Söz&Kalem Dergisi | Tuba Şirinyurt
Bir gün yüreğime bir serçe kondu
“Gel” dedi
“Gel, şimdi durmak vakti değildir
Uçmak gerek bazı gönüllere…”
Benim yüreğim kimsesiz benim yüreğim biçare
Korktum uçmaktan, hem nereye gidecektim ki
Hissetmiş olacak “korkma” dedi
“Uçmak her derde çare…”
“Peki nereye gideceğiz? Hem kanadım da yok benim” dedim
“İnanmaktan vazgeçme, şayet inanırsan kazanacak olan sensin.” dedi.
O halde bismillah…
Dolaştık uçsuz bucaksız vadileri
Pek çok nehir gördük, pek çok yeşermişlik…
Ben düşmekten korkuyordum fakat o küçük serçe sımsıkı tuttu beni
Her defasında aynı cümleyi söyledi:
“Uçmak gerek bazı gönüllere…”
Ben giderken ümitlerim de yanı başımda geliyordu
Bazen bir dere kenarında soluklandık bazen bir mağarada uyuduk kaldık
Sonra baktım ki çok çetin yollardan geçiyoruz,
Bir o kadar da gül kokan yollardan…
İnsan dikenin yanı başında durur da diken ellerine batmaz mı?
Batmayan dikenler gördüm,
Gül kokan çöller gördüm…
Bildim ki emanet olan topraklardı bu topraklar, ondan böyle güzel kokardı
Biz yine kanat çırptık
Artık daha güçlü hissediyordum
Bu yollardan dönmek istemiyordum…
Uzaklarda bir yerde onu gördüm
Yüreğimi yollarına sermek istediğim o şehri
Peygamber emaneti olan, peygamberlerin şehrini gördüm
Kudüs’ü gördüm…
Demek serçe o yüzden sımsıkı tutmuştu beni
Her sendelediğimde daha da güçlü kalkmıştım
Demek bu yüzden içimdeki umutlar benimle buralara kadar gelmişti
Hepsi bir Aksa kokusu içindi…
Sokaklarda Kudüs yürekli çocuklar gördüm
Bir mucize bekliyor gibiydiler
Kalplerindeki o masumiyetle, serçeyle bana bakıp, tebessüm ettiler
Serçe, yeniden yüreğime kondu
Kalbim artık ait olduğu yerdeydi
Bana baktı gülümsedi:
“Uçmak için geç kalmamalı bazı yürekler” dedi…
Anlamıştım ki kanat çırptıkça yüreğindekini hatırda tutuyordun
Uçmayı bilmesen de yola revan oluyordun
Yeter ki gönlüne bir serçe konsun
Bir serçe kadar umudun olsun…