Her sabah hesabınıza 86400 Dolar yatıran bir banka düşünün. Gün boyu istediğiniz kadar parayı harcamakta veya harcamamakta serbestsiniz.
Parayı istediğiniz şekilde kullanabilirsiniz. Oyunun sadece tek bir koşulu var: harcamayı başaramadığınız meblağ ertesi güne devretmez ve akşam hesabınızdan geri çekilir. Ve bu paranın hiçbir bölümünü ne sebeple olursa olsun saklayamazsınız. Bir önceki günün tutarının tamamını harcamış veya hiçbir bölümünü harcamamış da olsanız ertesi sabah hesabınızda yine 86,400 dolar bulacaksınız. Nasıl? Keyifli değil mi?
Farkında olsanız da olmasanız da aslında, hepimizin böyle bir bankası var.
Adı Zaman.
Her sabah 86.400 sn. hesabınıza yatıyor ve o gün daha fazlasını asla harcayamıyorsunuz. Kullanamadığınız kısım ise akıp gidiyor ve hesabınızdan siliniyor. Hiç devretmiyor. Her gün size yeni bir hesap açılıyor. Her akşam günün bakiyesi siliniyor. Eğer günlük hesabınızı kullanmadıysanız, bu zarar sizindir.
Geriye dönüş yok, Yarından avans çekmek yok. Bugünü, bugünkü hesaptan yaşamalısınız.
Zaman Yönetimi Hikâyesi
Bir gün üniversitede işletme okuyan bir grup öğrenci, zaman yönetimi uzmanı hocalarından ummadıkları bir ders aldılar. Hocaları, karşısında yarım daire halinde oturan öğrenci grubuna “Evet! Şimdi ders zamanı!” diye seslendi ve masanın altından geniş ağızlı büyükçe bir küp çıkardı. Küpün içine, yine masanın altından çıkardığı yumruk büyüklüğündeki taşları dikkatli biçimde koymaya başladı. Küp ağzına kadar dolup da daha fazla taş alamayınca, “Küp doldu mu?” diye sordu. Sınıftaki herkes birlikte bağırdı: “Evet!” “Öyle mi?” diye karşılık verdi zaman yönetimi uzmanı. Masanın altından bir kova çakıl taşı çıkardı. Küpü önce sallayıp daha sonra içine çakıl taşlarını koydu. Küpü tekrar salladı. Böylece küçük taşlar büyük taşların arasında kendilerine yer buldular. Ve aynı soruyu bir kez daha sordu: “Küp şimdi doldu mu?” Sınıftaki öğrenciler, uzmanın ne yapmak istediğini yavaş yavaş anlamaya başlamışlardı. İçlerinden birisi: “Herhalde hayır!” diye cevapladı bu soruyu. “Güzel!” dedi uzman ve masanın altından bu defa bir kova kum çıkardı. Kumu küpe boşaltmaya başladı. Kumlar büyük taşlarla çakıl taşlarının arasındaki boşlukların hepsini doldurdu. Sorusunu bir defa daha sordu: “Küp doldu mu?” Öğrenciler bir ağızdan “Hayır!” diye bağırdı. Bir defa daha “Güzel!” dedi ve masanın altından bir sürahi su çıkardı ve küpe ağzına kadar su doldurdu. Küpün artık tamamen dolduğu söylenebilirdi. Hocaları öğrencilerine dönüp sordu: “Bu örnek bize neyi gösteriyor?” Çalışkan bir öğrenci elini kaldırdı ve çıkardığı dersi özetledi: “Programınız ne kadar dolu olursa olsun, gerçekten gayret ederseniz, o programa birkaç şey daha ilave edebilirsiniz.” “Hayır” dedi uzman. “Bu örneğin bize öğrettiği şey şu: Eğer büyük taşları önce koymazsanız, bir daha asla koyamazsınız.” Sonra konuşmasına devam etti: “Sizin hayatınızdaki büyük taşlar ne? Öncelik sıralamanızda ilk sırayı ne teşkil ediyor? İşte o büyük taşlar ne ise, hayat küpünüze önce onları koyun.”
Zaman Satın Alınamaz
1 senenin kıymetini sınıfta kalan bilir.
1 ayın kıymetini erken doğum yapan kadın bilir.
1 haftanın kıymetini dergi çıkartan bilir.
1 saatin kıymetini oğlunu uğurlamak üzere peronda oturan anne bilir.
1 dakikanın kıymetini uçağını kaçıran bilir.
1 saniyenin kıymetini ölümden son anda kurtulan bilir.
1 salisenin kıymetini gümüş madalya alan bilir.
“İnsanın satın alamayacağı tek şey zamandır.”
Söz&Kalem - Mustafa Yalçınkaya