Zaman, tarih boyunca insana, doğaya ve konjonktürel gerekliliklere göre dilimlenmiştir. Eski çağlarda zaman mevsimlerle, sonraki dönemlerde panayır ve pazarların kurulma tarihlerine göre örgütlenmiştir. Modern dönemde ortaya çıkan endüstri devrimi ve piyasa ekonomisi, zamanı -kapitalizmin gelişimine uygun olarak- yeniden tanımlamıştır. Doğaya hâkimiyet gücü arttıkça, teknoloji ilerledikçe ve insanın hayatı pratikleştirme denemeleri çoğaldıkça -modern evrede- zamanı örgütleme formatları değişmiş, mekanikleşmiş, çoğalmış, küçülmüş ve çağın insanına kısa sürelerle ‘hızlı bir yaşamak’ payı düşmüştür.
Saatin mekanikleşmesi, kapitalist hayat etiğinin topluma sirayet edişi ve durdurak bilmeyen ihtiyaçlar karşısında insan, çalışmak zorunda kalmış; zaman bütünleşmiş ve toplum tek-tipleşmiştir. İlk dönem kapitalist öğretinin, işi kutsayan, eğlence ve hazzı dışlayan mekanizması topluma yeni bir zaman kavramı ve yaşam stili önermiştir.
Zamanın bu yeni, nicel ve yoğun hali, işgücü üreticisine bu yoğunluğa ayak uydurma zorunluluğu getirmiştir. Kapitalizm, üretimi canhıraş biçimde gerçekleştiren bir insan tipolojisi ortaya koymuştur. Zamanla bu üretim sistemi, artan makineleşme ve yukarda mezkur ayak uydurma çabası, modern çağda insana boş vakti tanımlamış ve de pek kıymetli kılmıştır. Lefebvre bunun üzerine: “Boş zamanın ortaya çıkışı, zaman kullanımının modern görüngülerinde saklıdır.” demiştir.
Lakin Lefebvre’nin fikir bahsini biraz açmak gerekir, çünkü modern görüngülerle tezahür eden boş zaman kavramı ile geleneksel anlamda ifade edilen boş zaman mefhumu birbirinden farklı anlamlar içermektedir. Eskilerin boş vaktini; ‘dinlence’, ‘fiili sükunet’ yahut ‘eylemsiz süreç’ olarak izah edebilirken, modern görüngülerle ortaya çıkan boş vakti böyle ifade etmek isabetsiz olacaktır. Günü takip edemeyen, yoğun tempoda yalnızca mekanikleşen ve dinlenirken bile bir sitede sipariş veren, beş dakikalık molada kripto parasını kontrol eden, yorgun argın işten dönüşte ‘takipçilerine adanmışların’ story paylaşım gerekliliği ve her nevde yoğunluk, mezkur vakti ‘eylemsiz süreç’ olarak değerlendirmemize olanak vermiyor. Belki bir fabrikada, mağazada yahut plazada masa başı çalışmıyor lakin dinlenirken bile faal halde bulunuyor. Bu meşgaleler neticesinde de kapitalizmin bir üretim sistemi olarak çalışmayı organize ettiği gibi boş zamanı da kendi ilkelerince tertip ettiği fikrine ulaşılıyor.
Dolayısıyla modern dönemde boş zaman, Antik Yunan’da olduğu gibi ruhun arındırılması ve derin düşünümsellik; Roma’da olduğu gibi düşünsel etkinlikler yahut sosyal aktivitelerle optimal biçimde doldurulan bir süreç değildir.
Geç orta çağdaki gelişmeler ve püriten iş etiği, modern evredeki zaman kavramının oluşmasına zemin hazırlamıştır. Evvela Püriten iş etiği, boş vakti “başıboşluk” ve “israf” zamanı olarak görmüş; aylaklığı, hedonizmi, harcamayı, başıboşluğu günah olarak nitelendirmiştir. Böylelikle çalışmaya, tasarrufa, çileciliğe, hazzı ertelemeye kutsiyet atfederek sermaye oluşumunu teşvik edilmiştir. -Bu durum, kapital ideolojinin çalışmaya kutsallık atfetmesinde etkilidir.- Daha sonra boş zaman ve atalet büyük bir hastalık olarak kabul edilmiş ve çalışma yaşamın temel ereği haline gelmiştir.
