Kıssa kelimesi, sözlükte bir kimsenin izini adım adım takip etmek, anlatmak gibi manalara gelmektedir. Istılahî olarak ise “Geçmiş kavimlerin tarihî izlerini açığa çıkarmak suretiyle unutulmuş veya bilinmeyen olaylar üzerinde dikkatleri yoğunlaştırarak insanı derinden derine tefekküre yönelten olgudur.” ¹ şeklinde tanımlanmıştır.
Allah’ın emir ve yasaklarını insanlara tebliğ etmekle görevlendirilen peygamberlerin kıssaları, Kur’an-ı Kerim’in birçok yerinde sıklıkla geçmektedir. Rabbimiz, bu hususta şöyle buyurmaktadır: “Kasem olsun ki, senden önce de peygamberler gönderdik. Onlardan, kıssalarını sana bildirdiklerimiz de bildirmediklerimiz de var...” (Mü’min, 78)
Kur’an’da kıssaları anlatılan peygamberlerin çoğu, İsrailoğulları’nı doğru yola davet etmek üzere gönderilmişlerdir. İsrailoğulları’nı doğru yola davet etmekle görevlendirilen peygamberlerden biri de, ilmi, güzel ahlâkı, takvası ve mücadeleci kişiliğiyle öne çıkan Yahya (as)’dır.
Hz. Yahya’nın hayatıyla ilgili gerek İslâmî kaynaklarda gerekse de Kitab-ı Mukaddes’te birçok bilgi vardır. Kitab-ı Mukaddes’in tahrif olduğunu göz önünde bulundurarak, mümkün olduğunca İslâmî kaynaklarla iktifa edeceğiz. Hz. Yahya’nın kıssasının anlatıldığı ayetler, Kur’an-ı Kerim’in Âl-i İmrân, Enbiyâ ve Meryem surelerinde geçmekte olup; En’am suresinde de sadece ismi geçmektedir.
Hz. Yahya’nın Müjdelenmesi
Hz. Zekeriya ve eşi Elizabet, yaşları ilerlemelerine rağmen henüz bir çocuk sahibi olamamışlardı. Hz. Zekeriya, kendisinden sonra halefi olacak, insanları ihyâ edecek bir çocuğunun olması için ellerini açarak Allah Teâlâ’ya şöyle niyaz etti: “Hani o, alçak sesle rabbine yalvarmıştı. ‘Rabbim!’ demişti, Benim kemiklerim zayıfladı, saçlarım ağardı. Rabbim! Ben sana ettiğim dualarda hiç eli boş dönmedim. Doğrusu ben, arkamdan iş başına geçecek olan yakınlarımdan endişe ediyorum; karım da kısırdır. Tarafından bana yerimi alacak bir halef ver; o, Yakub hânedanına da vâris olsun; Rabbim, onu rızana erdir!” (Meryem 3,4,5,6)
Hz. Zekeriya’nın duası, Allah azze ve celle tarafından kabul edilerek kendisine “Yahya” adında bir çocuk ihsan edildi. Bu hadise Kur’an-ı Kerim’de şöyle geçmektedir: O mâbedde durmuş namaz kılarken melekler ona şöyle seslendiler: ‘Allah’ın bir kelimesini (Hz. İsa’yı) tasdik edici, efendi, iffetli ve sâlih kullardan bir peygamber olarak Yahya’yı Allah sana müjdeliyor.” (Âl-i İmran, 39) Bir başka ayette de Rabbimiz şöyle buyuruyor: “Ey Zekeriyya! Biz sana Yahya adında bir oğul müjdeliyoruz. Bu adı daha önce kimseye vermedik.” (Meryem, 7)
