Ülkemde yetişen reyhan kokuları
Ülkeme yayılır mı?
Hüzün mısraları kendini imha eder mi?
Ellere verilen çiçekler gün gelince
Köklerine geri döner mi?
Sarı laleler ayrılık şarkılarını
Notalara döker mi?
Annelerinden ayrılan kuzular
Gün gelince geri dönerler mi?
Kalbin sıkışması gibi
Daraldığımız bu dünya hercü merc olur mu?
Kederlediklerimizle...
Süslü kelimelerine yer verdiğim
Satırlar bir gün beni de anlatır mı?
Heykelleşmiş nefse galip gelir miyiz?
Ahirettte ameller sağ el sol elle karşı ağır gelir mi?
Secdeye giderken bir an
“Keşke toprak olsaydım
Kimse beni tanımasa
Ya da adımı duymuş olmasaydı “
Diyen bir İffet-i Meryem’e
Dönüşür mü benliklerimiz...
Hayat ve ölüm arasındaki o incecik çizgi de,
Boş ve faydasız geçen günler
Payımıza düştükçe,
Kelepçelerin ve prangaların dönemi
Rüyaların te’viliyle esaret biter mi?
Sessiz çığlıkların cihanı sardığı gibi
Zulme galip gelir mi?
Varlık içinde yokluğun yaşandığı
Bir çağda kanaatsizliğe galip olur muyuz?
Bu kadar sual beynimi,
Hücum ederken hangi birine
Yol arıyayım, hangi zulme dur diyeyim.
Hangi savaşa daha kaç beyaz bayrak dikeyim,
Ölümün bedenimde olduğunu
Daha kaç defa haykırayım..
Söz&Kalem - Fatma DOĞAN