Bu gelişmeler zaman mefhumunun mahiyetine yeni direktifler verdi ve artık zaman eskisi gibi değildi. Bu mekanikleşme filozofların tenkidine uğradı. Lafargue, ‘Tembellik Hakkı’ isimli eseriyle makinanın tanrılaştırılması ve kapital sistemin insanın bilincini aşındırmasını dile getirdi. İş saatlerinin azalmasına, insanın insan kalmasına yönelik mücadeleler verdi. Keza Bertnard Russel ‘Aylaklığa Övgü’ eseriyle modern çalışma etiğini yoğun şekilde tenkide tabi tutar ve çalışmanın kişinin kaderini tayin eden yegane uğraşı olmadığını, boş vaktin insancıl bir hak olduğunu savunur. Tabi bu gelişmeler de günümüz zaman ve çalışma ilişkisinde rol oynamış, modern zamanın tasarruf biçimlerine yön vermiştir.
Dolayısıyla erken kapitalist dönemde Püriten iş etiği hâkim ve salt bir çalışma fikri egemen olsa da, sonraki evrelerde filozof reddiyeleri ve değişen konjonktürle beraber boş vakitler ve insana özgü dinlence vakitleri oluşturuldu. Çünkü endüstriyel üretimde, işgücünü yüklenecek ve seri üretimler yapacak makineler üretildi. Bu makinelerin üretime geçmesiyle insan, direkt çalışandan ziyade yönetici ve idareci olarak vazifelendi. Böylelikle iş saatlerinde ciddi bir azalma oldu. Bu azalma, boş vaktin artmasına imkân tanıdı. Artan boş vakitlerle beraber rekreasyon süreçleri ve aktiviteler geliştirildi. Bilahare bu boş vakit etkinliklerinin büyük çoğunluğu ekonomize edildi.
Mevcut küresel iktidarın boş zaman üzerine -planlayıp- sunduğu imajinatif aktiviteler, hazsal uğraşılar ve rekreasyon süreçleri bireyi sıkı bir biçimde ele geçirdi ve tatmin etti; öyle ki birey, vaktin büyük bir bölümünü yeniden -ek ve asıl- işlerle doldurarak, boş vakti yakalama ve o vakitlerde eğlence sektöründe konumlanma çabasına dönüştürdü.
Modern çağın getirisi bu amansız sürkülasyon, boş vakitlerde eğlence ve alışveriş; iş vaktinde de daha fazla kazanma güdüsüyle insanı hızlandıkça yavaşlatmış, hazzını doyurdukça daha fazlasına ihtiyacı olduğunu hissettirmiştir. Dolayısıyla kapital sistemin olgunlaşması ve sistem etiğinin topluma özümsetilmesiyle boş vakit, işe ayrılan vakit gibi artık bir endüstri, kârlı bir ekonomi, çoklu işlevler gören bir piyasa hali almıştır.
İnsan ‘Homosaphiens’ten ‘Homoeconomicus’a evrilmiştir. Bu deveran bireye günleri fark ettirmemiş, zamanı hızlıca eritmiş, kısa vadeli hedeflerle yıllık izinler, hafta sonları ve cuma günlerini dört gözle beklemiştir. İhtiyaç fazlası, zaruri ihtiyaç haline gelmiş dolayısıyla harcadıkça harcanmış. Çünkü dinlenme hakkından nemalanmak yerine, gösterişli ve sefa dolu bir hayat sürme girdabına girerek mesai saatlerini arttırmış, zamanı da kendisiyle beraber mekanikleştirmiştir.
Hulasa kapitalizmin zamansal tezahürleri, zamanla geleneğin formatını değiştirerek ve ‘mcdonaldlaştırarak’, toplumu yepyeni ama kasvetli bir evreye sürüklemiştir. Bu evrenin insana ne denli hitap ettiği tartışma konusudur. Lakin insanın metaya düşkünlüğü, toplumun mekanik nüvelerle bambaşka boyutlarda seyir halinde olması müspet bir gelecek tasavvuru kuranlar için ciddi soru işaretidir.
Söz&Kalem Dergisi | Yusuf Yetiş
[i] Ayrıntılı okuma yapmak isteyenler:
- Ömer Aytaç, Kapitalizm ve Boş Zaman, EOÜ Sosyal Bilimler Dergisi 6.1
- Henri Lefebvre, Modern Dünyada Gündelik Hayat, Metis yayınları