Bu müjde üzerine şaşkınlığını gizleyemeyen Hz. Zekeriya, şöyle dedi: “Rabbim! Benim karım kısır iken, ben de ihtiyarlığın son sınırına varmışken, benim nasıl oğlum olabilir?” (Meryem,8) “Orası öyle” dedi ve buyurdu ki rabbin: “O bana kolaydır; daha önce, sen hiçbir şey değilken seni de yaratmıştım.” (Meryem, 9)
Hz. Zekeriya, eşinin hamile olup olmadığını öğrenmek için şöyle dedi: “Rabbim, dedi, bana bir alâmet göster.” Allah da şöyle buyurdu: “Senin için alâmet insanlara üç gün ancak işaretle konuşmandır. Rabbini çok an, sabah akşam tesbih et.” (Âl-i İmrân, 41)
“İslâm kaynaklarına göre Yahya kelimesi ‘yaşamak’ anlamındaki hayât kökünden türemiştir. Bu isim Yahya’nın faziletli yaşayışı, annesinin kısırlığını giderip doğurganlığını canlandırması, kalbinin iman ve ihlâsla canlılık kazanması, Allah’ın onu itaatle diri tutması, şehidlerin hep diri kalması ve onun şehid olması sebebiyle ‘o yaşayacak’ anlamında kendisine Allah tarafından verilmiştir.” ²
Kur’an-ı Kerim’de Geçen Vasıfları
Hz. Yahya’nın kıssası, Kur’an-ı Kerim’de ilmi, hikmeti, ahlâkı, takvası ve anne-babasına hayırlı bir evlat oluşu üzerinden anlatılmıştır. Şimdi de kısaca Hz. Yahya’nın Kur’an-ı Kerim’de geçen vasıflarına değinelim.
“Ey Yahya! Kitaba var gücünle sarıl!” dedik ve ona henüz çocukken hikmeti verdik. (Meryem,12) ayetiyle, Hz. Yahya’nın ilim ve hikmet sahibi bir peygamber olduğu ifade edilmiştir. Hz. Yahya’ya henüz çocukken Tevrat’ı anlama ve yorumlama ilmi ihsan edilmişti. Müfessirlere göre, ayet-i kerimede geçen “Kitap”tan kasıt Tevrat’tır. Yahya aleyhisselam, İncil nazil olmadan önce Tevrat ile amel ediyordu. Fakat daha sonra Hz. İsa’ya nazil olan İncil, Tevrat’ı nesh edince Hz. Yahya da İncil ile amel etmeye başladı.
“Tarafımızdan ona yumuşak kalplilik ve temizlik de verdik. O, çok takva sahibi birisiydi.” (Meryem, 13) ayet-i kerimesiyle de Hz. Yahya’nın güzel ahlâklı, helâl-harama çok dikkat eden takva sahibi bir peygamber olduğu Rabbimiz tarafından bizlere bildirilmiştir. Henüz genç yaşında dünyanın tüm cazibesinden el etek çeken Hz. Yahya, zahidane bir hayat sürmüştür. Yahudiler gibi katı kalpli, zorba insanlarla muhatap olan Hz. Yahya; takvası ve yumuşak kalpliliğiyle onlara mukabele etmiş ve onları doğru yola davet etmiştir.
Resûl-i Ekrem (sav), Hz. Yahya hakkında şöyle buyurur: “İnsanlar içerisinde Yahya b. Zekeriya hariç hata yapmayan veya hata yapmayı düşünmeyen kimse yoktur.” (İbn Hanbel, I, 293)
Rabbimiz, yine aynı surede “Anne ve babasına iyi davranırdı. O, isyankâr bir zorba değildi.” (Meryem, 14) diyerek, Hz. Yahya’nın anne-babasına karşı itaatkâr, salih bir evlat oluşunu ve zalim-zorba biri olmadığını ifade etmiştir.
Hz. Yahya; zulmün dört bir tarafı sardığı dönemde, merhameti ve güzel ahlakıyla kıyamete kadar gelecek olan tüm insanlara güzel ahlak timsali olmuştur.
