Söz&Kalem Dergisi - Vuslat Şen
İslamiyet’ten önce hiçbir değeri olmayan bir eşya gibi alınıp satılabilen, diri diri toprağa gömülen, her türlü haksızlığa uğrayan kadınlar, İslamiyet ile birlikte haklarına ve özgürlüklerine kavuşmuşlardır. Vahiy sürecinden günümüze kadar kadına ve kadın eğitimine böylesine önem verildiği için Müslüman kadınlar İslam dininin yayılmasında, öğretilmesinde ve tebliğinde büyük roller üstlenmişlerdir. Asrı Saadet Dönemi’nden Emeviler, Abbasiler, Selçuklular, Endülüs ve Osmanlı medeniyetindeki Müslüman kadının eğitiminde Kuran’ın ilk emri “Oku!” yol gösterici olmuştur. İslam tarihi bu tablonun sayısız örnekleriyle doludur. Hayatını anlatacağımız öncü kadın şahsiyet, Abbasiler döneminde yaşamış ilim konusunda çok iştiyakla çalışıp, ihlas ile Rabbine yönelen Fatıma el-Fihri; bilim, tıp, sanayi, tarih, edebiyat alanında insanları aydınlatacak bir ilim merkezinin temelini dünyaya ilk kez tanıtan ve adını altın harflerle yazan bir bilim insanı.
Hayatı
Fatıma el-Fihri, 800 yılında henüz genç bir kız iken ailesiyle birlikte mezhebi çatışmalardan dolayı Kayrevan’dan (Tunus) Fas’a, fes şehrine göç eden fakih Abdullah el-Fihri’nin, kızıydı. Saygın, dindar ve irfan sahibi bir aileden gelmektedirler. Fes, hayaller ve zenginliklerle dolu rengârenk bir kentti; kalabalık nüfusa, geniş pazarlara ve sonsuz fırsatlara sahipti. Ancak Fatıma ve ailesi için buraya alışmak hiç kolay olmamıştı. Fatıma’nın babası yeni kurduğu işin zorluklarının üstesinden gelmeye kararlıydı ve ailesinin geçimini sağlamak için durmaksızın çalıştı.
Memleketini terk ederek her şeyi riske atmıştı, bu yüzden zorlukların üstesinden gelmekten başka çaresi yoktu. Neyse ki, Fatıma’nın babası emeklerinin karşılığını aldı. Kısa sürede varlıklı bir tüccar haline geldi ve içinde bulundukları yoksulluk, yerini refaha bıraktı. Ancak Fatıma’nın babası bu varlıklı hayatın pamuk ipliğine bağlı olduğunun farkındaydı. En ufak bir talihsizlikle yeniden eski, zor günlerine döneceklerini bildiği için Fatıma’nın ve kardeşlerinin iyi yetişmesine ve iyi bir eğitim almasına özen gösterdi.
Mirasa Sahip Çıkması
Fatıma, babasının yardımıyla kendi ayaklarının üzerinde durmayı öğrendi. Küçükken ailesiyle beraber çektiği sıkıntılar ve Fes’te aldığı eğitim onu büyüdüğünde ileri görüşlü, bilge kadın haline getirdi. Ailesindeki erkekler (babası, erkek kardeşi) sadece birkaç yıl arayla vefat etse de Fatıma, kimsenin yardımına ihtiyaç duymadan kendi geçimini sağlamayı başardı. Daha azimli, başarılı bir Müslüman kadın oldu. Ailenin ileri gelenlerinin ölümüyle Fatıma’ya ve kız kardeşi Meryem’e çok büyük bir miras kalmıştı. O zamana dek Fatıma, eğitimin insanın hayatını nasıl değiştirebileceğine sayısız kez tanık olmuş, bu değişimi kendisi de ilk elden deneyimleyerek güçlü bir kadın olarak yetişmişti. Bu nedenle sosyal statü ya da sınıf ayrımı gözetmeksizin her bir bireye ücretsiz eğitim sunabilecek bir toplum hayal ediyordu. O zamanlarda eğitim, yalnızca zenginlerin ve soyluların sahip olduğu bir ayrıcalıktı. Bunun çok büyük bir haksızlık olduğunu bilen Fatıma, ailesinden kalan bu eğitim mirasını merkezi bir inşa sürecine geçirmeye karar verdi.
Al Qarawayyin Üniversitenin İnşası
859 yılının Ramazan ayı başlangıcında Fatıma, ailesinden kalan ilmi mirası hem dua hem de eğitim merkezi olarak tasarladığı Qarawiyyin Camisi’nin inşasına harcadı. Caminin inşasından bitimine kadar her gün, yürekten Allah’a bağlılık ile ibadet etti. Rabbine olan yönelişinin ihlasla çalışmasının etkisini görüyordu. Yıllar boyu süren inşaat sürecinde tüm malzemeleri bizzat sipariş etti, tüm süreci denetledi ve caminin tam da hayal ettiği gibi olması için tüm ayrıntılara özen gösterdi.
