Söz&Kalem Dergisi - Röpörtaj
İslâm’a göre evlilik; nesil yetiştirmek, evlât terbiyesi, neslin muhafazası, sosyal dengeyi koruma ve insanlık haysiyetinin hıfzedilmesi bakımından son derece lüzumlu ve vazgeçilmez bir değerdir. Evlilik, bireylerin maddi ve manevi yönlerinin gelişimi, olgunlaşması ve ilerlemesine ciddi katkılar sunmaktadır. Nitekim evlilik, fıtratın bir parçasıdır. Bunların farkında olan mukaddes İslam dini, evliliğin birey ve toplum için son derece faydalı olduğunu belirtmektedir. Buna örnek olarak, evliliğin kendisini bile ibadet sayması yeterlidir.
Binaenaleyh, bizlerde Söz&Kalem Dergisi olarak, bu ayki dosya konumuzu evlilik olarak belirledik. Konuya dair önemli gördüğümüz bazı soruları İTTİHADUL ULEMA üyesi muhterem Molla Abdulkuddüs Yalçın hocamıza sorduk. Sizleri, kıymetli hocamız ile yapmış olduğumuz röportaj ile baş başa bırakıyoruz…
1. İslam’da evliliğin önemi nedir? Bununla birlikte evlilik, Müslümanlar için nasıl bir anlam taşımalıdır?
Evlilik Allah’ın emri ve Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in sünnetidir. Evlilik iffet ve temizliktir Evlilik fıtratın gereğidir. Bu nedenle İslam dini meşru dairedeki evliliğe önem vermiştir. Allah celle celaluh hikmetine binaen insanı çift cinsiyetli ve her iki cinsi neslin devamı ve ruhi sükûnet gibi birçok hikmete binaen birbirine meyyal olarak yaratmıştır.
“Sizden bekar olanları evlendirin!” (Nur-32), “Nikah sünnetimdendir. Kim sünnetimle amel etmezse benden değildir... (İbn-u Mace: Nikâh) “Şüphesiz Allah Teâlâ ruhbanlığa karşı bize kolay ve müsamahakâr haniflik vermiştir” (Beyhakî)
2. Evliliğin sosyal ve manevi boyutları ile ilgili neler söylemek istersiniz?
Evliliğin birçok faydası vardır. Sağlıklı nesiller ancak evlilik ile meydana gelebilirler. Nesebler de ancak meşru evlilik vesilesi ile sabit olup muhafaza edilir. “Allah size kendi nefislerinizden eşler yarattı, eşlerinizden de sizin için oğullar ve torunlar yarattı…” (Nahl-72), “…Evlenin! Şüphesiz ben sizin çokluğunuzla diğer ümmetlere karşı övünürüm” (İbn-u Mace: Nikah) Nitekim gayri meşru çocuğun nesebi belli değil ve psikolojisi de sağlıklı olmaz.
Evlilik vesilesi ile toplum ahlaki yozlaşmadan ve ahlaksızlığın yayılmasından korunmuş olur. Toplumsal ahlakın korunması büyük ölçüde evlilik ile mümkündür. Zira meşru evlilik haram bakış ve haram fiilden muhafaza eder. “Ey gençler topluluğu! Sizden evlenmeye gücü yeten evlensin. Çünkü evlenmek gözü haramdan daha çok korur ve ırzı da daha çok muhafaza eder. Evlenmeye gücü yetmeyen de oruç tutsun. Çünkü oruç, onun için bir kalkandır.” (Buhari, Müslim)
Evliliğin olmadığı yerde gayri meşru kadın-erkek birlikteliklerinin meydana gelmesi kaçınılmazdır. Bu büyük günah ve ahlak dışı muamele AIDS, Frengi, bel soğukluğu, hepatit B, genital siğil ve yumuşak şankr gibi birçok bulaşıcı hastalığın ve toplum arasında karışıklık ve çatışmaların meydana gelmesine sebep olur.
Evlilik vesilesi ile eşler arasında ülfet ve sevgi ve bu vesile ile de huzur ve sükûnet meydana gelir. Meşru evlilik ile yeni bir aile kurulur, karşılıklı sorumluluklar yüklenir, eşler birbirlerine yardımcı ve destek olurlar. Annelik ve babalık şuuruna varıp yeni bir nesil yetiştirmede kutsal görevler alıp olgunlaşırlar. Aile bahusus anne-çocuk terbiyesinde vazgeçilmez bir temeldir. Şairin dediği gibi: “Anne bir medresedir. Onu iyice hazırladığında kökleri sağlam ve güzel bir halk hazırlamış olursun.”
3. Evlenme niyetinde olan gençler için ne tür tavsiyelerde bulunursunuz?
Mümkün mertebe evliliği geciktirmemek. Dindar ve asil bir eş seçiminde bulunmak. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.v): “Kadınla dört şey için evlenilir; malı, güzelliği, soyu ve dindarlığı. Sen dindar olanı seç ellerin dert görmesin.” buyurur.