Peygamberliği
Tarih boyunca gönderilen her peygamber, insanları hiçbir kınayıcının kınamasından korkmadan Allah’ın emirlerine uymaya davet etmiştir. Henüz genç yaşta risaletle şereflendirilen Hz. Yahya; ilmi, ibadeti, mücadelesi ve takvasıyla kısa sürede Yahudiler içerisinde öne çıkmış, onları Allah’ın emirlerine uymaya davet etmiştir.
Yahya (as)’ın güzel daveti, etkili hitabeti ve mücadeleci kişiliği, kısa sürede insanların etrafına toplanmasına vesile oldu. Kısa sürede birçok kişi hidayete tâbi olmuş, Hz. Yahya’nın davetini tasdik etmişti. Fakat Hz. Yahya’nın daveti; Yahudileri, Kral Herod’u (Hirodes) ve Roma İmparatorluğu’nu rahatsız ediyordu. Çünkü Hz. Yahya’nın daveti, Allah’tan başka hiçbir ilâha kulluk etmemeyi ve Allah’ın şeriatına uymayı emrediyor; zinayı, faizi, zulmetmeyi ve putlara tapmayı da yasaklıyordu. Yahudiler, tıpkı Hz. Musa’ya âsi oldukları gibi, Hz. Yahya’nın hayat veren davetine de âsi olup karşı çıktılar.
Şehadeti
Kral Herod, kardeşinin hanımıyla zina edip evlenince, Hz. Yahya buna sert bir şekilde karşı çıktı. Bunun üzerine Herod, Hz. Yahya’nın tavizsiz duruşuna sinirlenerek onu zindana attı. Hz. Yahya’yı nefsinin arzularına, zulümlerine engel olarak gören Herod; Allah’ın peygamberi Hz. Yahya’nın mübarek başını keserek haince şehid etti.
Hz. Yahya; tıpkı kendinden önceki peygamberler, sıddıklar ve salihler gibi şehadeti tercih ederek Allah’ın ahkâmı uğruna kendini feda ederek pak ruhunu Allah’a teslim etti. Hz. Yahya’nın şehadetiyle Yahyalar bitmedi, bilakis onun mübarek kanının bereketiyle ardından binlerce Yahya yeşerdi...
“Doğduğu gün, öleceği gün ve yeniden hayata döndürüleceği gün ona (Yahya’ya) selâm olsun.” (Meryem, 15)
Şehadetinden Sonra...
Hz. Zekeriya, oğlu Hz. Yahya şehid edildikten sonra kendini muhafaza etmek için şehrin dışına çıkmış, gizlenmek için bir ağacın kavuğuna saklanmıştı. Bunu fark eden Yahudiler, ağacı keserek Hz. Zekeriya’yı da tıpkı oğlu Hz. Yahya gibi zalimce şehid ettiler.
Hz. İsa ve Havarileri; Hz. Yahya’nın şehadetinden sonra, Yahudileri uyarmaya, hak yola davet etmeye devam etti. Hz. İsa’nın davetinden rahatsız olan Yahudiler, mucizevi doğumunu bizatihi müşahade ettikleri Allah’ın Resûlü İsa Mesih’i de şehid etmek istediler; fakat Allah azze ve celle buna izin vermedi. Hz. İsa’nın bulunduğu yeri Yahudilere ve Roma yetkililerine gösteren Havari Yahuda İskaryot, Allah tarafından Hz. İsa’nın suretine büründürülerek Yahudiler tarafından çarmıha gerildi. Böylece Rabbimiz, resûlü İsa’yı muhafaza ederek kendi katına yükseltti.
Söz&Kalem Dergisi | Yusuf Serik
Kaynakça
1. Demirci, Muhsin, “Tefsir Usûlü”, s. 212
2. Aydın, Mahmut, “Yahya” Mad., TDV İslâm Ansiklopedisi
3. Safvetü’t-Tefâsir, Muhammed Ali es-Sâbûnî