mes’ûd’un vefatı.
Hz. Abdullah Hicretin 32. yılında, 64 yaşındayken Medine'de vefat etmiştir. Teçhiz ve Tekfin işlemlerini Hz. Zübeyr ve oğlu yaptıktan sonra cenaze namazını Hz. Osman kıldırmıştır. Daha sonra ise Cennet-ül Baki kabristanlığına defnedilmiştir.
Allah’ u Teala bizlere Tâhâ Suresinin 114. ayetinde geçen رَّبِّ زِدْنِي عِلْماً (Rabbim ilmimi artır.) Duâsını sürekli tekrarlayıp, Hz. Abdullah b. Mes’ûd gibi ilim sahibi olmayı, öğrendiklerimizle amel etmeyi ve öğrendiğimiz hakikatleri başkalarına aktarabilmeyi nasip etsin.
Söz&Kalem Dergisi | Abdulselam Demir
KAYNAKÇA:
1-Üsdül Ğabe, Îbn Sa’ d.
2-İslamansiklopedisi.org.tr
3-Siyervakfi.org