Söz&Kalem Dergisi - Mehmet Emin Öcüt
Resulullah’a sıkıntı acı, keder, mihnet, ve firakın ardından kendisine vadettiği nimetleri hatırlatmak için bir gece mescidi haram’dan mescid-i aksa’ya ulaştıran “ehad” olanın “kün” demesi ile bir mucizeye tanıklık etmiş beldenin adıdır Kudüs...
Ömer ve arkadaşı Selahattin, okulun bahçesinde oturmuş Burak Öğretmen’in din kültürü dersinde söylediklerini düşünüyorlardı. Ömer birden heyecanla ayağa fırladı: - Buldum, Kudüs’e nasıl gidebileceğimizi buldum. Selahattin şaşırmıştı: - Peki ama nasıl? Ömer, - Sokağın başındaki demirci Mustafa amca’ya gidip bize büyük ama açılmayacak bir kumbara yapmasını isteyeceğiz... - eee! Sonra. - sonra haçlıklarımızdan artan paraları kumbaraya atacağız ne zaman kumbara dolar ikimizi Kudüs’e götürecek kadar ağır olursa Burak öğretmene gider saymasını ve yetip yetmeyeceğini sorar sonra yeterse doğru Kudüs...
Aradan aylar geçmiş ve beklenen gün gelmişti. Kumbara dolmuş heyecanlar artmıştı. Ömer elinde kumbarayla Burak öğretmenin kaldığı lojmana doğru koşarken Selahattin arkadan ona yetişmeye çalışıyordu. - Aman evladım iyi misin? Ömer kafasını kaldırdığında beyaz sakallı, kafasında takke, elinde baston, temiz yüzlü yaşlı amca ile göz göze gelmişti.
Ömer: -İyiyim bey baba kusura bakma biraz acelem var, dikkat edemedim. - evladım oyun kaçmıyor ya düştüğünde bir yerin incinseydi? - ben oyuna konuşmuyorum bey baba Kudüs’e koşuyorum Kudüs’e... Duyduğu bu sözler yaşlı amcanın umut kapılarını aralamış adeta gönlüne dokunmuştu... Çünkü Ömer ve Selahattin’in de akranları gibi oyun için koşmalarından başka bir şey gelmemişti aklına. - Neden ağlıyorsun bey baba Selahattin’in sesi ile irkildi yaşlı amca gözlerinden akan yaşları cebinden çıkardığı mendili ile sildi. -mutluluktan evladım, mutluluktan. Sizin gibi çocukların Kudüs’e koşmaları canlandı birden gözümde.
- sen hiç Kudüs’e gittin mi Bey baba? - hayır evladım gidemedim çok istedim çok plan, hazırlık yaptım ama gidemedim nasip olmadı evladım. Selahattin Ömer’in kulağına eğilerek: - Ömer, Bey baba kumbarasını dolduramamış galiba. Yaşlı amca devam etti... - Ee madem sizde Kudüs’e gitmek istiyorsunuz o halde isterseniz ben de zamanında gitme hayaliyle hazırladıklarımı size hediye edeyim de size faydası olsun ben bu yaştan sonra gidemem artık... Hadi gelin bakalım evim şurası. Ömer ve Selahattin yaşlı amcayı takip ederken merakla yaşlı amcanın kendilerine ne vereceğini düşünüyorlardı. - Galiba bize dolduramayıp yarım kalan kumbarasını verecek. Dedi Selahattin. Ömer: - Dur bakalım birazdan anlarız... Ve nihayet eve vardılar. Odanın sağ tarafında duvardan duvara yapılmış olan kitaplık çocukların dikkatini çekmişti yaşlı amca kitapların arasından kendisine ait olan ajandayı alıp çocuklara uzattı. - Bakın çocuklar bu yazıları, notları sizin yaşınızdayken bu ajandaya kaydetmiştim. Şimdi sizlere Kudüs’ün şanlı tarihini daha sonra da bahtsız tarihini anlatacağım. Ömer: - son cümlede ne demek istediğini anlamadım bey baba. - aslında bu cümle şimdi anlatacaklarımın özeti oldu evlat. İyi dinleyin... - ilk kıblemiz mescidi aksa’nın içinde bulunan Kudüs Müslümanların haremidir, Kudüs hazreti Muhammed Mustafa (s.a.v) hatırası, Selahattin eyyubi’nin hediyesi, Yavuz Sultan Selim Han’ın fethi, Hz Ömer’in ordusuyla fetih sancağı çektiği yerdir Kudüs. İşte bu Kudüs’ün şanlı tarihidir. Yaşlı amca bir yudum su içerken Ömer aklına takılan soruyu sordu: - Peki ya Bey baba Kudüs Ümmet için bu kadar önemli bir yerken nasıl oldu da Yahudilere geçti. - Yavuz Sultan Selim kudüs’ü fethettikten sonra 400 yıl Osmanlı’nın himayesinde kaldı Kudüs 2. Dünya Savaşı’ndan sonra İngilizler tarafından ele geçirildi ve İngiltere’de artan Yahudi lobisini Filistin’e taşımak isteyen İngilizler Yahudiler için kutsal olan Filistin’in Yahudi milli yurdu haline getirilmesine izin verdi bu haberler İngiliz gazetesinde yayınlandıktan sonra Şerif Faysal şu sözleri söyledi.”biz Arapları ve Yahudileri aynı ırkın kardeşleri olarak görüyoruz” işte bu sözlerden sonra 1929 yılında Yahudi nüfusu Filistin’de 170.000 çıktı. Daha sonra Nazi almanyasının 1933’te yaptığı Yahudi katliamından sonra Yahudi nüfusu Filistin’de 700.000 çıktı. Ve 1948 yılında bu nüfus İsrail devletini resmen kurdu. Filistin halkı buna karşı çıkınca Yahudiler ve Müslümanlar arasında halen devam eden Savaş başladı işte bu da Kudüs’ün bahtsız tarihi. Derken gözlerinden akan yaşları silmesi için elindeki mendili yaşlı amcaya uzattı Selahattin. -Allah razı olsun bey baba anlattıkların evvela zihnimizi sonra yolumuzu aydınlattı inşallah. - Allah sizden razı olsun evlatlarım haydi gidin de geç kalmayın Kudüs sizi bekliyor. Ömer ve Selahattin ağır adımlarla sokağa dönerken yaşlı amcanın anlattıklarını iliklerine kadar işlediğini hissiyle dilinden şu cümleler döküldü Ömer’in: - Bekle Kudüs biz geliyoruz.