New York Üniversitesi öğrencisi olan Namir Xia’nın içinde tarifi mümkün olmayan heyecanı ve mutluluğu yüzünden okunuyordu. Çünkü onun ilk Ramazan ayıydı. Ramazan ayının son 10 gününü, her akşamını camide kıldığı teravih ve teheccüdlerle geçirip Kadir Gecesini yakalamış olduğunu düşünerek geçiriyordu. Belki de kitap ve merak olmayınca Ramazan ayı da olmayacaktı. Gençliğin doludizgin ve hareketli yıllarında 20 yaşında kaç kişi Müslüman olmuştur ki… ABD’ nin kapitalist dünyasında Çinli bir öğrencinin merak dolu hikâyesi, kitaplarla başlamış olması; Kur’an’ın ilk emrinin hiç tükenmeyeceğinin ve asla yaşlanmayacağının tekrar bir sağlaması olmuştur.
Xia New York Üniversitesinde (NYU) Finans ve Bilgisayar bilimleri alanında çift kariyer eğitimi almaktadır. Daha 8 yaşında iken “Günde bir kitap okuyan çocuk” programı kapsamında her gün okuyabildiği kadar kitap okumaya çalışırdı. O zamanlar hiçbir dine bağlılığı yoktu. Bir gün ailesi tarafından ona İncil’deki hikâyeleri içeren bir kitap verildiğinde; içerisindeki olaylar ve durumlar bayağı merakını cezbeder. Daha sonraları İbrahim (as)’ın hikâyelerine ilgi duydu. Daha sonraki yıllarda Liseye gittiğinde Tevrat’ı okudu. Bir gün TV’de yayınlanan bir haberin etkisinde kalarak Kur’an-ı Kerimi okumaya karar verir. Çünkü haberde Türkiye’nin başkentinde araçta patlayan bombada 92 kişinin öldüğü ile alakalıydı. Medyanın bunu ‘İslam ve Terör’ olarak nitelendirmesi, Xia’yı merakından dolayı Kur’an’a yönlendirmiştir. Gel gör ki! Kur’an’da terör ile alakalı hiçbir şey yoktu, aksine haberlerde kullanılan dilin tam tersi olduğunu farkedince; Kur’an’a daha da ilgi duyarak araştırmaya ve okumaya karar verir.
Namir Xia, ABD’ye gidene kadar Kur’an-ı Kerim’i okuma üzerine araştırmalar yapardı. NYU yurduna vardığında Allah Resulünün sözü misali ‘Kişi arkadaşının dini üzeredir’ düsturuyla hayatı ve yaşamı yeni bir rota için hazırlanıyordu. Çünkü oda arkadaşı Bangladeşli bir Müslümandı. Onun karakteri ve Müslümanlık anlayışı Namir Xia’yı etkilemekteydi. Daha sonraları New Jersey’deki Jersey City’e taşınır. Çünkü kalp artık muhabbeti bulmuş ve varmak için çırpınmaktaydı. Ramazan aylarında, oruçlunun suya hasretinden daha fazla özlem taşıyordu. Eğer Müslüman olacaksa Jersey City gibi Müslümanların yoğun olduğu bir yerde olmalıydı. Uygun ortam ve manevi destek lazımdı.
Yaklaşık 1,5 yıl süren düşünme ve araştırmalardan sonra Xia, bir yıl önce, Ramazan ayına girmeden bulunduğu bölgedeki yerel bir mescide giderek şehadet getirip Müslüman oldu. Tarif yok, hüzün yok, ama hisler kuvvetliydi. Ramazan ayı geldiğinde Namir Xia’nın kalbinde heyecan ve huzur beraber vuku bulmuştu. Namir Xia oruçlu halini şöyle anlatıyor: "Finaller nedeniyle ilk hafta biraz zorlandım. Ama bir hafta sonra oruca alıştım, yiyeceklere karşı kendimi tutmaya başlayınca çok iyi hissetmeye başladım." dedi. Bu adeta bir zaferdi. Şeytan ve nefsine karşı büyük bir mücadeleden zaferle çıkmıştı. Bu şekilde Kur’an’daki ayetler hakkında tefekkür ediyordu. Bölgenin dışında daha yeni yeni haberdar olduğu camilere gidip teravih namazlarını eda ediyordu.
Ramazanını son on güne girdiğinde Hafız Şeyh Hasan Salih’in Bulunduğu Kuzey Hudson İslami Eğitim Merkezine gider. Son on günün her gününü teravih ve teheccüd vakitlerinin camide geçirirdi. İlk Ramazanın ilk Kadir gecesinin yaklaşma hissi kalbinde mutluluk icra ediyordu.
"İslam hayatıma anlam kattı"
Yaşam öykülerinin mutlu anları vardır. Xia için de öyleydi. Müslümandı artık. Sanki görmediği fakat hissettiği biri tarafından yönlendiriliyordu. Çünkü okuldaki arkadaşları, çevresindeki insanlar; Xia’nın kararını anlayışla karşılamış ve hatta destekliyorlardı. Bu İslam’ın hoşgörü ve ahlak anlayışıydı.
Zaman, Xia için ritüelden realiteye geçmişti. Müslüman olmadan önce hayatı; okul, ödev ve internetten ibaret olan bir gençti. Hafta içi ve hafta sonu vaktini okulda değerlendirirdi. Ödev yapmaktan ve internette amaçsızca dolaşmaktan başka uğraşı yoktu. Ne zaman Kelime-i Şahadet vücutta hayat buldu; o vakit geçmiş ile şimdinin vaktini kıyaslayabiliyordu. Gün doğmadan namaza kalkmak onun için fikri ve zihni bir maneviyat ve fiziki bir zindelik katıyordu.
Xia, yeni Müslüman olmasına rağmen hak ve batıl arasındaki diyalektiği iyi çözümleyerek İslam toplumunun çok güçlü bir toplum olduğunu rahatlıkla söyleyebiliyordu. Xia, Eğer Müslüman olmasaydı bu toplumun dışında bir hayat sürüyor olacaktı. Xia Müslümanlık durumunu şöyle özetliyor. 'Para, sosyal ortamdan daha az mutlu eder' denir. İslam’ı seçmekle şu ana kadar onu milyon dolardan daha fazla mutlu edecek güzel dostluklar kazandı."
Xia, NYU’da ikinci senesinde Modern Arap Toplumu üzerine Lübnanlı bir profesörden seçmeli ders aldı. Birbirine girmiş olan kültür ile dinin nasıl ayırt edilmesi gerektiği konusunda ufuk açıcı okumalar yapıyordu. Aynı zamanda Üniversiteden edindiği öğretileri nasıl Çin toplumuna adapte edeceği konusunda kaygıları da vardı. Çünkü Çin toplumu, batıl üzerine kendilerine bir yaşam oluşturmuşlardı. İslam medeniyeti ile Çin medeniyetinin kültür ve festivalleri üzerine ortak noktaları bulmaya çalışıyordu.
Bizde İnşallah İstikbal İslam’ındır, kurtuluş ve hidayet O’ndadır, diyelim. Allah’a emanet olun…
Kaynak
https://www.aa.com.tr/tr/yasam/cinli-gencin-muslumanliga-uzanan-hikayesi/1495974
Söz&Kalem