Söz&Kalem Dergisi - Müzeyyen Sena Titiz
Kararının sebatından sonra tevekkül edenlerin işlerini yoluna koyan el-Vekil’e hamd ile...
Yenidünya düzenin çarkları insanı tüketerek dönmeye ayarlanmıştır. Ne kadar çok refah o kadar insandan alınan enerji, verimlilik, çalışkanlık ve dinginlik. Kendini yaşamak dışında her şeyi yaşayan, kendi olmak dışında her şeyi olura getiren kurgusal düzenle karşı karşıyayız. Propaganda dalgaları tüm insanları potansiyel müşteri olarak görerek atalet ürünü satmaktadır. Hâl bu iken geçen her gün ömürden ziyade insanlıktan yitiyor.
Etrafımıza baktığımızda bir üniversite diploması için asgari yirmi iki yıl masa başında kalmak icap ediyor. Henüz bir, ikinci sınıf öğrencilerinin yüzünde dünya yorgunluğu okunuyor. Kimsenin vakti yok ince ince düşünmeye, ya da durup kâinatı dinlemeye. Herkes koşuyor ancak varan olmuyor. Geriye sadece kuru bir yorgunluk kalıyor. Tüm lezzetler tek kullanımlık ve ikincisi bıkkınlık etiketiyle piyasaya sürülüyor. Böylece dünya dünde, insan nisyanda ve yaşam da yaş almakla kalakalıyor.
Bizi, bizden alıkoymak ile iştigal eden sözde terakkiyat ve medeniyetin yegâne eseri tahammülsüz nesil inşasıdır. Küçük adımlarla büyük işler başaran öncülerimiz yedi yirmi dört full mesai ile değil niyet, gayret ve sebat ile bu mertebeyi elde etmişlerdir. Bir diyet listesine bile düzenli uyamayan bizler, sabırla taş üstüne taş verip bin bir emekle surlar inşa edenleri elbette anlayamayız. Deyim yerindeyse bizlere: Koşturup durma! Koş, dur, durulan! Diyor olabilirler mi sizce?
Vitrine çıkartılan bir elmas ya denizin derinliklerinden ya da madenlerin karanlıklarından çıkartıldığı gibi insanın hassı da başlanan hayırlı bir işin sonucunu alıncaya kadar sabredenidir. Bizleri hızlı, seri, acele üçgenine öyle bir alıştırdılar ki hücrelerimizin tümü arıza veriyor. Her hadisenin tılsımlı fısıltısını duyabilmek için biraz duraksamalı ve sörf kayığı sürer gibi süreçleri yönetmeliyiz. Bunun için de önce sebata talip olmalı sonra da sebatta sebat etmeliyiz.
Nasıl ki, insanın mutlu olmak için belirli bir nedene ihtiyacı var aynen öyle de yapacağı işte sabit kıdem durması için de önemli bir gerekçeye ihtiyacı var. Misal, mümin kimsenin dosdoğru yol üzerinde sabit kalmak için Allah (celle celaluhu) rızası, cennet ve cemalullah gibi ulvi hedefleri vardır. Ya da kişi başarılı bir iş adamı olmak için diploma, sertifika vb dünyevi amaçlara da dikkat etmek durumundadır. Zira, çalışmadan, çabalamadan, sabredip sebat göstermeden hiçbir işten netice çıkmayacağını bilmeli ve irademizi o yönde harekete geçirmeliyiz. “Ekmek çiğnemeden yutulmaz” anlamındaki atasözü de bu minvalde söylenmiş hakikatin farklı yansıtılmasıdır.
Batı/l her neyde gayret görürse ona karşın bir şey üreterek mani çıkarmakla meşguldür. İnsanların ufaktan ufaktan doğruya meylettiğini gördüğü gibi körlük iksiri oluşturur. Genelde İslami uyanışa karşın özelde de Filistin ve Gazze meselesinde gündemi değiştirmek, geçici zevkler peşinde koşturmak derdindedir. Bunun için de sıradanlaştırma taktiğine başvurmaktadır. Bu, hak ile batıl davasında ve zalim ile mazlum duruşmasında bizim takındığımız tutum illa sebat, illa sebat olmalıdır.
Herkesin uyuşturulup tek kişinin uyanık kaldığı ve gerçeğin hakimiyeti için mücadele eden film senaryosu nispetinde bizler de dinimiz, dünyamız ve davamız için ezelden verdiğimiz sözümüze sadık kalmalı, kararımızdan asla caymamalıyız. Bilhassa Filistin hususunda elekten geçtiğimiz bu dönemde sebat olmaksızın başarı merhalesine geçiş yapamayacağımızı iyi bilmeliyiz. Çünkü sebat, direnme, direşme ve dirilme halidir.
Tarık bin Ziyad’ın Endülüs’ün fethinde bindikleri gemileri yakması girilen yolda sonuna kadar mücadele vermenin en güzel örneğidir. Bugün Gazze de gemileri yakmış vaziyettedir; öyleyse bu süreci yönetmek veya yönetememek ümmetin her bir ferdinin elindedir. İyi yönetilirse mesele yoktur. Yönetilemezse de vebali çoktur. Öyleyse, Hayye ale’l-sebat! Haydi sebata! Haydi kararlılık ve sağlam iradeye!
Vakıa bu ise, hatırla ki insan düşmekle Allah celle celaluhu toparlamakla meşhurdur. Kalbine dönüp de ki: “Bir kere de azmettin mi, yalnız Allah’a tevekkül et.” Mazlumların kulağına da şunu fısılda: “Kardan aydınlık kalplerimiz olunca kardan aydınlık sabahlar bahşedecek mevla.”
Hayatın her anında sabit kadem olmak duasıyla...
Sağlam bir iradeyle kalınız...
¹Âl-i İmran suresi, 3/159