Söz&Kalem Dergisi - Ecz. Enes Özmen
Günümüzün en önemli gündem konuları arasında yer alan insan hastalıklarında, ilaçlar nasıl bir rol oynuyor? İlaçlar ne kadar güvenli? Ya da o kadar fazla ilaç varken kanser, kalp hastalıkları, kemik erimesi vb. hastalıklara neden çözüm bulunamıyor?
Akıllara gelen en önemli sorular arasında, ilaç prospektüslerinde ilaçların yan etkileri tam anlamıyla açıklanıyor mu? İlaçların temel amacı ne? İlaçların ücretleri neden bu kadar pahalı?
Bu sorularımızın cevaplarını bulmada, Roland Diggelman’ın bazı itiraflarıyla yola çıkmaya ne dersiniz?
Dünya’nın en büyük ilaç firmasında görev alan Roland Diggelman, bir itirafta bulundu: “İlaç şirketleri için tedavi edilmiş her hasta, kaybedilmiş bir müşteri demektir. Çoğu ilaç firmasının felsefesi, ‘öldürmeyin ama sakın iyileştirmeyin!..’ şeklindedir. Kanser, şeker, tansiyon, kalp, kemik erimesi, bu hastalıklar şirketler için altın yumurtlayan tavuklardır. İlaç şirketleri kansere tedavi falan aramıyor. İnsanları kanserli bir şekilde daha uzun süre yaşatıp, sömürmeyi hedefliyorlar. Dünyanın bunu bilmeye hakkı var.”
Günümüzde ilaçların çoğu pahalı durumdadır. İnsanların kendi ilaçlarını devlet desteksiz aldıklarında çok fazla zorlandıkları görülmektedir. Ama aynı zamanda birçok ilacın da kendi dış kaplamasından, ambalajından daha ucuz olduğu görülmektedir. İşte tüm sorun burada kendini gösteriyor. İlaç sanayileri, hasta olan insanları yardım edilmesi gereken insanlar olarak görmüyor. Olaya ticari yönden bakılıyor ve hastalara müşteri gözüyle muamele ediliyor. Satılması istenen ilaçların bazen yan etkileri prospektüslerinde tam anlamıyla belirtilmiyor. Ve bir ilacın yan etkisiyle başlayan bir sorun başka bir ilaçla yeni bir sorun daha çıkarabiliyor. Bu durum zincirleme bir şekilde devam ederken, perde arkasındaki insanlar ise ceplerini doldurmaktan başka bir şey yapmıyor.
İlaç sektörü yeniliklere pek açık değildir. Her ilacın birçok muadili olduğunu benim kadar en az sizlerde görmüşsünüzdür. Yeni çıkan ilaçlar genellikle daha önce çıkan bir ilacın formülasyonlarından çok da farklı olmamaktadır. Günümüz eczacılarının da her gün anlattığı muadil veya eş değer ilaç kavramı da bu sorundan dolayı ortaya çıkmaktadır. İşi ticari hayata döken bazı kesimler, yeni bir hastalığa çözüm bulmak yerine var olan formülasyonları değiştirerek piyasaya sürüyorlar.
Satılan her ilaca kâr olarak bakılıyor. Ama ilaçların zararını da unutmamakta fayda vardır. Çünkü her ilaç, dozu aşıldığı zaman zehire dönüşür. İlaç mümessilleri ise doktorları kıskacına almış durumdalar. Her mümessil kendi ilacını satmanın peşinde olup, belki hayatında hiç kullanmadığı ilaçları öve öve bitirememekle beraber doktor ziyaretlerini de hediyesiz gerçekleştirmemektedirler. Tüm bu uğraşların sonucunda da daha fazla prim almak uğruna bazı hastalara hiç alakası olmayan ilaçlar yazılabiliyor. Demek ki ilaçların etkisinden çok ilaç mümessillerinin verdiği hediyeler, cana yakın konuşmalar, ütülü gömlekleriyle dikkat çeken dış görünüşleri ve bazen de doktorlar ile yapılan geziler ilaçların etkisinden çok daha fazla işe yarayabiliyor. (Tabi Allah korkusu olan doktorlarımızı tenzih ederim)
Günümüzde eczacıların ayrıntılarıyla öğrendiği ve geçmişte de uygulanan bitkisel yöntemlerle tedavi, neden teoride kalıyor? Bu durum da sorgulamamız gereken bir sorun olarak zihinlerimizi meşgul ediyor. Bitkisel yöntemlerle tedavi görmek isteyen hastalarımız eczaneler yerine çözümü aktarlarda arıyor. En yakın sağlık danışanlarımız eczacılarken, doğada neredeyse birer hazine olan bitkilerimiz eczacılarımızın öğrencilik yıllarındaki eğitim sürecinde kalmaktan ileriye gidemiyor. Zamanında yazılan İbni Sina’nın Şifalı Bitkiler Ansiklopedisi, kaç eczacımız tarafından okunmuş ve zihinlerinin bir köşesinde yer edinmiştir?
Hayatımızda alternatif tıbbı kullanamadığımız sürece, ilaçlardan kurtulabilmek pek de mümkün gözükmemektedir. Oysa birçok ilaç, bitki droglarından elde edilmekte ve piyasaya sürülmektedir. Bitkilerin önemini anlayamayan her toplum kendilerini ilaçlara mahkûm etmekte ve yan etkiler sonucu oluşan başka problemlerinde habercisi olabilmektedirler.