Bu ayki yazımızda, malını Allah yolunda infak ederek biz Müslümanlara örnek olup, Cennetle müjdelenmiş 10 sahabeden biri olan Hz. Abdurrahman b. Avf’ ın hayatını ele alacağız.
Hz. Abdurrahman b. Avf kimdir?
Hz. Abdurrahman bin Avf nübüvvetten 29 yıl evvel Peygamber Efendimizin dayıları olan, Kureyş’ in Zühre oğullarına mensup bir ailenin çocuğu olarak Mekke'de doğmuştur. Cahiliye devrindeki ismi Abdulka’be olup bu isim daha sonra Resulullah tarafından Abdurrahman olarak değiştirilmiştir. Künyesi ise Ebu Muhammed’dir. Babasının ismi Avf’ b. Abdi Avf, annesinin ismi Şifa bint Avf’dır. Şifa Hatun aynı zamanda Peygamber Efendimizin dünyaya teşriflerinde ebeliğini de yapmıştır. Hz. Abdurrahman iri yapılı, güzel yüzlü, tatlı dilli olup genç yaşından itibaren ticaret ile uğraşmıştır. Dürüstlüğü, zekası ve güzel ahlakından dolayı Kureyşlilerin dikkatlerini üzerinde toplamış, Mekke'nin geleceği parlak genç tüccarları arasında görülüyordu.
Hz. Abdurrahman b. Avf’ ın Hayatı
Hz. Abdurrahman bin Avf (r.a.) Peygamber efendimizin Hz. Erkam'ın evindeki faaliyetlerine başladığı günlerde kendisi gibi tüccar olan Hz. Ebubekir' in vesilesi ile Müslüman oldu. Böylelikle kurtuluşa erenlerin sekizincisi olan Hz. Abdurrahman, Mekke müşriklerinin baskı ve eziyetleri yüzünden önce Habeşistan'a, sonra da Medine'ye hicret etti. Hicretten sonra Peygamber Efendimiz onu Ensar'ın ileri gelenlerinden Sad b. Rebi (r.a.) ile kardeş kıldı. Sahabenin birbirine olan muhabbetini, aralarındaki şu olaydan anlayabiliyoruz. Hz. Sa'd b. Rebi kardeşi Abdurrahman’a: “Ey kardeşim benim bir hayli malım var, bunun yarısını sana veriyorum.” diyerek malının yarısını hediye olarak vermeyi teklif etmiştir. Bunun üzerine Hz. Abdurrahman: “Allah malını sana mübarek eylesin, senin bu davranışına karşı Allah ecrini versin, sen bana çarşının yolunu göster yeter.” cevabını vermiştir. Hz. Abdurrahman ticaret hayatını çok iyi bilen Kureyş içinde büyüdüğü için bu işin uzmanı olarak Medine çarşısında alışverişe başlamış ve Allah ona kısa bir sürede büyük bir servet vermişti. Kendisi bu ticari hayatını şöyle anlatır: “Cenâb-ı Allah bana öyle bir nimet verdi ki, bir taşı bir yerden kaldırıp başka yere koysam sanki altın oluveriyordu.” (Müsned)
Hz. Abdurrahman, Resulullah’ın: “Cömertlik dalları dünyaya uzanan Cennet ağaçlarından bir ağaçtır. Kim onun dallarından bir dala tutunursa, bu onu Cennete götürür.” hadisine binaen cömertlik ağacına ömrümün sonuna kadar tutunmaya çalışmıştır.
Hz. Abdurrahman bin Avf (r.a.) Peygamber Efendimizin Bedir savaşı başta olmak üzere bütün gazvelerinde bulunmuş, Allah resulünün vefatından sonra da O’ nu (s.a.v) kabre indiren dört sahabeden biri olmuştur. Hz. Ebubekir ve Hz Ömer'in halifelik dönemlerinde Müsteşarlık görevini yerine getirmiş, Hz. Ömer bir mecusi tarafından suikaste uğradığında kendisini yeni halife seçilene kadar Müslümanlara imamlık yapması için görevlendirilmiştir. Ayrıca Hz. Ömer'in halifelik için belirlediği 6 kişilik grupta da yer almıştır. Peygamber Efendimizin vefatından sonra kıtlığın olduğu bir dönemde Medine'de halk büyük bir coşku ile sokaklara dökülmüştü. Hz. Aişe bunun sebebini sorunca Hz. Abdurrahman bin Avf (r.a.)’a ait olan 500 develik yiyecek ürünlerinin şehre yaklaştığını söylediler. Bunun üzerine Hz. Aişe şöyle dedi: Resulullah (s.a.v) İsra-Miraç olayından sonra şöyle buyurmuştu: “Abdurrahman sırattan geçerken düşer gibi oldu ama düşmedi.” Hz. Aişe'nin bu sözlerini haber alan Hz. Abdurrahman, sevinçten 500 deveyi üzerindekilerle birlikte Müslümanların ihtiyaçları için infak etti.