Kız isteme, söz kesme, nişan ve düğün süreleri boyunca meşru olmayan hal ve hareketlerden uzak durmak. Beraber gezmek, mesajlaşmak, telefonla konuşmak, fotoğraf paylaşmak, beraber yemek ve içmek, yüzük takmak, pasta kesmek, gelini arabadan çıkarmak, damadın eline kına yakmak, kravat takmak, batı usulü gelinlik giymek, damat gelin yan-yana oturup fotoğraf çekmek ve diş çekim bunlardan bazılarıdır.
Nikahı düğüne kadar ertelemek karşılıklı saygı ve sevginin daha kalıcı olmasına vesile olur. Düğün öncesi nişan döneminde kıyılan nikah çoğunlukla tartışmalara ve ayrılmalara sebep oluyor. Tecrübelerle sabittir.
4. Evlenme aşamasında olan gençlerin ailelerine hangi tavsiyelerde bulunmak istersiniz?
Her şeyden önce iyi bir terbiye ile gençlere rehber ve destek olmaları gerekir. Harama bakma noktasında ve özellikle de kızlara namahrem erkeklerle münasebetleri, toplumdaki davranışları, iffetlerini muhafaza etmeleri giyinme ve tesettürleri noktasında ciddi bir eğitim vermeleri gerekir.
Evlilik çağına gelmiş gençleri geciktirmeden evlendirmek gerekir. Zira genç nesilde özellikle de kızlarda oluşan haya ve iffet düşmanlığı nedeniyle zirveye çıkmış fitneden gençleri muhafaza etmek neredeyse imkansızdır. Evlilik kendini muhafaza etmek isteyen için bir kalkandır. “Aranızdaki bekârları, kölelerinizden ve cariyelerinizden elverişli olanları evlendirin. Eğer bunlar fakir iseler, Allah kendi lütfu ile onları zenginleştirir. Allah, (lütfu) geniş olan ve (her şeyi) bilendir. (Nur-32)
Kız tarafının aşırı masraf çıkararak ve zengin veya memur damat adaylarını arayarak evliliği zorlaştırıp geciktirmemeleri gerekir. Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor: “Dinini ve ahlakını beğendiğiniz biri (kızınızı istemek için) size geldiğinde (kızınızı onunla) evlendirin! Bunu yapmazsanız büyük bir fesad ve geniş çaplı bir fitne olur.” Ya Resulallah (fakirlik gibi) bir eksikliği olsa da mı? Dediler. Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem yukarıdaki sözünü üç defa tekrar etti.
5. Günümüz dünyasında evliliğin önünde ki engeller nelerdir ve nasıl aşılabilir?
En büyük engel aşırı derecede eşya ve mal istemektir. Zengin damat arayışı, özel daire, özel araba gibi dünyevi istekler evliliğe engel oluyor. Diğer büyük bir engel de sistemin de destek vermesi ile kadının ahlakının bozulmasıdır. İslam erkeğin evin reisi olduğunu, saliha bir kadının da itaatkâr olduğunu söylerken modern dünyada kadın amir olmayı, kocasının da kendisine harfiyyen itaat etmesini yoksa onu boşamayı ya da evden uzaklaştırmasını istiyor ve bunu uygulayabiliyor. Bu durum gençleri tedirgin edip evlilikten vazgeçiriyor.
Diğer bir engel ise İslam ve ahlak düşmanlarının sistemli teşvik ve sinsi planları ile fuhşun ve ahlak dışı muamelelerin yaygın hale gelmesi ve gayri meşru yollarla kadına ulaşmanın çok kolay hale gelmesidir. İman zayıflığı sebebi ile Allah korkusu da azalınca veya hiç kalmayınca erkeklerin çoğu bu yola meşruymuş gibi hiç düşünmeden dalıveriyorlar. Bu durum alışkanlık haline gelince de vazgeçmek veya vazgeçirmek çok zor hatta nerdeyse imkânsız oluyor.
Bunun tek çaresi İslam’a yani Kur’an ve sünnete dönmek ve dört elle sarılmaktır. Annelerin, babaların, ailelerin devlet yetkililerinin, idarecilerin ve toplumun her kesiminin; gerçek bir iman, Allah inancı ve korkusu düsturu ile İslam ahlakını sahiplenmesi ve elinin altındakilerini bu ahlak ve terbiye ile terbiye etmeleri gerekir. Hepimiz: “Hepiniz çobansınız ve hepiniz güttüğünüzden sorumlusunuz” şiarı ve mesuliyet bilinci ile hareket etmemiz gerekir.
6. ‘’Mutlu bir yuva kurmanın yolu, sağlıklı bir evlilik yapmaktan geçer’’ sözü üzerine neler söylemek istersiniz?
İman esaslı meşru dairede yapılan ve İslamî kaide, kural ve tavsiyelerin uygulandığı evlilik sağlıklı olur. Böyle bir evlilikte karşılıklı hak ve hukuka riayet edilir. Zulüm ve haksızlıktan kaçınılır. Zira eşler imanlıdır, dindardır, Allah’tan ve hesap günü hesap vermekten korkarlar. Herkes kendine düşen görevi iyi bilir, elinden geldiği kadar görevini eksiksiz yerine getirir ve eşine yardım eder, destek olur. Dünyevi arzulardan ziyade Allah rızası ve ahiret mutluluğunu temenni ederler. Aza kanaat ederler.
