Kalem ele alındığında, kâğıda sorulacak sorular olur. Bugünler, yarınlar ve belki de tarih adına sorular.
Hepimiz doktor, akademisyen, bilim insanı olmak isteriz. İşimizde başarılı insanlar olmak, yaptığımız en iyi işi yaparak para kazanmak ve bunu yaparken kimliğimizi korumak. Gelinen her noktada kimliği koruyabilmek. Öyle ya. Her yenilik, geçmişi tümden ret değildir.
Tam da burada şu soru sorulabilir: Eğitiminizde en büyük motivasyonunuz ne?
Para mı? Statü mü? Çevre mi? Yoksa kim olmak istediğiniz mi?
Sadece para kazanmak veya çevre yapmak için mi okuyorsunuz? Veya okuyoruz? Salt bir amacımız mı var okurken? Y da en can alıcı soru gelsin: Para, çevre, statü vb. amaç olmayı hak edecek kadar önemliler mi?
***
Kalemim bu sorularla meşgul olmuşken zihnimin bir köşesi de Bosna'nın tarihini okurken sessizce fısıldadığım bir cümleyi sunuyor önüme: Keşke orada olsaydım ve bir şeyler yapsaydım.
Bosna… Seni her hatırladığımda doğmamış olmanın acısını yaşadım. Ama bugün varım, buradayım ve belki de en önemlisi elim kalem tutuyor. Asıl şimdi sözümü ve vicdanımı bu zulme, insanlık ve ruh soykırımına kapatırsam daha büyük bir acı duyarım.
Yaz geceleri, evinde yahut odasında sivrisinek avına çıkmayan var mı bilmiyorum. Ben çıktım. Bunu düşünmeden yaptığım aşikâr. Dünyadan akan kana karşı, benim ki onun yanında neydi? Neyin savaşını veriyordum gece gece? Dünyadan, zulümle ve acıyla akıtılan kan için değil de, sivrisineğin emdiği kan için uykumun kaçması açıkçası insanlık dışı.
***
Günümüzde gençlerin sözünün kıymetinin olmadığını söylüyorlar. Gençleri kimse dinlemez. Söz yaşlılardan çıkar.
Hepinizin kalemi vardır sanıyorum. Lütfen onları şuan sembolik de olsa elinize alın ve inceleyin, bir o kalemi bir de aynadaki yüzünüzü. İnsan tuhaf hissediyor, kim olduğunu bilmemenin tuhaflığı bu.
Şimdi kaleme tekrar bakın. O, sizin gücünüz, ne ekonomisi, ne askeri gücü ne de kaslı kolları var.
O, sizin beyniniz, ne sinaps bağlantıları ne de nöronları var, elektrik sinyalleri de almıyoruz. Kalemin bir ruhu var, ama sizinki muamma.
Kalem kimdeyse, söz de ondadır. Söz sahibi olmak istiyorsanız kaleminizi elinizden sakın bırakmayın, size onu bıraktıracak işlerden sakının. Kaleminizden ve ilminizden vazgeçmeyin.
O sizsiniz, ruhunuz onda saklı. Kalem, sizi ruhunuzun derinliğine indirecek yegâne merdivendir. Ona bir keşif aracı ve fikir de diyebiliriz.
Kalem sizdeyse, güç de sizdedir, söz de.
Söz&Kalem - Rana Kaya