Hz. Abdurrahman b. Avf’ ın Fazileti
Hz. Abdurrahman Aşere-i Mübeşşere’den olup daha Resulullah hayattayken fetva veren bir kaç sahabeden biri olmuştur. Ayrıca, cömertliği ashabın arasında dillere destan olmuş, kaynaklar da üç defa malının yarısını Allah yolunda harcadığı ve yeniden zengin olduğu kaydedilmiştir. Fahri kâinatın Bereket duasına mazhar olan Hz. Abdurrahman ömrü boyunca birçok köleyi satın alarak hürriyetlerine kavuşturmuştur. Sadece Uhud savaşında 30'dan fazla Müslüman esirin fidyesini ödeyerek esaretten kurtulmalarını sağlamıştır. İffet, merhamet, zeka ve cömertlik gibi hasletleri kendinde toplayan Hz. Abdurrahman Tebük savaşı hazırlıkları yapılırken efendimizin: “Haydi İnfak edin.” emrine ilk günde karşılık vermiş, elinde bulunan dört bin dinarın yarısını getirip Allah resulüne vermişti. Bir de peygamber ve sahabeye olan sevgi ve muhabbetinden dolayı çocuklarına İbrahim, Muhammed, Musab, Ömer, Osman gibi peygamberlerin ve sahabelerin isimlerini koymuştur. Peygamber Efendimize imamlık yapan iki sahabeden ilki de Hz. Abdurrahman’dır. Diğer sahabe ise, Resulullah’ın vefatından bir kaç gün önce kendisine namaz kıldıran Hz. Ebubekir’dir. Ehl-i beyt’e karşıda içi sevgi ile dolu olan Hz. Abdurrahman, Resulullah'ın vefatından sonra Nadiroğulları Mahallesi'nde bulunan arazisini 40.000 dinara satarak bunu Ehl-i beyt arasında paylaştırılmıştır.
Hz. Abdurrahman b. Avf'ın çektiği sıkıntılar
Hz. Abdurrahman İslam ile şereflendikten sonra Kureyşlilerin baskı ve ambargolarına maruz kalmıştır. Daha önce sevilen ve sayılan bir tüccar iken imanından dolayı bir anda dışlanan, kendisiyle bütün ilişiklerin kesildiği bir kişi olmuştur. Lakin bu durum onun imanına zarar vermemiş, Allah rızası için doğup büyüdüğü toprakları terk edip her iki Habeşistan hicretine de katılmıştır. Ayrıca Uhud savaşında Resulullah’ı korumak adına durmadan mücadele veren Hz. Abdurrahman vücudunun değişik yerlerinden 20'den fazla yara almıştır. Ayağından aldığı yara ise ömrünün sonuna kadar aksayarak yürümesine sebep olmuştur.
Hz. Abdurrahman b. Avf’ın vefatı
Hz. Abdurrahman bin Avf bir hayli yaşlanınca, Hz. Osman devrinde sakin bir hayat yaşamış ve Hicret’ in 32. yılında 72 yaşındayken Medine'de vefat etmiştir. Cenaze namazını Hz. Osman kıldırdıktan sonra Medine'deki Baki kabristanlığına defnedilmiştir. Allah’u Teala bizleri Hz. Abdurrahman gibi malını İslam yolunda harcayan takvalı Müslümanlardan eylesin inşallah. Allah’a emanet olun.
KAYNAKÇA:
1-Üsdül Ğabe, Îbn Sa’ d.
2-İslamansiklopedisi.org.tr
3-Siyervakfi.org
Söz&Kalem | Abdulselam Demir