Söz&Kalem Dergisi - Hasan Sabaz (Alıntı)
“Kudüs, ey Kudüs!
Seni unutursam ey Kudüs,
Sağ elim hünerini unutsun!
Eğer seni anmazsam,
Eğer Kudüs’ü sevincimden üstün tutmazsam,
Dilim damağıma yapışsın”
Bu sözün Eski Ahitte geçtiği söylenir.
Mezmurlar kitabında…
Gerek Siyonistler, gerekse de Siyonist Hıristiyanlar bu sözü kendilerine bayrak yaptılar Yüzlerce yıl
Siyonist projelerde
Haçlı Savaşlarında
Bunun izlerine rastlarsınız.
İmkanlarını seferber ettiler bu iş için.
Kudüs için.
Allah’a, Allah’ın peygamberlerine ihanet ettiler,
Zalim oldular, katil oldular;
Ama yine de Kudüs’ü unutmadılar.
Kudüs onları ayakta tuttu.
Oysa sapkın dünyalarında rahat yaşamaları için daha uygun yerler vardı.
Ama dini sembollere ihtiyaç duyuyorlardı.
Kudüs de bir semboldü.
Unutmadılar.
Bizler birbirimizle uğraştık
Onlar haçlısıyla, haçsızıyla
Leş kargaları gibi üşüştüler coğrafyamıza.
İslami olana
İnsani olana
Kindardılar, gizlemiyorlardı.
Vurdular, kırdılar, yakıp yıktılar.
İnsani olan ne varsa tahrip ettiler.
Ölüm, yıkım ve çığlıklar bıraktılar orta yerde.
Bitimsiz ağıtlar sindi coğrafyamızın taşına toprağına.
İşte tam o sıralarda bir Selahaddin çıktı.
Kudüs’ten söz edildiğinde içi titreyen bir Selahaddin.
Ahiretini dünyası için satan tüm ayrıntılara meydan okuyan Selahaddin.
Kudüs ağlarken gülmeyi unutan Selahaddin.
“Bismillah” dedi ve doğruldu.
Haçlılar, haçsızlar ve ayrıntılar darmadağın oldu Allah’ın yardımıyla.
Kudüs kurtuldu ve gülümsedi Selahaddin.
Ve sonra yıllar geçti.
Biz yine unuttuk Kudüs’ü.
Unuttuk ve ayrıntılarla beraber aynı şarkının sözlerini terennüm etmeye başladık.
Dünya dedik, saltanat dedik, küçük ulusal devletler dedik.
Ümmeti unuttuk, kardeşliği unuttuk.
Birçok şeyi unuttuk.
Unutmayan leş kargalarını da unuttuk bu arada.
Onlar fırsat kolluyordu.
Üşüştüler tepemize.
Kudüs düştü.
Yeteri kadar canlarımız düşmedi toprağa; ama Kudüs düştü.
O ne zilletti ya rab!
Yorduk birbirimizi ayrıntı arenalarında.
Haçlılar ve haçsızlar ve bilumum zalim sıfatlılar sırıttılar ve kucaklaştılar.
Son bir darbe yetti düşmemiz için.
Ve düştük…
Şimdi Selahaddin de yok, eyvah!
Kim hatırlatacak bize Kudüs’ü?
Kim kovacak coğrafyamızdan leş kargalarının cehennem şarkılarını?
Ümmet ağlarken, kim yasaklayacak gülmeyi kendisine?
Kudüs, ey Kudüs!
Siyasi hesaplar, stratejik hesaplar öyle doldurdu ki dünyamızı, ağlamayı unuttuk senin için.
Sen bizim için ağla!
Zavallılığımıza, çaresizliğimize.
Unutkanlığımıza ağla.
Kudüs, ey Kudüs!