Tatil, Arapça menşeili bir kelime olup atalet kökünden türemiştir. Atalet yahut atıl olma durumu ise boş kalmak ya da faaliyetsiz olmak manasına tekabül eder ki bu bilinçli Müslüman’a ait bir tanım değildir. Bu tanım kapitalist sistemin çarkına diş olmuş ve robotik tavırlarla maişet derdinin fazlasında gözü olanlara aittir. Artık düşünmek eylemine yabancılaşmış insanın, hep daha fazlasını istemesi ve kapital sisteminde önüne seçenekler çıkarması bu tehlikeyi her geçen gün daha da büyük boyutlara taşımaktadır. Tek tipleştiren politikalarla zevk uygarlığı inşa etmek ve insanları zihni sömürülerle köleleştirmek için kolları sıvayan kapitalizm, her geçen gün çapını genişletiyor ve gölgesini bile satamadığı ağacı kesip alternatiflerle insanlığa yeni ürünler sunmaya ve bunlarla uyutmaya devam ediyor. Küçücük bir köy haline gelen ve mananın hiçbir değer kazanmadığı dünyamızda insanlık ivedi bir şekilde kendini tüketiyor ve aheste aheste yok olmaya devam ediyor.
Doymak bilmeyen kapitalist ideoloji, çileli ve yorucu bir çalışma prensibiyle evvela insanlığı halden ve tefekkürden düşürecek kadar mecalsiz hale getiriyor. Bilahare çalışmanın neticesi olarak mükâfat babında -tabi bu bir aldatmaca- onlara boş günler veriyor. Akabinde boş günleri dinlenebilecekleri aktiviteler ile dolduruyor. Fakat bu aktiviteleri yapabilmek içinde geniş çaplı bir alışveriş listesi gereklidir diyor ve tabi bunun içinde paran olmalı diyor. Daha sonra kazandırdığını misliyle geri alıyor. Bu çark böyle dönüp duruyor, biri oyalıyor öteki avlıyor. Bizde aval aval seyrediyoruz bu aldatmacayı. Neden?
Eee çünkü onlar medeni, çünkü onlar kültürlü, çünkü onlar Batı’lı !
Biraz da işin daha acı kısmını izhar edelim. İlk paragrafta her ne kadar tatil kavramı bize ait değil desek de sahiplenişimizden ötürü kavramı aramızda çok sık görüyoruz ve bundandır ki ziyandayız. Çünkü günümüz Müslümanları bu eylemden uzak kalmayı bırak, hayatının tamamına intişar etmiş görünüyorlar. Hatta ve hatta atıl olmayı bir hayat stili haline getirenler çoklukta. Sadece dünyevi işlerle meşgul olanların ve kalımsız bir dünyada yaşadığımızı unutanların Avrupa insanıyla aynileşmesi ve hep daha fazlasını istemesi sebebiyle Avrupai tatili lügatımıza koymaya başladık ve benzeştik. Benzeştikçe değerlerimiz aramızdan usul usul ayrıldı. Bi baktık ki Hollandalıyı anlıyoruz, Fransızla kaynaşmışız, İngiliz zaten bizden! Bakın tehlike çok büyük. “O gayet normal, bu gayet doğal, aa buna mı şaşırıyorsun?!” dediğimiz her gerçeklik bizden ve İslam’la hemhal olan öz kültürümüzden büyük parçalar koparıyor fakat manipüle edildiğimiz için farkına varamıyoruz. Geçen zamanla elimizde o bahsettiğimiz özümüzden bir parça dahi kalmıyor.
Acilen kulak kabartmamız gereken şeyler var ya da çok şaşırmamız gerekenler…
Bakın, Müslüman alesta olandır. Uyanık ve işbaşında kalandır. Kısa süreliğine dahi olsa umarsız bir düşünce yapısına kapılmayandır. Tefekkür, tezekkür ve tedebbür sahibidir.
Söz&Kalem | Yusuf Yetiş