Söz&Kalem Dergisi - Selman Akman
İhya edersen Hakk ile âdemi, âdem olur sana âlem…
Âdem âleminde Allah’ı zikrettikçe, her cihanda bulur kerem…
Toplumların ahlaki erdemlere ulaşabilmesi, insani ve imani olgunluğa erişmesi, gelişmesi, bu gelişmelerin ilerlemesi ve bu gelişmeler ve ilerlemelerle toplumun yaşaması, varlığını bu ilerlemelerle sürdürebilmesi her gelen yeni neslin bu gelişme ve ilerlemelere sahip çıkması ile mümkündür. Bu sahip çıkabilmenin mümkün olabilmesi için de gelen her yeni neslin ihya edilmesi gerekir. Toplumların yegâne kurtuluş yolu, nesli ihya etmekten geçer. Bir toplum kendini geliştirmiş ve asrı saadete kavuşmuş olsa bile, bu kurtuluşunu ve yükselişini devam ettirebilmesi için, gelen her yeni nesli ihya etmesi gerekir. Bu ihya; imani, ahlaki ve vicdani temeller üzerine yapılmalı ki, toplum varlığını bu ilkeler üzerine devam ettirebilsin.
Geçmişten günümüze kadar baktığımızda her ideoloji, çalışmalarını yeni neslin üzerinde yoğunlaştırmış, plan ve projelerini yeni neslin üzerine bina etmiştir. İşlerini yürütmek ve işleri yürüten kadroların yerini alabilmesi için her zaman yeni nesli yani gençleri kullanmışlardır, eğitmişlerdir. Yeni nesil her zaman davalar için hem lokomotif hem de vagon görevi görmüştür. Durum böyleyken yeni neslin başıboş bırakılması mümkün değildir. Mümkün olmadığı için de insanlığı sömüren kapitalist ve emperyalist batıl güçler yeni nesli hiçbir zaman rahat bırakmamış; işine yarayanları manipüle ederek bir araç olarak kullanarak sömürmüş, geri kalanı ise ifsat etmek için sürekli plan ve projeler üretmiştir.
Rabbimiz hayat rehberimiz olan Kur’an’ı Kerim’de bu durumu bize şöyle haber vermiştir; ‘’O, iş başına geçti mi (ya da sırtını dönüp yanından gitti mi) yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya, ekini bozmaya ve nesli ifsat etmeye çaba harcar. Allah ise, bozgunculuğu ve ifsat edenleri sevmez.’’(Bakara-205) Anlıyoruz ki; yeryüzünde öyle bir güruh var ki, iş başına gelip ellerine imkân geçtiğinde, menfaatleri ve hevesleri uğruna toplumları bozmaktan ve nesilleri ifsat etmekten asla imtina etmezler. Özellikle çağımıza baktığımızda bu güruhun ifsat çalışmalarının öyle çok ve yoğun olduğunu görüyoruz ki, sanki topluma ve neslimize savaş açmış durumdalar. Başta sosyal medyadan olmak üzere evlerimize, sokaklarımıza kadar inerek cinsi sapkınlıklarını, Allah’ı inkâr etmek gibi dinsizliklerini, madde bağımlılığı, içki, kumar gibi ifsat çalışmalarını sürdürmektedirler. İşte tüm bu ifsat projelerine karşı nesli ihya etmek, müminlerin en asli vazifesidir. İslam davetçileri olarak ifsada kaşı ihya hareketi başlatarak, toplumu inşa edecek ve refaha ulaştıracak nesiller yetiştirmeli, bu şuurla çalışmalarımızı yapmalıyız.
Peygamber Efendimiz nesli ihya etmenin faydalarının en güzel örneğini Hz. Ali ile bizlere göstermektedir. Peygamberimiz (s.a.v), Hz. Ali’yi beş yaşından itibaren himayesine alarak yetiştiriyor. Hz. Ali, en güzel örnek olan Hz. Muhammed’in (s.a.v) eğitimiyle en güzel ihyaya ulaşıyor. Büyüdüğü zaman, toplumu İslam ile inşa eden, ihya olduktan sonra ihya etmek için çabalayan ve asrı saadeti oluşturan Müslümanların en seçkinlerinden oluyor. Öyle ki, şimdi ve kıyamete dek Hz. Ali’yi en güzel şekilde yâd ediyor ve edeceğiz. Müslümanlar olarak şunu iyi bir şekilde görmeli, anlamalı ve kavramalıyız ki, Peygamber Efendimiz ve ashabının başlattığı İslam ile ihya hareketi nasıl asrı saadet dönemleri oluşturduysa; bizler de onların ihya metodunu benimseyerek nesilleri ihya edebilir ve toplumları, ihya edilmiş bu nesillerle en güzel şekilde inşa ederek asrı saadetlere kavuşturabiliriz.
