Söz&Kalem Dergisi - Hüseyin Gülsever
Müslümanların müziğe dair çalışmaları bundan bin yıl öncesine dayanır. Hatta öyle ki Müslüman bilim adamı el Kindi’nin, müziğin kozmolojik yan anlamlarına da değindiği, ud çalgısına ilişkin hazırladığı önemli bir eserin varlığından bahsedilir. Ancak musiki ile ilgili 10 eserinden sadece 4’ü günümüze ulaşmıştır.
Bu yazımızın konusunu oluşturan Farabi’nin musikiye katkıları ise ilk ciddi ve sistematik çalışmaları içerir. Farabi, Kindi’den yetmiş yıl sonra telli uzun saplı bir saz olan sitar’ın yatay bir uyarlaması olan kanun’u geliştirmiştir. Musiki konusunda büyük bir yeteneğe sahip olmasının yanı sıra, seçkin bir icracı ve çok iyi bir ud ustası olan Farabi, enstrümanı ile dinleyiciler üzerinde büyük bir etki bırakır; dinleyenleri istediği gibi güldürür, ağlatır; uyutur veya uyandırırmış. Hatta isterse küsleri de barıştırırmış. Nitekim birçok kaynakta, Farabi’nin bir mecliste saz çalarak orada hazır bulunanları önce güldürüp sonra ağlattığı ve sonunda herkesi uyuttuğu şeklindeki bir rivayetten söz edilir.
Etkileri 16.yy’a kadar hissedilmeye devam etmiş, İbranice, Latince ve Fransızca’ya çevirileri bulunan Kitabu’l-Musiki al-Kebir kitabı olmak üzere müzik hakkında beş farklı eser kaleme almıştır.
Bunlar;
1)Kitâb Musika'l-Kebir
2)Kitâbu'l-Îka'at
3)Kitâb İhsa'el-İka'at
4)Kitâb İhsa'ul Ulum
5)Kitâb el Agani
Farabi, Arapça yazdığı çok kapsamlı eseri olan Büyük Musiki Kitabı’nda, felsefi öğreti ve teorilerinin yanında müzik aletleri çalmadaki maharetini ve tecrübelerini de aktarmıştır.
Kitabu’l-Musiki al-Kebir, Abbasi Halifesi Râzî-Billâh'ın veziri Ebû Ca'fer Muhammed b. Kāsım el-Kerhî'nin isteği üzerine muhtemelen 318 (930) yılında kaleme alınmıştır. Eserin başlarında Farabi, bu sahada yazılan eserleri inceledikten sonra onların eksikliklerini tamamlamak için bu kitabı yazdığını ifade etmiştir. Ona göre bir sanatta ileri bir seviyeye ulaşılabilmesi için önce o sanatın ilkelerinin iyi bilinmesi, ardından bu ilkelerden o sanatın verilerine ait gerekli bilgileri ortaya koyabilme gücü ile doğruyu yanlıştan ayırabilmek için hataları düzeltip çözüme ulaştırma yeteneğinin bulunması gerekir.
Kitabu’l-Musiki al-Kebir’in değeri, daha önce yazılmış eserlerin aksine, bilfiil musiki icrasını yansıtan teorileri sistematik bir şekle getirmesinden kaynaklanır. Kitap, Farabi’nin ifade ettiği gibi musiki sanatını icra eden ve teoriyi icra ile kuvvetlendirmek isteyenler için mûsiki icrasının teoriden önce geldiği esası üzerine kurulmuştur. Bu sebeple Farabi, îkā'ların(ritim) ve onların icracısının, bu meslekteki ustaların genel icrasına dayalı olduğunu ileri sürerek müzik teorisinde tartışılan ton sisteminin mûsiki aletleri üzerinde nasıl elde edileceğini gösterir.
Ancak bu konuda Kindî'nin aksine bunları Yunan icracılarından kesin olarak ayırır. Kitabu’l-Musiki al-Kebir’de sadece Grek müelliflerin yazdıkları şerh edilmekle kalmamış, Greklerden eksik şekilde intikal eden nazarî bilgiler düzeltilerek tamamlanmıştır.
Birçok isim tarafından musiki alanında Muallim-i evvel kabul edilen Farabi, musiki kuramlara ilişkin bilgileri Aristo, Themistius ve Öklid gibi ünlü bilginlerin Arapça’ya tercüme edilen eserlerinden tanımıştır. Ancak, Yunan kültüründen geldiği söylenen ilham ve etkileri reddetmiş, hiçbir yabancı öğretiden etkilenmediğini beyan etmiştir.
Amacı, musikinin ayrıntılı ve sistematik bir şekilde araştırılmasını sağlamak ve bunun özgünlüğü ve saflığını da bozmamak olmuştur. Nitekim bugüne kadar gelen birçok musiki terimi Farabi tarafından ayrıntılı bir şekilde açıklanmıştır. Hatta Kitab el-Agani eserinde şarkı söyleme stili, kuralları ve süslerini öğrenmeye yarayacak bilgilere varıncaya kadar, bugün şan eğitimi yapanların da işine oldukça yarayacak bilgiler mevcuttur.
Ayrıca Farabi, Pitagorasçı bakış açısına paralel olarak musikiyi, “yüksek ilim”lerden (Latince:Quadrivium) kabul etmiştir.
Okuduklarımızdan da anlaşılacağı üzere filozofluğu kadar sanat alanında da büyük bir çığır açmış olan Farabi, tarihimiz için önemli bir yere sahiptir. Özellikle musiki sahasında yazdıkları sadece bize değil, batı alemine de pek çok şey öğretmiştir.