Hamd, izzeti kendine, resulüne ve müminlere has kılan Allah’a; selât ve selam izzet sahibi Hz. Muhammed’e, aline, ashabına ve O’na tabi olanların üzerine olsun.
İslam dinini sair dinlerden ayıran birçok özelliği vardır. En büyük özelliği ise muhakkak kıyamete kadar geçerliliğini korumasıdır. Geçerliliğini koruması zaman ve şartlara göre farklı insan sınıflarıyla olsada, daima bu ruh diri kalmış ve ümmetten bir topluluk bu görevi üstlenmiştir.
Yine son yıllarda İslam'ın ve Müslümanların bir türlü anlaşılmadığı, kâle alınmadığı bir süreçte ümmetten bir topluluk ümmete izzet ridasını giydirdi, düşmanada zillet. Hadis külliyatına baktığımızda Peygamberin bu müjdeyi yüz yıllar önce verdiğine şahit olacağız.
Peygamber efendimiz bir hadisi şeriflerinde şöyle buyuruyor: “Ümmetimden Allah'ın emirlerine uygun davranan bir taife her zaman var olacaktır. Onları yalanlayanlar muhalefet edenler onlara zarar veremeyecektir. Bu Allah’ın emri gelene kadar böyle devam edecektir.” Sahabeden biri şöyle dedi: “Onlar nerededirler ey Allah’ın Resulü.” Peygamberimiz şöyle cevap verdi: “Onlar Beytü’l Makdis ve etrafındadırlar.”[1]
İslam ümmetinin her gün ıstırap, çile ve sıkıntı çektiği bu yüz yıllık zaman diliminde, mutlu olduğumuz, bayram ettiğimiz günlerin sayısı herhalde bir elin parmak sayısını geçmez. Ümmet olarak en zorlu süreçte geçtiğimiz bu günlerde, Beytü’l Makdis ve etrafında müjdeli haberler geldi, ümmet bir bütün olarak sevindi.
Bu müjdenin benim açımdan en büyük kazancı şu oldu: Yüz yıllardır İslam’ın şiarlarında olup kirletilmeye çalışıldığı ve maalesef bilerek ve bilmeyerek bazı Müslümanların yanlış eylem ve hareketlerinden ötürü anlamını yitiren Cihad’ın tam anlamıyla temiz ve pak olanına şahit olduk. İzzetli ve mümince duruşun zamanla nelere kadir olduğunu, az bir topluluğun sayıca çok olan topluluğa nasıl galip geldiğini hep beraber gördük. Hükmen nesh olup, tilaveten kalan ayetlerin nasıl bir daha hayat bulduğuna şahit olduk.
Evet…
Ümmet bir daha, Ebu Ubeyde’lerine, Halid’lerine kavuştu.
Çok uzatmak istemiyorum…
Ümmet, uzun yıllar sonra bir nefes aldı.
Evet…
Tüm bunlar, geçen Ramazan ayında Beytü’l Makdis ve etrafında yaşandı. Kudüs Kılıcı Savaşında.
Yüzyıla aşkındır dostun, düşmanın ve yakınlarının tuzaklarıyla baş etmeye çalışan o topluluk bugün ümmete izzet libasını giydirdi.
Kudüs toprakları…
Allah’ın onu ve etrafını bereketlendirdiği…
Peygamberin birçok müjdesine mazhar olmuş Kudüs'te …
Birçok peygamberin son durağı olup kurtuluş mekânı olan topraklar.
“Biz Onu ve Lut’u kurtararak, içinde cümle aleme bereketler verdiğimiz ülkeye ulaştırdık.” (Enbiya, 81)
” Süleyman’ın emrine de kasırga (gibi esen) rüzgârı verdik; onun emriyle içinde bereketler yarattığımız yere doğru eserdi. Biz her şeyi biliriz.” (Enbiya, 81). İbn’i Kesir’e göre bereketli topraklardan maksat, Diyar’ı Şam olarak bilinen (Suriye’den başlayıp Filistin’i de içine alan verimli topraklar) bölgedir.
Peygamberlerin kurtuluş rotası olan bu mukaddes belde, inşallah bu ümmetinde kurtuluşu olacak.
Evet, Kudüs’ün evlatları üzerlerine düşeni yaptılar.
Bize ne düşüyor…
Peygamber (sav) Efendimiz’e azatlısı Hz. Meymune (ra): “Ey Allah'ın Resulü! Bize Mescid-i Aksa hakkında hükmün ne olduğunu bildirir misiniz?” diye sorar, Peygamber (sav) Efendimiz şöyle buyurdular: “Oraya gidin ve içerisinde namaz kılın.” Hadisin ravisi dedi ki, “O zaman orası Müslüman olmayanların hâkimiyeti altındaydı”. Peygamber (sav) Efendimiz sözlerine şöyle devam etti: “Eğer oraya gidemez ve içinde namaz kılamazsanız kandillerinde yakılmak üzere oraya zeytinyağı gönderin.” Ebu Davut.
Evet, Mescid-i Aksa’nın aydınlanmaya ihtiyacı var. Maddi ve manevi aydınlanmaya ihtiyacı var.
Evet gençler, Kudüs esaret altında…
Ama sadece orası tek değil…
Yanı başımızdaki camiler de esarette…
Mescid-i Aksa esaretten kurtulmaya her zamankinden daha yakın olduğu bu günlerde, bizler de kendi camilerimizi esaretten kurtaralım.
İslam'ın rahmet dini olduğu kadar, izzet dini olduğunu!
Şefkat dini olduğu kadar, Cihad dini de olduğunu!
Hep beraber gördük.
Kudüs'ün ilk ve son kalemiz olduğunu, onunla kazanır, onunla kazanacağımızı öğrendik.
Kudüs yeryüzünde mutlak hak ile mutlak batılın en nadir mücadele ettiği mekandır. Nifak orda az olur, çünkü çizgisi bellidir.
Kur’an'ın şahitliğiyle; Müslümanlara en çok düşmanlık eden kavimdir, Yahudiler.
İmanın pak, küfrün habis yüzünü gördük.
Kudüs Kılıcı Savaşı, Beytü’l Makdis ’teki mücahitler için yeni bir milat oldu. Bizler içinde yeni bir milat olması dileğiyle…
Söz&Kalem | Ahmet KARADUMAN