‘’Şehri imar ederken nesli ihya etmeyi ihmal ederseniz, ihmal ettiğiniz nesil imar ettiğiniz şehri tahrip eder.’’(Turgut Cansever) O halde bizlerin ilk vazifesi şehirleri imar etmek değil, nesilleri ihya etmek olmalıdır ki ne şehirlerimiz harap olsun ne de toplumlarımız ifsat olsun. İşte bunun için nesilleri ihya etmenin yollarını bilmeli ve bunun için çalışmalıyız. İslam davetçileri olarak nesilleri ihya etmeye şu mekânlardan başlayacağız;
1-) Camiler: İslam’ın en kutsal mekânları olan ve Peygamber Efendimizden öğrendiğimiz şekilde İslam’ın öğrenildiği, öğretildiği ve yaşanıldığı yer olan camilere nesillerimizi alıştırmalıyız. Bu mekânların önemini kavratmalı ve bu mekânlarda vakitlerini geçirmeleri gerektiği bilincini nesillerimize öğretmeliyiz. “Beldelerin Allah’a en sevimli yerleri mescitlerdir. Beldelerin Allah’a en sevimsiz yerleri de çarşı ve pazarlardır.”(Müslim, Mesacid, 288)
Allah’a en sevimli yerler mescitlerse, o halde mescitleri mesken edinenler, Allah’a ne de çok sevimli olanlardır. Yine bu hadisten anladığımız üzere çarşı ve pazarların Allah’a sevimsiz olması, muhakkak ki ifsada sürüklediği içindir. Çarşı ve pazarlarda ihtiyaç dışında gezen bir neslin gözleri harama ilişir, kulakları hayırsız şeyler işitir, dili faydasız sözler söyler, vakti ziyan olur. İşte bu yüzden ihtiyaç dışında, nesillerimize buralardan uzak durma ve en sevimli yerler olan mescitleri mesken edinme şuurunu vermeliyiz.
Camiyle hemhal olan, camiyle ihya olan bir nesil hem Allah’ın rızasını kazanır hem de toplumu inşa eder, felaha kavuşturur, bunun çabası içerisinde olur. Camiler de neslimizi ihya etmek için camilerle ihya olmalıyız. Örnek bir ihya olmadan, ihyanın örnekleri olacak nesiller yetişemez. Camileri mesken edinerek yetişen bir nesil; imanıyla, takvasıyla, ihlâsıyla, ibadetleriyle, erdemleriyle ve insanlığıyla toplumu ihya eder, asrı saadete kavuşturur.
2. Okullar: Nesillerin en çok uğradığı ve içinden geçerek, etkilenerek büyüyüp topluma karıştığı yerler okullardır. Okullarda ihya edilmemiş bir nesil, toplumun bütün noktalarına karışır ve onu ifsat eder. İslam davetçileri ihya hareketini okullara ulaştırmalı ve nesilleri topluma fayda verecek bir eğitimle ihya etmelidir. Öğrenci isek İslam’ın güzel ahlakıyla örnek olmalı ve arkadaşlarımızı İslam ahlakıyla ihya etmeliyiz. Öğretmen isek öğrencilerimizi adap, edep ve hayâ gibi hasletlerle yetiştirerek ihya etmeli, topluma en güzel erdemlerle ihya olmuş şekilde nesillerimizi kazandırmalıyız.
‘’Okul hayata hazırlık değil, hayatın doğrudan doğruya kendisidir.’’(John Dewey) Madem okul hayatın kendisi, o halde nesillerin hayatlarının ihya olabilmesi için okulları ihya etmemiz gerekir. Okullarda imani, ahlaki ve vicdani olarak ihya olmuş bir neslin hayatı inşa olur. Hayatını erdemli bir şekilde inşa eden bir nesil, toplumu ihya ve inşa ederek asrı saadete kavuşturur.
Camiler ve okullarda neslimizi ihya etmek yetmez. Bununla birlikte her bir Müslüman bulunduğu ortam içerisinde, İslam’ın en güzel örnekliklerini oluşturarak çevresindeki nesli ihya edecek bir çaba içerisinde olmalıdır.
Unutmayalım ki, başta Peygamber Efendimiz olmak üzere sahabeler de önce kendileri, İslam’ın ve insanlığın en güzel örnekleri olmuş ve çevrelerini İslam ile ihya etmişlerdir. İlk iman eden sahabelerin çoğu, daha genç yaşta bu güzel İslam örnekleriyle ihya olmuş ve İslam saflarına katılmış ve yine aynı şekilde onlar da İslam’ın en güzel örnekliğini yansıtarak, kendilerinden sonra gelen nesilleri ihya etmişlerdir. Nesilleri İslam ile ihya etmenin gayret ve çabası içerisinde olmazsak, şeytan ve taraftarları ifsat çalışmalarıyla nesilleri ve toplumu tahrip ederler.
Son olarak konuyu Rabbimizin şu ikazı ile bitirelim; ‘’Yeryüzü (toplumlar) ihya ve ıslah olduktan sonra, bozgunculuk yapmayın, yeryüzünü ifsat etmeyin ve fesat çıkarmayın.’’(A’raf-85) Yeryüzünde nesilleri İslam ile ihya ettikten ve bu ihya ile toplumları inşa ettikten sonra, ifsat ve fesat ehline terk etmek ne büyük kayıptır. Ne mutlu nesilleri İslam’ın ahlakıyla ihya edenlere ve ne mutlu toplumları İslam’ın nizamıyla inşa ederek asrı saadetlere kavuşturan nesillere.
Vesselam…