Yusuf Serik | Söz&Kalem Dergisi
Allah Resûlü (sav), İslâmî tebliğin yeni bir merhalesi olarak Hudeybiye Musalahası’ndan sonra hicretin 7. Yılında (milâdî 628) Bizans, Sâsânî, Habeşistan ve Mısır başta olmak üzere birçok hükümdar, vali ve emire İslâm’a davet mektupları göndermiştir.
Davetçilerin öncüsü Nebî (sav)’in gönderdiği mektuplar, görevlendirdiği sahabiler ve mektupların muhtevası gibi hususlar incelenmeye ve üzerinde uzun uzadıya durulması gereken hususlardır. Resûlullah (sav)’in hayatına salt bir tarih nazırıyla bakılmamalı; çünkü Allah Resûlü (sav) tarihte yaşamış sıradan bir devlet başkanı veyahut komutan değildir, o Allah’ın Resûlü’dür. Bu sebeple siyer, bir hayat rehberi olarak okunmalı ve anlaşılmalıdır.
Günümüzde biz genç İslâm davetçilerinin de siyerden alacağı birçok şey vardır. Resûlullah (sav)’in davetçi yönü ne yazık ki çok az okunuyor, biliniyor. Hâlbuki Resûlullah’ın en büyük vazifesi tebliğ ve davettir. Biz genç İslâm davetçiler de, davetçilerin öncüsü olan Resûlullah’ın davet metodları üzerinde uzun uzadıya durmalı, okumalı ve örnek almalıyız.
Resûlullah (sav), risaletle vazifelendirildiği günden ahirete irtihaline birçok hükümdar, vali ve emire mektuplar göndermiş, onları İslâm’a davet etmiştir. Örneğin, İbn Sa’d hem kendi çabasıyla topladığı kayıt ve vesikalara hem Vâkıdî’den aldığı rivayetlere dayanarak, Muharrem H. 7’den Resûlullah (as) vefat edene kadar (Rebiulevvel H. 11) civar ülke hükümdarlarıyla ve Arap Yarımadası’nın çeşitli bölgesinde yaşayan kabilelerin ileri gelenleriyle 110 kadar elçi teatisi ve yazışma yapıldığını ehliyetle tespit etmiştir. (Ana Hatlarıyla Siyer-i Nebi, Kasım Şulul, s. 50)
Resûlullah’ın gönderdiği bu mektuplar, ilk dönem İslâm tarihi kaynaklarında, siyer/megâzî müellifleri ve muhaddislerin eserlerinde yer almıştır. Bu eserlerde daha çok mektupları ulaştırmak üzere görevlendirilen sahabilere ve mektupların muhtevasına değinilmiştir. Günümüzde de İslâm tarihçileri ve bazı oryantalistler, bu mektuplara dair ayrıntılı araştırmalar yapmıştır. Allah Resûlü’nün gönderdiği mektupların birçoğu aslı itibariyle günümüze kadar korunmuştur.
Hz. Peygamber elçilerini sahabilerin en liyakatli ve muktedir olanları arasından seçerdi. Elçilerde hitabet, ikna kabiliyeti, dürüstlük, bilgi gibi hasletleri arardı. Elçi seçiminde gönderilecek yerin coğrafi yapısını, dilini, kültürünü bilmelerine özen gösterirdi. Dinî vazife ile gönderilen elçilerin hepsi de İslami konulara vâkıf ve dinî hükümleri titizlikle yerine getiren sahabilerdi. (İslâm Medeniyet Tarihi, İbrahim Sarıçam, Seyfettin Erşahin, s. 131)
Resûlullah (sav) vahiy kâtiplerini, elçilerini, valilerini, zekât memurlarını seçerken onların öncelikle takvalarına, ibadetlerine bakar, ardından bu iş için ehil olup olmadıklarına bakardı. Allah Resûlü (sav)’in vahiy kâtipleri buna verilebilecek en güzel örnektir. Örneğin Resûlullah’ın vahiy katiplerinden olan Hz. Ali, Hz. Osman, Hz. Zeyd b. Sâbit, Hz. Ubey b. Ka’b, Hz. Hâlid b. Said b. Âs, Hz. Alâ b. Hadramî ve Hz. Hanzala b. Rebi gibi sahabiler hem takvalı, ibadetlerine önem veren hem de işin ehli olan sahabilerdi. Örneğin Resûlullah’ın kâtibi Zeyd b. Sâbit’in İbranice, Farsça, Kıptîce, Habeşçe ve Rumca bildiği ve bu dillerde yazılmış mektupları da tercüme ettiği rivayet edilir.
Şimdi de Allah Resûlü (sav)’in Bizans İmparatoru Herakleius’a, Sâsânî Kisrası II. Hüsrev Perviz’e, Habeşistan Kralı Necaşi Ashame’ye ve Mısır Mukavkısı Cüreyc b. Mina’ya gönderdiği İslâm’a davet mektuplarına ve mektupları ulaştıran sahabilere kısaca değineceğiz.
Dihye b. Halife el-Kelbî’nin Bizans İmparatoru Herakleius’a Ulaştırdığı İslâm’a Davet Mektubu
Resûlullah’ın peygamber olarak gönderildiği yıllarda hüküm süren en güçlü devletlerden biri Bizans İmparatorluğu’ydu. İmparatorluğun başında ise İmparator Herakleius (610-641) vardı. Allah Resûlü (sav), İsa Mesih’i ilâhlaştırarak İsa (as)’ın getirdiği mesajı tahrif eden Hristiyanlara onları İslâm’a davet etmek üzere Hicretin 7. yılının Muharrem ayında ashâbının arasından güzelliği ve hitabetiyle öne çıkan Dıhye b. Halife el-Kelbî’yi gönderdi.
