Hollywood sinemasının ne olduğuna dair bir soruya karşılık rahatlıkla ‘’propagandacı’’ bir sinema cevabını verebilirim. Evet, Hollywood sineması propagandacı bir sinemadır. Aslında bu, tek başına çok da ayırt edici bir özellik olmayacaktır. Çünkü Sovyet ve İran sinemaları veya diğer sinemalar için de aynı şeyi söylemek mümkün. Ancak hiç bir sinema, propagandacı kimliğini, Hollywood gibi dışarıya karşı dayatmacı bir biçimde kullanmamıştır. Çünkü Hollywood sinemasında Amerika daima ‘’kurtarıcı’’ bir roldedir, insanlığı kurtarıcı: hastalıktan, zulümden ve hatta ölümden. Bir nevi Tanrı, yani her şeyin gücüne sahip, yani yenilmez.
Sinemanın felsefesini inşa eden şey izleyiciyi nasıl konumlandırdığınızdır. Popüler sinemada izleyici ana karakter ile psikolojik olarak özdeşleştirilir ve böylece filmin içine dâhil edilir. İzleyici, pasifize edilerek filmin nesnesi haline getirilir. Filmin bir parçasıdır, oyuncunun kendisidir. Düşünme melekelerini kaybeder, aktif değildir artık izleyici. Düşünemez, sorgulayamaz, kıramaz, dökemez. Sahte tanrıları da tanıyamaz, çünkü kendisini tanımıyordur, kendisi tanımlanandır artık. Baltayı elinden düşürmüştür yani, putları da kıramaz artık. Bu tam da kameraya biçilen her şeyi tanımlayıcı rol ile ilgilidir zaten. Seyircinin kamera karşısında tanımlanan hale dönüşümü: ne kadar da aciz.
Çoklarının kurgusunu, senaryosunu ve hatta müthiş öngörülülüğünü överek bitiremediği ‘’Ben Efsaneyim’’ filmi, yeni salgın ile tekrar gündeme geldi. Ben de izledim. Ve çok net söyleyebilirim ki bütün film son sahne için çekilmişti. Amerika’nın insanlığı kurtarıcı rolünün vurgusu için, Amerika’nın yenilmezliğinin vurgusu için. Tabi çokları gibi filmi değerlendirirken sadece oyunculuğa, kurguya, montaja, çekim tekniklerine bakacak olursak, evet film gayet başarılı, gayet izlenebilir. Ancak bundan ötesini düşünmeli, düşünebilmeli. Salgın bir hastalık ile yok oluşun eşiğine gelmiş insanlığın yeniden hayata dönmesinde Amerika’nın tek umut olması, Amerika(veya Amerikancı) dışı bir dünya için ne anlam ifade ediyor veya etmeli? Burada 25. Kare veya subliminal mesaj gibi gereksiz muhabbetlere girmeye hiç gerek yok. Çünkü verilmek istenen mesaj hiç de örtülmeden, gizlenmeden verilmekte, en hafif yiyecekten daha rahat hazmedilebilir biçimde ve de lezzet alarak. Ve bizler, Amerika’nın kurtarıcı rolünü çoktan kabullenmiş olan bizler, bunu fark edemedik ve edemeyiz de zaten. Ne de olsa bizi kurtarmaya gelmişlerdi. Evet, filmde salgına karşı tüm dünyayı kurtaran Amerika bugün kendisini kurtarmanın derdine düşmüş durumda. Hayat filmlerden ibaret değilmiş demek!
Filmin adı: Ben Efsaneyim
Süre: 101 dk
Yönetmen: Francis Lawrence
Yapım: 2007 ABD
Senaryo: Richard Matheson-Akiva Goldsman-Mark Protosevich-John William Corrington-Joyce Hooper Corrington
Söz&Kalem - Feyzullah Çiftçi