Söz&Kalem Dergisi - Ayçiçeğinden
Dünyalık perdesini aralıyorum kaç gecedir
Kapkaranlık her yer, el ayak çekilmiş
Çürümüş yıkıntılar sardı mecramı, kalplerin çürümüşlük ruhundan gelen
Acımasızlık ve hodbinlik kokan taş duvarların yıkıntısı bu koku
Yüzyıllardır İslam’a kin kusan nefretin kokusu
Muhitler kör, muhitler sağır bu gece
Yine kapadım perdemi çaresiz bir geceye…
Uyanın artık ey muhitler!
Faniliği sardı hırs dolu hükümranlık
Bedbahtlıkta sınır tanımayan zilletin akıbeti olduk
Yüreğimde bir acı ve yorgunluk
Dimağımda binlerce sorulu dünyalık…
Uyanın artık ey muhitler!
Ben Gazze’yim
İslam’ın şehit kokan çiçeğiyim
Ah u zarla doldu çürüyecek olan bedenim
Kar, kış, zemheri işlemez bedenime
Çünkü ben İslam’ın kardeleniyim…
Uyanın artık ey muhitler!
Ben Gazze’yim
Ben şehit yurdunun son gülüşleriyim
Bomba eşliğinde makarna yiyen çocuğuyum
Şehit kanı akıtılan kan gölüyüm
İslam için akıtılan gözyaşıyım
Bir babanın çaresiz çırpınışıyım
Sokaklarında şehit edilen genciyim
Yitirdi sokaklarım çocuk gülüşlerini
Uyan artık ben cennetin müjdecisiyim…
Uyanın artık ey muhitler!
Ben Gazze’yim
Gazze’nin İslam kokan penceresiyim
Taş duvarların direnişiyim
Son nefesteki tekbir ve şehadetiyim
Uyan artık ben cennetin köşküyüm…
Uyanın artık ey muhitler!
Ben Gazze’yim
Kulağında beş vakit ezan sesiyim
Mecruh faniliğin yıkıntısıyım
Evleri sırtında olan beşeriyim
Kaybettim sokaktaki gülüşlerimi, sakladım kıyamete
Uyan artık ben “KÜN FE YEKÜN” diyenin dostuyum…
Karışma ey dünya karışma!
Ben ezelden yaralıyım
Binlerce şehidin yarasıyım
Körpe çocuğun tişörtünde yazılan kaderiyim
Bir avuç canı olanın hayat muhasebesiyim
Çünkü ben Gazze’yim
Ebediyete Gazze kalacağım…