Resûlullah (sav)’e, mektupları yazdıracağı sırada sahabilerin önerisiyle hükümdarların mühürsüz mektupları kabul etmedikleri, bu sebeple bir mühür yapılması önerildi. Resûlullah da bunu kabul etti. Bunun üzerine Allah/Rasûl/Muhammed (Allah’ın Resûlü Muhammed) yazılı gümüş bir mühür kazılmış, mektuplara da bu mühür basılmıştır.
Dıhye b. Halife el-Kelbî’nin asıl görevi mektubu İmparator Herakleius’a ulaştırması üzere Bizans’ın Busra (Filistin) Valisine teslim etmekti. Dıhye b. Halie’nin Busra’ya gideceği sırada İmparator Herkaleius da Busra’da bulunuyordu. Bunun üzerine Dıhye b. Halife, mektubu direkt Herakleius’a ulaştırdı. Ancak İmparator Herakleius, İslâm’dan etkilenmesine rağmen çekindiği için İslâm davetini kabul etmedi.
Resûlullah (sav)’in İmparator Herkaleius’a gönderdiği mektup şöyledir: “Bismillâhirrahmânirrahîm. Allah’ın kulu ve peygamberi Muhammed’den Bizans İmparatoru Herakleios’a. Hidayete uyanlara selâm olsun. Seni İslâm’a çağırıyorum. İslâm’ı kabul et ki kurtuluşa eresin ve Allah da ecrini iki kat versin. Eğer kabul etmezsen halkın (erîsiyyîn) günahını sen çekersin. ‘Ey Ehl-i kitap! Sizinle bizim aramızda müşterek olan söze geliniz: Sadece Allah’a kulluk edelim ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayalım. Allah’ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilâhlaştırmasın. Eğer yüz çevirirlerse, şahit olun, biz müslümanız deyiniz’ (Âl-i İmrân 3/64)” (DİA, “Herakleius”)
Abdullah b. Huzafe es-Sehmî’nin Sâsânî Kisrası II. Hüsrev Perviz’e Ulaştırdığı İslâm’a Davet Mektubu
Resûlullah (sav)’in İslâm’a davet mektubu gönderdiği devletlerden biri de Sâsânî İmparatorluğu’ydu. Allah Resûlü (sav), mektubu II. Hüsrev Perviz’e ulaştırmak üzere ashâbının arasından Mekke’de iman etmiş olan sahabi Abdullah b. Huzafe es-Sehmî’yi gönderdi.
Kendisine ulaşan İslâm davetinden rahatsız olan Sâsânî Kisrası, büyük bir öfkeyle Allah Resûlü’nün kendisine gönderdiği mektubu yırtmış, dönemin Yemen San’a Valisi Bâzân’a Allah Resûlü’ne suikast yapılmasını emretmişti. Kisra’nın mektubu yırttığını haber alan Resûlullah da, “Allah, onun mülkünü parçalasın!” diye karşılık vermiştir.
Amr b. Umeyye ed-Damrî’nin Habeşistan Hükümdarı Necaşi Ashame’ye Ulaştırdığı İslâm’a Davet Mektubu
Allah Resûlü’nün diplomatik ilişki içerisinde olduğu hükümdarlardan biri de Habeşistan Kralı Necaşi Ashame idi. Nübüvvetin beşinci ve altıncı yıllarında birçok sahabi Necaşi’nin ülkesine sığınmış, orada emniyet içerisinde bulunmuşlardı.
Allah Resûlü (sav), Hicretin 7. yılında Amr b. Umeyye ed-Damrî’yi yazdırdığı iki mektubu Necaşi Ashame’ye ulaştırması üzerine Habeşistan’a gönderdi. Allah Resûlü (sav) bir mektupta Necaşi Ashame’yi İslâm’a davet ederken, diğerinde ise Ümmü Habibe’yi (ra) kendisine nikâhlamasını ve Habeştistan’da kalan Müslümanların Medine’ye gönderilmesini istiyordu.
Kendisine ulaşan İslâm davetini kabul eden Necaşi Ashame, Ümmü Habibe (ra)’yı Rasûlullah (sav)’e nikâhladı. Ülkesindeki muhacirleri de Amr b. Umeyye ed-Damrî ile birlikte Medine’ye yolcu etti.
Hâtıb b. Ebi Beltea’nın Mısır Mukavkısı Cüreyc b. Mina’ya Ulaştırdığı İslâm’a Davet Mektubu
Allah Resûlü’nün mektup gönderdiği coğrafyalardan biri de Mısır’dı. O yıllarda Mısır’da İskenderiye’de Mısır Mukavkısı olarak Cüreyc b. Mina hüküm sürüyordu. Allah Resûlü (sav) de onu İslâm’a davet etmek üzere Bedir ashâbından sahabi Hatıb b. Ebi Beltea’yı mektubu ulaştırması üzere İskenderiye’ye gönderdi.
Mısır Mukavkıs’ı Reûlullah’ın mektubunu okumuş, sözleri çok da hoşuna gitmis; fakat halkından ve din adamlarından çekindiği için Müslüman olmamıştır. Fakat Mısır Mukavkıs’ı, Allah Resûlü (sav)’e ulaştırlıması üzere içlerinden birisi Resûlullah (sav) ile nikâhlanacak olan Mâriye olmak üzere iki cariye, çeşitli elbiseler, kumaşlar, güzel kokular ve birçok şeyi hediye olarak göndermiştir.