Söz&Kalem Dergisi - Muhammed Zeki Aygur
Yakın geçmişte ülkemiz önemli bir seçim atlattı. Bu seçim; Türkiye’nin yeni yüzyılına nasıl gireceği, bu yeni sürece nasıl başlayacağı ve gelecek nesillere neleri miras bırakacağını belirlemek ve görmek açısından önemli bir seçimdi. En nihayetinde seçim bu ülkenin ve ülkede yaşayan milletlerin menfaatini isteyen, emperyalist ülkelerle değil İslam ülkeleri ile diyalog ve işbirliği içinde olması isteyenlerin istediği gibi sonuçlandı. Adeta yeni bir çağın başlangıcı gibi bir heyecan var üzerimizde. Bundan sonraki süreç ise yeni yüzyılın inşası için herkesin üzerine düşeni yapmasıdır. Zira geçmişten ders almaz ve iyi bir gelecek inşası için sorumluluk almazsak yaşadığımız sorunların hallolması söz konusu olmayacak ve yeni yüzyıla aynı sorun ve sıkıntılarla girmiş olacağız. Aslında çoğumuzun gündelik hayatta muhatap olduğu, sıkça dile getirilen bazı meselelerin olduğunu biliyoruz. Bugün yönetici makamında olanlara ilettiğimiz önerileri aslında kendimiz için yapmayı ihtiyaç olarak görüyorum. Eğer o koltuklar bir gün bize emanet edilirse o yükün bizlere vereceği sorumluluk görevini hakkıyla taşımamız gerektiğini iyi bilmeliyiz.
Türkiye'nin potansiyelini gerçekleştirmesi ve kalkınma sürecini hızlandırması için alması gereken bazı adımlardan bahsedeceğim. Ama bundan önce gelin sokakta insanların en çok şikâyet ettiği konulara bakalım. Eğer halktan gelen bu uyarılar dikkate alınmazsa, uzaya çıksanız da fayda etmeyecektir. Halkın bir kısmını arkanıza bir kısmını ise karşınıza alarak ilerleyemezsiniz. Değişim istiyorsanız, öncelikle kendiniz değişmelisiniz. Uzun lafın kısası maskeli baloda olduğunuz müddetçe insanlar daima makyajlı, değişken, sahte yüzlerinizle muhatap olacaktır. Tabi böyle bir baloda karşınızdakinin de maske takacağını unutmamanız gerekir.
Türkiye'deki insanların en çok şikâyet ettikleri konular zaman zaman değişebilir ve her bireyin deneyimi farklı olabilir. Ancak genel olarak aşağıdaki konular Türkiye'deki insanların sık sık şikâyet ettikleri alanlar arasında yer almaktadır:
Ekonomik Durum: Türkiye'de ekonomik zorluklar, yüksek enflasyon, işsizlik oranı ve gelir eşitsizliği gibi sorunlar nedeniyle insanlar ekonomik durumlarından şikâyet etmektedir. Yüksek yaşam maliyetleri, kredi faizleri ve geçim sıkıntıları gibi konular da şikâyet edilen noktalardan biridir.
İşsizlik: İş bulma konusunda yaşanan zorluklar, özellikle gençler arasında büyük bir endişe kaynağıdır. İş piyasasındaki rekabetin yoğunluğu, nitelikli iş imkânlarının sınırlı olması ve işsizlik oranının yüksek seviyelerde seyretmesi, insanların işsizlik sorunlarından şikâyet etmelerine neden olmaktadır.
Eğitim Sistemi: Kalite eksikliği, müfredatın yetersizliği, öğretmen açığı ve sınav sistemi gibi konular, insanların eğitim sisteminden şikâyet etmelerine yol açmaktadır.
Bürokrasi, Yolsuzluk ve Adaletsizlikler: Bürokratik süreçlerin karmaşıklığı, uzun bekleme süreleri ve yolsuzluk iddiaları gibi konular, insanların devlet daireleri ve kamu kurumlarından şikâyet etmelerine sebep olmaktadır.
İletişim ve Ulaşım Altyapısı: İnternet hızı, sınırlı geniş bant erişimi, ulaşım alt yapısındaki sorunlar (trafik sıkışıklığı, yetersiz toplu taşıma olanakları, yolların bakımsızlığı vb.) gibi konular, insanların günlük yaşamlarında sık sık karşılaştıkları sorunlar olarak gösterilebilir.
Bu temel sorunlar insanların çoğunluk olarak dile getirdiği konular olarak göze çarpmaktadır. Elbette azınlıkların dile getirmiş olduğu dil, din, etnik köken gibi daha özel konular da vardır. Ekonomik bakış, eğitim metodu gibi bazı alanlarda yaklaşım değişebilir ama bu özel konularda yöneticiler insanların en temel hak ve özgürlüklerini anayasal güvence altına almak zorundadır. Bu haklar değiştirilemez haklar olmalıdır. Zaten İslam medeniyetinin temel öğretisi de bu değil midir? Beraber yaşayabilmek, senden olmayana yaşam hakkı vermek, ona saygı göstermek değil midir? Peki, bu medeniyetin yeniden inşası nasıl gerçekleşecek? Türkiye yüzyılına nasıl hazırlanmalıyız?
Eğitim Sistemini Güçlendirmek:
- Türkiye'nin yeni yüzyılda hızla ilerlemesi için en önemli adımlardan biri eğitim sistemini güçlendirmektir. Nitelikli eğitim, bilim ve teknoloji alanında ilerlemeyi tetikleyen bir itici güç olacaktır. Eğitim politikalarının gözden geçirilmesi ve güncellenmesi, fen, teknoloji, mühendislik ve matematik alanına odaklanan programların teşvik edilmesi ve öğretmenlerin sürekli eğitimine yatırım yapılması gerekmektedir.
