Dünyada orta kuşak boyunca uzanan ülkelerin en büyük avantajlarından birisi dört mevsime sahip oluşlarıdır. İlkbahar, yaz, sonbahar ve kış sıralaması ile ezberlediğimiz mevsimler bize içlerinde taşıdıkları güzellikleri sunmak için hediye verme sırasında bekleyen heyecanlı çocuklar gibidirler. Heyecandan kıpır kıpır olsalar da sırayı bozmazlar. Bir öndekine sataşırlar, bir arkadakine.
Her mevsimin kendine ait güzelliği, rengi, kokusu, duygusu vardır. İnsanların karakterleri gibi…
Mevsimler bize değişimi hissettirir, mutluluk ve hüznü, sevinç ve acıyı içlerinde taşır. Hangisinin neyi getireceğini bazen kestiremeyiz. Tatil için beklediğimiz yaz mevsimi, aynı zamanda sevdiklerimizin bir kısmından ayrılıktır. Hazırlığı zahmetli olduğu için pek özlemediğimiz kış ise kartopu ve kardan adam eğlencesinin yanında aile değerlerini en çok hissettiğimiz mevsim olmaktadır.
Bunların yanında mevsimlerin zaman bakımından üzerimizdeki etkisi muazzamdır. Bize onun akıp gittiğini, bir an aksamadan gitmeye devam ettiğini, iyi değerlendirilmesi gerektiğini hissettirir. Mevsim ile zaman kardeş mi bilmiyorum ama birlikte seyahat etmeyi seven iki arkadaş oldukları kesin. Kur’an’da “bu günleri insanlar arasında döndürürüz” buyruluyor. Burada kastedilen herhalde bazen düşmanın bazen de bizim galip geleceğimizdir. Ayette ilgimi çeken husus “döndürürüz” kelimesi (nudâviluhâ). Devlet kelimesi de aynı kökten geliyor. Bizim devlet yönetimi için kullandığımız idare kelimesi de döngüsellik manasını ihtiva ediyor. Bu güzel ama ayrı bir konu.
Mevsimler dönüyor. Dört mevsimin görülmediği yerlerde bile yağmurun fazlaca yağdığı veya senenin başka zamanlarına nazaran sıcaklık bakımından farkların görüldüğü dönemler var. Dünya dönüyor, gezegenler dönüyor ve dahi güneş de. Zaman ise akıp gidiyor.
İnsan küçük bir alem. Onun da mevsimleri var. Dört veya on dört… Onun da dönemleri, farklılıkları var. Çocukluk bir dönem, gençlik başka, yaşlılık ise başka dönemler. Bunlar ömürde bir kez olur, geçer. Bunun dışında bazen çevreye, bazen hava durumuna bağlı olarak değişen modu da oluyor insanın. Kapalı hava durgunlaştırıyor mesela. Veya olmak istemediği bir yerde insan bunalıyor.
İlkbaharda ağaçlar yeşil elbiselerini giyer. Kurumuş dallara can gelir, güneş ışınları kan olur, çiçekler parfümlerini sıkar. İnsan aleminin bebekliği ve çocukluğu ilkbahardır. Vücut büyür, şekillenir; iç alemi çiçek açar, yeni şeyler öğrenir. Henüz yolun başıdır, sert kışlara hazırlar kendisini.
Güneş ışınlarının dünyaya en yakın teması yaz mevsiminde olur. İlkbaharda kan dolmuş dallar meyve vermeye hazırdır. Mis gibi parfümlerinin yerini damakta dans edecek tatlara bırakır, çiçekler. Nimetlerin baş döndürdüğü zamandır, deniziyle, toprağıyla, havasıyla. İnsan aleminin de gençliği böyle değil midir? Olgunlaşma yolunda biraz yol kat etmiş, hedefleri oluşmuş, hayalleri deniz olmuş yakamozu görmesi yakındır. İlim ağacının meyvelerinin tadına bakmaya başlamıştır. Ömrün en hızlı geçen mevsimidir.
Sonbahar, sarı ve tonlarını anımsatır. Hüzün gelir akla. İnsan aleminin kırkından sonraki zaman sonbahardır. Sararmış, hüzün çökmüş, güç azalmış, olgunluk yolunun sonuna bağdaş kurmuştur. Bedende ve zihinde dinlenme zamanıdır. Sonbahar şiirdir, romandır. Belki bundandır şairlerin en sevdiği mevsimin sonbahar oluşu.
Kış mevsimi soğuktur. Her yer bembeyaz bir sessizliğe bürünür. Ağaçlar gücünü kaybeder, hayvanlar açlıkla imtihan olur. Kış zordur. İnsan aleminin elden ayaktan düştüğü zamandır, yaşlılıktır. Göz görmez, kulak duymaz, güç kuvvet azalır. İnsan aleminde sükûnet vardır. Allah ile aranda hiçbir şey kalmamıştır; zikir, insan aleminin kışında en büyük ısıtıcıdır.
Dünyanın mevsimlerinin değişkenliği onun iradesinde değil. Kışın arkasından ilk baharın gelmesi ilahi bir takvime tabii. İnsanın gençlik gibi mevsimleri de aynı kadere tabii, geri döndürülemez. Lakin insan kendi şartlarını düzeltmek suretiyle ömürde olduğu gibi her anda görülebilecek döngüsellik içinde kendi mevsimini arzu ettiği şekilde değiştirebilir. Huzursuz olduğu çevreyi terk ederek mevsimini sonbahardan ilk bahara doğrudan aktarabilir. Karamsarlığa iten insanlardan, günaha sokan ortamlardan uzaklaşarak kışını yaza çevirebilir. Çevirmelidir. Zira hayatımız döngüseldir. Rotasını belirlemek bize bağlı. Her gezegenin güneşi bellidir, seçemez. İnsan kendi rotasını da, güneşini de, mevsimini de, yörüngesini de seçmekte özgürdür.
Söz&Kalem | Sümeyya Aksoy