Söz&Kalem Dergisi - Abdurrahman Cahit
Eser Hakkında: Dergi yazılarından derlenen bu eser Zarifoğlu külliyatının değerli bir parçasıdır. Gündelik yaşamda Allah’a olan kulluk, Müslüman’ın zihnini ve gündemini İslam’ın derdiyle meşgul etmesi kitabın muhteva açısından ana çerçevesini oluşturmaktadır.
Yazar Hakkında: 1 Temmuz 1940’ ta Ankara’da doğdu. Yazmaya ve edebiyat çalışmalarının görevli, gönüllü bir ferdi olmaya genç yaşta yöneldi. Çeşitli dergilerde ve mecralarda çalıştı. Lise döneminde daha sonradan “Yedi Güzel Adam” olarak da anılacak (Bu yine Zarifoğlu’nun şiiriyle sonradan yapılan adlandırmadır.) şahsiyetlerle arkadaşlık kurdu. 1987’de vefat etti.
Giriş yazısında Zarifoğlu’nu tanımlayan güzel bir cümleyi buraya taşımak gerekirse Zarifoğlu, entelektüel düşüncelerin halktan kopmakla değerlendiği ortamlarda insanlara çok basit gelen meseleleri gündem kılmaya gayret etmektedir. Bu meseleler günlük zikirlerden Allah korkusunu kalpte taşımaya kadar uzanır gider. İnsanların basit meseleler olarak gördüğü şeyler Zarifoğlu açısından değer görmektedir. Çünkü kişiliği oluşturan ve İslami şahsiyeti muhafaza eden unsurların tamamı için zikir, şükür, tevekkül gibi erdemler zaruri kazanımlardır. İşte Zarifoğlu bütün bir sanat düşüncesini bu çerçeve üzerine bina etmiştir.
Cahit Zarifoğlu, hayatının büyük bölümünü maddi açıdan sorunlarla boğuşarak geçirmiştir. Müslümanların hassasiyetleri muhafaza ettiği bir sanat camiası etrafında çeşitli yayınlarla ilgilenerek İslam dünyasına dair bir çığlığın ve arayışın profilidir o. Kendine özgü artistliği, avam insanların kendilerine dert ettiği şeylere karşı ilgisizliği, hayata bakış açısındaki estetiklik, üslubundaki zekâ ve özgünlük Zarifoğlu’na dair söylenebilecek bazı özellikleridir. 47 yaşında ahirete irtihal eden birisi için zengin çalışmalar bizlere miras kalmıştır. Eserleri o yaşarken bütünlük içerisinde basılamamıştır. Bunun en önemli sebebi maddi açıdan yaşanılan sıkıntılardır. Çeşitli dergilerde yazdığı yazılar ve yaptığı söyleşiler daha sonra derlenerek bazı başlıklar altında basılmıştır.
“Bir Değirmendir Bu Dünya” eseri Zarifoğlu'nun dini hassasiyetlerini muhafaza ederek sanatını ifade ettiği eseridir. Çeşitli toplumsal meselelerde görüşlerini aktarmış Müslümanların bugünü ve geleceğini kendine dert edinmiştir Zarifoğlu. Ona göre çağa hitap etmek heybeye Müslüman kimliği alıp yol almaktan geçer. Hangi şart ve mekânda olunursa olunsun İslam bize güç veren ve ümidimizi koruduğumuz değerimizdir. Sanat anlayışını icra ederken ideolojik çizgiyle hareket etmek değildir bu durum. Sanat, birilerinin anlaması ya da sırf kendi için kalem oynattığı bir çalışmayı da ifade etmez. Yaşamının son zamanlarında şiir üzerine gençlere tavsiyede bulunurken halkın anlayabileceği bir dili seçmelerini belirtmiştir. Bu açıdan anlaşılmaz olarak eleştirilen şiirlerinin bir nevi özeleştirisini de yapabilmiştir.