- Eğitim sistemini güçlendirmek için müfredatı yenilemek ve güncel ihtiyaçlara uygun hale getirmek,
- Eğitimde teknoloji kullanımını teşvik etmek ve dijital okuryazarlık becerilerini geliştirmek,
- Eğitim altyapısını iyileştirmek ve okulların fiziksel koşullarını güncellemek gerekiyor.
Ar-Ge ve İnovasyonu Desteklemek:
- Türkiye, bu yüzyılda hızla ilerlemek istiyorsa, bilim ve teknolojideki ilerlemelere ayak uydurmalı ve bunları teşvik etmelidir. Ar-Ge (Araştırma ve Geliştirme) faaliyetlerine yatırım yapılmalı, üniversiteler, araştırma merkezleri ve özel sektör arasındaki işbirliği artırılmalıdır. İnovasyonu teşvik etmek için özel sektöre vergi indirimleri ve teşvikler sağlanmalı, start-up'ları destekleyen bir ekosistem oluşturulmalıdır.
Girişimcilik ve Küçük İşletmeleri Desteklemek:
- Girişimciler ve küçük işletmeler ekonominin can damarlarıdır. Türkiye, girişimciliği teşvik eden politikalar geliştirmeli, iş kurma süreçlerini kolaylaştırmalı ve finansal destek mekanizmalarını güçlendirmelidir. Girişimcilerin ve küçük işletmelerin büyümelerini desteklemek için mentorluk programları, eğitim kaynakları ve işbirliği ağları oluşturulmalıdır.
- İş dünyasını desteklemek için vergi reformları ve teşvikler sağlanmalıdır. Hâlihazırda zaten teşvikler var diyebilirsiniz. Malesef bu teşviklerinden sadece bazı büyük şirketler veya bir yerlerde tanıdığı olanlar, birilerine para yedirenler yararlanabilmektedir. Bunun önüne geçmek içinde farklı politikalar geliştirilmelidir.
- Mesleki eğitimi geliştirmek ve işgücü piyasasına uyum sağlamak için mesleki eğitim programlarını güçlendirmek,
- Yeni iş alanları oluşturmak için sektörel çeşitlendirme politikaları uygulamak gerekiyor.
Altyapıyı Geliştirmek:
- Türkiye'nin hızla ilerlemesi için güçlü bir altyapıya ihtiyacı vardır. Ulaşım ağları, enerji altyapısı, telekomünikasyon sistemleri ve dijital altyapı modernizasyonu gibi alanlara yatırım yapılmalıdır. Altyapı yatırımları, ülkenin rekabet gücünü artırır, ticareti kolaylaştırır ve yabancı yatırımları çeker.
Sürdürülebilir Kalkınmayı Hedeflemek:
- Türkiye'nin ilerlemesi sadece ekonomik büyümeye değil, aynı zamanda çevresel ve sosyal sürdürülebilirliğe de dayanmalıdır. Yenilenebilir enerji kaynaklarına geçişin teşvik edilmesi, enerji verimliliğinin artırılması, doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımı ve çevre koruma önlemleri alınması gerekmektedir. Ayrıca, eşitsizlikleri azaltmak, sosyal adaleti sağlamak için politikalar geliştirilmelidir.
Bürokrasi ve Yolsuzluk ve Adaletsizlikler:
- Bürokratik süreçleri basitleştirmek ve sadeleştirmek için düzenlemeler yapılmalıdır. Dijitalleşme ve otomasyonu kullanarak bürokrasinin azaltılmasını sağlanabilir.
- Yolsuzlukla mücadele için şeffaflığı artırmak, etik standartları yükseltmek ve denetim mekanizmalarını güçlendirmek gerekir.
- Tüm işe alımlar liyakat esaslı yapılmalı, adam kayırmanın önüne geçilmeli ve adalet temelinde çözümler geliştirilmelidir.
Türkiye'nin potansiyelini gerçekleştirmesi ve yüzyılına yakışır bir şekilde ilerlemesi için alması gereken adımlar konusunda birkaç öneri sunmaya çalıştık. Ayrıca, yöneticiler sorumluluklarını iyi anlamalı ve bu adımları atarken toplumun temel hak ve özgürlüklerini korumalıdır. Vatandaşlar seçimden seçime uğranılan ve oy istenilen daha sonra unutulan kimseler olmamalıdır.
İnsanların en çok şikâyet ettikleri konuları anlamak ve onlara çözüm üretmek önemlidir. Ekonomik durum, işsizlik, eğitim sistemi, bürokrasi, yolsuzluk ve adaletsizlikler, iletişim ve ulaşım altyapısı gibi konular üzerinde çalışmalı ve iyileştirmeler yapılmalıdır. Ancak, bu sorunların çözümü kompleks ve çok yönlüdür. Uzun vadeli ve sürdürülebilir çözümler için tüm paydaşların işbirliği yapması ve kapsamlı bir strateji oluşturulması gerekmektedir. Ayrıca, hiçbir kanun, müfredat veya diğer bir uygulama milletin inancına ve örfüne ters düşmemeli ve herkesin temel hak ve özgürlükleri anayasal güvence altına alınmalıdır. Zaten saymış olduğumuz tüm bu başlıkları adalet ekseninde çözümlersek pergelin sabit ucu daima haktan ve hukuktan yana olur. Diğer ayağı nereye uzanırsa uzansın daime düzgün daireler oluşturmaya devam edecektir. Türkiye'nin geleceği için umut dolu bir çağın başladığına inanıyoruz. Her bireyin bulunduğu konumda nasıl katkı sağlayabileceğini düşünmeli, kendini geliştirmek için adımlar atmalıdır.