Eğitimin yalnızca kendi halkı için değil, sınırların ötesindeki uzak ülkelerde yaşayanlar içinde bir hak olmasını gerektiğini savunuyordu. Eğitimi herkes için erişilebilir kılmak adına büyük planları vardı. Nihayet inşası tamamlanan Qarawiyyin Camisi, Kuzey Afrika’nın en büyük camilerinden biri oldu. Önce kalabalık bir eğitim merkezine, ardından tam teşekküllü bir ‘Üniversite’ye dönüştü ve zaman içinde öğrencilere eğitimlerinin sonunda başarı belgesi (diploma) takdim eden ilk eğitim kurumlarından biri oldu. Fatıma el-Fihri, babasından kalan maddi ve ilmi miras ile dünyadaki ilk üniversitenin temellerini atan Müslüman kadın unvanıyla tarihe geçmiştir.
Üniversitenin Bazı Metod ve Yöntemleri
Al- Qarawiyyin Üniversitesi’ne kayıt yapabilmek için bireylerin mutlaka Kuran-ı Kerim hafızı olması ve ilaveten Arap Dili ve İslami İlimleri içeren fıkıh, hadis, tefsir ve eski metinleri iyi derecede vakıf olmaları şart koşuluyordu. Lisans eğitimi, 20 kişilik sınıflarda ve halka açık bir şekilde veriliyordu. Yüksekçe bir kürsünün üzerine çıkan hoca, İslam hukukundan, gramer, tıp, matematik, astronomi, kimya tarih ve yabancı dile kadar geniş bir yelpazede eğitim veriyordu. Burada birçok Âlim, tarihe geçecek eserlerini yazdılar ve bunları kütüphanede bıraktılar.
Al-Qarawiyyin Kütüphanesi
Büyük bir üniversiteye büyük bir kütüphane gerek. Fatıma el-Fihri, bunu bildiği için üniversiteye ek büyük bir kütüphane de inşa etmiştir. Bu kütüphane günümüzde de ziyarete açıktır. İçinde 4 binden fazla el yazması ve 9. yüzyıldan kalma kufi hat ile yazılmış Kuran’ı Kerim ve Kütüphanede üniversite mezunlarından İbn-i Haldun’un Mukaddime eserinin ilk kopyası da mevcuttur. Fatıma el-Fihri’nin ahşap üzerine yazılmış diploması da hala burada sergilenmektedir. Üniversite kendisini geliştirmeye devam ederken ismini bir kez daha tarih kitaplarına geçirmeyi başarır; Al- Qarawiyyin Üniversite Kütüphanesi, dünyanın ilk üniversite kütüphanesi olarak tarih kitaplarına geçer. Bu kütüphanede İslam tarihine dair önemli bilgiler de bulunur.
Meşhur Mezunlar
Çoğu zaman bir üniversitenin kalitesini ölçmek için mezunlarına bakarız. Al-Qarawayyin Üniversitesi’nin mezunlar listesi oldukça uzun. İbn-i Haldun, meşhur eseri Mukaddime’yi bu üniversitede okurken yazmıştır. İbn-i Arabî, El-İdrisi gibi Âlimler de bu üniversiteden mezundur. Müslüman Âlimlerin yanı sıra Papa II. Sylvester, Yahudi felsefeci İbn-i Meymun ve Afrikalı gezgin Leo Africanus, Al-Qarawayyin mezunudur. Hatta Avrupa’ya “sıfır” rakamını götüren de yine bu üniversiteden öğrendiklerini kendi halkına anlatan Papa II. Sylvester’dır. Hem verilen derslerin hem de mezunlara baktığımızda, Al-Qarawayyin Üniversitesi’nin insanlık tarihinde nasıl bir dönüşüme vesile olduğunu fark edebiliriz.
Fatıma el-Fihri, yenilikçiliğin, cesaretin ve çalışma azminin büyük bir örneği olan Müslüman bir kadın olarak günümüz bilim dünyasının ilham teşkil eden figürlerinden biri olmaya devam etmektedir. İslam’ın ve İslam medeniyetinin kadın ve ilme verdiği önem ortadayken bize düşen vazife çalışmak ve gayret edip azimli olmaktır. Hadiste “Ya öğreten, ya öğrenen, ya dinleyen, ya ilmi seven ol. Sakın beşincisi olma, helak olursun.” Diye buyrulmaktadır.
O halde ilim ehli olmak için bir seferberlik başlatmalıyız.
Yine ve yeniden...
Selam ve Dua İle
1)Kaynak; Dünyayı Değiştiren Sıradışı Müslümanlar Kitabı