7. Evliliklerin mutlu bir zeminde devam edebilmesi için eşlerin birbirine karşı sorumlulukları nelerdir?
Evli çiftlerin sünnette belirlenen hak ve hukuklara riayet etmeleri, her birisinin mesuliyetini bilip ifa etmesi gerekir. Erkeğin eşine karşı sevgi ve şefkatle yaklaşması, kendi durumuna göre nafakasını vermesi, meskenini temin etmesi, yakınları hakkında kötü konuşmaması, gereksiz, haksız ve sınırı aşan kötü muamelede bulunmaması; kadının ise erkeğine sevgi ve saygı ile bağlanması, itaat etmesi, evin reisi olarak kabul etmesi, gereksiz ve haksız isteklerde bulunmaması, istemediği kişileri evine almaması, iffetini muhafaza etmesi başlıcalarıdır.
8. Yeni evli çiftlerin sık sık sorunlar yaşadığı görülmektedir. Evliliklerin uzun süreli olabilmesi için neler yapılmalıdır?
Eşler arasında sorunların asıl sebebi İslamî ahlakın yoksunluğu, inancın zafiyeti, batı kültürüyle büyümek ve dünyevi zevk, lezzet ve menfaatlere taparcasına bağlanmaktır. Başka bir sebep de gençlerin evlenirken yanlış tercih yapmalarıdır. Günümüzdeki tercihler ya sosyal medya ya okul arkadaşlığı ya bir yolculuk ya iş arkadaşlığı ya bir durakta defalarca karşılaşıp bakışma ya da benzeri bir vesile ile oluyor ki bunların tamamı cinsel arzuya yönelik olup aldatıcıdır. Kültürlerin, örf ve adetlerin, mizaçların ayrılıkları evlilikten sonra ortaya çıkınca ve günümüz yetişme şeklinin verdiği sabırsızlık, kabullenmeme, tahammülsüzlük ve şımarıklık kendini gösterince bir türlü dinmeyen tartışmalar ve neticesinde kaçınılmaz ayrılık meydana gelir.
Bu nedenle tercih yaparken istişare ve istihareden sonra mutlaka aileden destek almak gerekir. Aile “evet” derse “evet”, “hayır!” derse “hayır” olmalıdır. Ayrıca evliliğe sadece cinsel arzuyu tatmin etmek yönü ile bakmamak, ebedi bir hayat arkadaşlığı, beraber bir aile kurmak, çocuk sahibi olup İslam ümmeti için faydalı bir nesil yetiştirmek, batılı düşüncenin ve gayri Müslimlerin örf ve adetlerine kulak asmamak gerekir.
9. Evli çiftler arasında sevgi-saygı dengesi nasıl sağlanmalıdır?
Sevgi ve saygının ahlak çerçevesinde ve sünnet terbiyesi dairesinde olması gerekir. Bu da eşlerin birbirlerinin hukukunu gözeterek her birisinin eşine karşı mütebessim olması, rahatsız olacağı kelime ve davranışlarda bulunmaması ile olur. Dışarda ve halkın huzurunda vakarlı, edepli ve ağırbaşlı olup evde birbirlerine karşı en güzel kelimeleri kullanmaları gerekir. Günümüzün, terbiye sınırını aşan uluorta her yerde “aşkım”, “hayatım” gibi batılı kültürün eseri, yapmacık, sahte ve aşırı sevgi kelimeleri ile sokaklarda, caddelerde yürürken el-ele tutuşmak doğru ve ahlakî değildir. Ayrıca erkeğin eşini tutup annesini, babasını, kardeşlerini ve ailesini unutması ve saygı ve hukuklarını göz ardı etmesi dengesizlik olduğu gibi ailesinin eşine karşı bütün eziyetlerine ve baskılarına göz yumması da haksızlık ve zulümdür.
10. Hanelerimizin cennet yuvalara dönüşebilmesi için ev içerisinde anne, baba ve çocuklar arasında rol ve sorumluluk dağılımı nasıl yapılmalıdır?
Anne ve babanın vazifesi terbiyedir, doğru söz ve davranışları ile örnek olmaktır. Anne ev içinde idare etmekle baba ise aileyi idare etmek, dışarıdaki işlerle ve nafakayı temin etmekle mükelleftir. İkisi de çocuklarını, ihtiyaçlarını ve terbiyelerini ihmal etmeyecekler. Sevgilerini değişik vesilelerle gösterecekler. Onlara karşı adaletle davranacaklar, birini diğerinden üstün tutmayacaklar. Kız çocuklarını hor görmeyecek onları şer’î ve insanî haklarından mahrum etmeyecekler. Çocukların da anne babaya itaat etmeleri, saygı ve hürmette kusur etmemeleri, her zaman destek ve yardımcı olmaları gerekir. Yaşlandıklarında daha da nazik davranmaları ve bütün ihtiyaçlarını gidermeleri ve bunu gönül hoşluğuyla ve ibadet duygusuyla yapmaları gerekir.
وآخر دعوانا أن الحمد لله رب العالمين