“Bir Değirmendir Bu Dünya” Zarifoğlu'nun kişiliğini bizlere yansıtmaktadır. Geniş alanda okumalar yapan Zarifoğlu, gündelik hayatın maddi-manevi unsurlarına dair düşüncelerini, Osmanlı’dan miras kalan erdemleri, doğduğu şehir olan Kahramanmaraş’ın sömürgeci anlayışa karşı verdiği mücadeleyi, sanayileşmenin Müslüman kişiliğe getirdiği ağır yükü, çıkarlar dünyasında peyderpey ezilmeyi ve farklı meselelerde istifade edilecek düşünceleri eserinde aktarmaktadır.
Eser, Zarifoğlu açısından kişiliğin bir yansıması, insanlara ifade iletilen bir mesaj, bir haykırış olarak tarif edilmektedir. Gerçekten de yazılarını derleyen diğer eserlerin yanında “Bir Değirmendir Bu Dünya “eseri daha özel bir yere sahiptir. Şiirsel dilin yer yer karşımızda derinleştiği eserinde Zarifoğlu geniş bir entelektüel birikimi bizlerin istifadesine sunmaktadır.
“Ne çok acı var!” demişti Zarifoğlu. Gerçekten de ne çok acı var. Filistin’in, Afganistan’ın, İslam toplumlarının gördüğü zulmü ve vahşeti yazılarında ifade ederken Zarifoğlu’nun çektiği ızdırap, keder, acı tarif edilemez. Bir Afganistan şairi için bu, edebiyatın değil insan ve Müslüman olmanın gereğiydi. Müslüman kardeşi hangi milletten olursa olsun aradaki bağı ören en büyük ilgi, İslam’dı. Şimdi Zarifoğlu’nun çoğu çocuk ve kadın Filistinli Müslümanların İsrail zulmü altında şehadetlerini haber verirken yazının yazıldığı zamanda devam eden bu zulmün tarifini ve hissini nasıl aktarabilir insan. Ölenler yine masum kardeşler. Acıyı çeken yine Müslümanlar. Afganistan bugün rahatladı bir nebze. Ama İslam alemi yine keder ve acıyı hat safhada yaşıyor.
Acı varsa ümit de var. Ümit varsa acıyı sineye çekip selamet için yapılabilecekler üzerinde kafa yormak gerekir. Acı dolu tablolar eserde bize aktarılsa da Allah’a duyulan ümit ve yardımın ondan beklenişi her daim diridir. Ümmet bilinci içerisinde mesele sadece maddi tarafa bakmaz. Bir yerde toprağın kaybedilişi ya da gücün nispeten azalması ümidin gücünü tüketmez. Allah’a duyulan iman duygusu sürekli motive eder onu.
Zarifoğlu hayatı ismi gibi zarifçe yaşamaya gayret etti. Bu hayatın maddi olan taraflarını önemsemeyecek kadar uhrevi bir kişiliğe sahip oldu her zaman. Para onun için bir arzu nesnesi olmadı hiç. Ötelere bakmanın bilinciyle yaşamını sürdürdü. Bir değirmen misali bu dünyada her canlının öğütüldüğü, bir şekilden süreç içerisinde farklı bir duruma ulaştığı değişkenlik durumunda özüne bağlı kalanlara da örnek kişiliğini miras bıraktı göçerken. Asıl yurda. Ölümün olmadığı vatana.
Zarifoğlu’nun çocuklar için yazdığı şiirlerin ve dahi masalların yetişkinler tarafından okunduğunda da sıkıcı olmadığı yorumları epeyce yapılmıştır. Gerçekten de onun kaleminden çıkan çocuk şiirleri ve masal kitapları bir nevi okuması içindir. Bir söyleşide kendisi de bu durumu ifade etmiştir. Dolayısıyla edebi üslubu içerisinde Zarifoğlu toplumun farklı kesimleri tarafından okunabilen ve her okuyanın bir parça etkilendiği ve kendisini geliştirecek bir yön bulabildiği zengin bir sanat anlayışına sahiptir. “Bir Değirmendir Bu Dünya” eseri de bu açıdan lise, üniversite, esnaf, çiftçi, memur, akademisyen, genç ya da orta yaş insanımızdan her kesimin okuyabileceği bir niteliğe sahiptir.