Söz&Kalem-Zeynep Akyel-Mustafa Akgün
Lise 3. sınıftaydım. Tarih hocamız, çok ciddi ama aynı zamanda iyi bir hanımefendiydi. Yazılı sınavına girdik, klasik sorular… Kağıdı aldım, hemen son sayfaya geçtim. En zor soruya orada cevap vermek istedim. Kalem aktı gitti, yazdım da yazdım.
Ama fark etmemişim… Sorunun altına hiçbir şey yazmamışım. Sadece şöyle not düşmüşüm:
“Hocam cevap arkada.”
İşin komiği, arka sayfanın başına da şöyle bir şey yazmışım:
“Bu alan boş bırakılacak.”
Hoca sınav kağıtlarını dağıttıktan sonra sınıfa döndü:
“Zeynep,” dedi, “Cevabın çok güzel. Ama sen hem ‘boş bırak’ deyip hem de en uzun cevabı yazmışsın. Ben şimdi seni mi dinleyeyim, seni mi okuyayım?”
Tüm sınıf güldü. Ben hem utandım hem güldüm.
Sonra düşündüm:
Hayat bazen bir sınav gibi… Cevabı bilirsin, ama yanlış yere yazarsın. Ve kimse dönüp o sayfayı okumaz.
“Ezber Bozan Dua”
Medresede hafızlığa başlamamın ikinci ayıydı. Henüz Kur’an’la aram yeni yeni derinleşiyordu. Sabaha kadar ezber, gündüz tekrar… Zor ama bereketli günler.
Bir gün sabah dersinde kurra hafız olan hocam, Kur’an’ı Kerim’den bir ayeti okuttu. Okuyamadım. Duraksadım. Harfleri bildiğim halde dilim dolandı.
Hocam hafif tebessümle sordu: “Mustafa, ne oldu? Ayeti mi unuttun?”
Ben heyecanla dedim:
“Hocam, ben dün gece bu ayeti rüyamda da okuyordum ama orada da unuttum…”
Sınıf güldü, hoca güldü. Ama sonra hocam durdu, ciddi bir şekilde baktı:
“Demek ki ayet seni uykuda bile arıyor. Unutma, Kur’an senden kaçmaz ama sen kaçarsan susar.” O söz içime işledi. Orada bulunan bir arkadaşımız yıllar sonra meseleyi bana hatırlayınca, tatlı bir anı olarak yâd ettim ve şöyle düşündüm:
Kur’an sadece ezberlenmek için değil, yaşanmak için nazil oldu. Dilin unutur bazen, ama gönlün unutmazsa, Allah yine hatırlatır… Bazen uyanıkken, bazen uykuda bile.