Biraz da Santur Anlatsın
Santur, ilk duyduğunuzda sizleri uzak diyarlara götürecek bir turizm şirketi adını andırsa da aslında o, naif ve zarif sesiyle Şark’ın uçsuz bucaksız bozkırlarında sessiz bir zaman yolculuğuna çıkaran bir müzik aleti, bilinmeyen bir dilde okunan gazelin sesi.
Unutulmaya yüz tutmuş santur hakkında kaynaklarda çok az bilgi bulunsa da İran ve Hindistan kökenli bir müzik aleti olduğunu biliyoruz. Yaklaşık 3500 yıllık bir tarihi olan santur, kimilerine göre Tevrat’ta bahsedilen ‘psanterin’ sözünden gelmektedir.Yapı ve biçim yönünden kanunu andıran ve tokmaklarla çalınan bu telli çalgı kanunun atası sayılıyor.
Osmanlı’da santur bir saray musikisi olarak kullanılmış ancak 17.yy sonlarında İran etkisinden kurtulmak için terkedilmiş. Günümüzde İran’da yaygın bir şekilde kullanılan Türkiye’de ise pek de aşina olmadığımız santur, bu sanatı başarılı bir şekilde icra eden Sedat Anar ile tekrar gün ışığında kendini göstermeye başlıyor.
Santur hiçbir zaman ilgi duyulan bir enstrüman olamamıştır çünkü sanatın en büyük düşmanı olan popüler kültür içinde kaybolmuştur.
Biraz da santur dinleyelim, dinleyelim de tutsak olduğumuz dünyalarımızdan özgürleşip özlemlerimize doğru kanat açarak uzun yolculuklara çıkalım, umut ettiğimiz dünyaya doğru.
Söz&Kalem - Feyzullah Çiftçi