Söz&Kalem Dergisi - M. Ata Zileli
Tarih boyunca devletler uluslararası alanda barış ve huzuru sağlamak için girişimlerde bulunmuş, çaba sarf etmiş ve örgütler kurmuştur. Birleşmiş Milletler bu çabanın bir sonucu bu amaçla kurulan en kapsamlı örgüttür. Bugün BM'ye üye olan 194 devlet vardır. BM 6 Haziran 1945'te San Francisco konferansında imzalanan ve 24 Ekim 1945 tarihinde yürürlüğe giren Birleşmiş Milletler Antlaşmasıyla kurulan uluslararası bir örgüttür. San Francisco konferansına 51 devlet davet edilmiştir. Türkiye BM'nin kurucu üyelerindendir.
BM'nin kurulma amacı BM antlaşmasının 1. Maddesinde belirtilmiştir. Bu maddeye göre BM:
-Uluslararası barış ve güvenliği korumak
-İnsan haklarını korumak
-Devletlerarasında ki ilişkilerin barışçıl yöntemlerle kurulmasını sağlamak için kurulmuştur.
BM'nin uluslararası barış ve güvenliği korumaya yönelik bir diğer maddesi BM antlaşmasının 2.maddesinin 4.fıkrasında düzenlenmiştir. Bu madde savaş ve kuvvet kullanma yasağını düzenlemiştir. Bu maddeye göre: Tüm üyeler ilişkilerinde başka devletin toprak bütünlüğüne, siyasal bağımsızlığına, BM'nin amaçları ile bağdaşmayacak herhangi bir şekilde kuvvet kullanma ve kuvvet kullanma tehdidine başvurmaktan kaçınırlar.
Kuvvet kullanma yasağında 5 yasak husus:
-Savaş yasaktır
-Saldırı eylemi yasaktır
-Silahlı saldırı yasaktır
-İçişlerine karışma yasaktır
-Kuvvet tehtidi ve kuvvet kullanma yasaktır.
BM 6 organdan oluşur: Genel Kurul, Sekreterlik, Vesayet Meclisi, Ekonomik ve Sosyal Konsey, Uluslarası Adalet Divanı, Güvenlik Konseyi
Birleşmiş Milletler, Güvenlik Konseyini yukarıdaki maddelerde belirtilen amaçların gereğini yerine getirmesi için görevlendirmiştir. Bu konsey 5'i daimi ve 10'u geçici olmak üzere toplam 15 üyeden oluşur. Geçici üyeleri 2 yıl için genel kurul seçer. Daimi üyeler ise ABD, İngiltere, Fransa, Çin ve Rusya’dan oluşur. BMGK'nin karar alma yöntemi 27.maddede düzenlenmiştir. Bu maddeye göre her üyenin bir oyu vardır. Usule ilişkin kararlarda 3/5 çoğunluk aranı. Yani herhangi 9 üyenin oyu yeterlidir(2.fıkra).Esasa ilişkin konularda ise 5 daimi üyenin oyu içinde olmak şartıyla 9 üyenin oyu yeterlidir(3.fıkra).Yani 14 evet oyuna karşı daimi ülkelerden herhangi birisinin ret oyu kararı geçersiz kılacaktır. Buna veto hakkı denir. ABD'nin Kudüs kararı için ret oyu kullanması buna örnektir. Kudüs kararı ABD'nin vetosuna takılmış ve Genel Kuruldan geçememiştir. Veto hakkı sadece daimi ülkelere tanınmıştır. Daimi ülkelerden herhangi biri konuyu 2.fıkradan alıp 3.fıkranın hükmüne sokabilir. Yani usule ilişkin bir konuyu esasa ilişkin bir konudur diyerek 3.fıkraya aktarabilir bu bir veto şeklidir. Daha sonra esasa ilişkin yapılan oylamada ret oyu kullanarak veto hakkını kullanabilir buna çifte veto denir.
BM, Güvenlik Konseyini dünya barışını sağlamakla görevlendirmiştir. Ancak Yalta Konferansında 5 devlete daimi üyelik verilerek BM'nin vizyonuna çomak sokulmuş, BM'nin varlık sebebi sulandırılmıştır. Gelinen aşamada 5 daimi üye dünya barışı ve huzuru için çalışmaktan çok kendi menfaatleri doğrultusunda çalışmış, kendi siyasi çıkarları uğruna savaşmaktan, kan ve gözyaşı dökmekten, BM'nin amacına aykırı davranmaktan çekinmemiştir.
5 daimi her zaman "Dünyada en fazla silah satan 10 ülke “arasında yer almıştır. İstatistiklere göre dünyada en çok silah satan üyeler arasında ABD her zamanki gibi ilk sıradaki yerini korumuş, Rusya 2., Fransa 4., İngiltere 5., Çin ise 6. sırada yer almıştır.
5 daimi ülke dünya barışı için(!) silah satmış, kan dökmüş, işgallerde bulunmuştur. Şimdi bu durumu somutlaştırmak için 5 ülkenin dünya barışı için yaptıklarına bakalım;
-İngiltere: Üzerinde güneş batmayan ülke olarak tanınmasının sebebi, güneş İngiltere de batsa bile İngiltere’nin sömürgesi olan başka bir ülkede güneşin doğmasıdır. Dünyada yaklaşık 200 devletten sadece 22 tanesini işgal edememiş, sömürememiş, boyunduruğu altına alamamıştır.
Bu sömürgelerden;
Yemen (1970), Gambiya (1965), Katar (1971), Nijerya (1960), Tanzanya (1961), Bahreyn (1971), Uganda (1962), Jamaika (1962), Gana (1957), Sudan ve Mısır (1956) yılında bağımsızlıklarına kavuşmuştur.
-Fransa: Coğrafi keşiflerle beraber sömürgecilikte ivme kazanan Fransa'nın ise bu konuda İngiltere'den geri kalır bir yanı yoktur.
Fransa’nın sömürgelerinden;
Orta Afrika (1960), Cezayir (1962), Senegal (1960), Togo (1960), Fildişi Sahilleri (1960), Kongo (1960), Fas (1955), Cibuti (1977), Mali (1960) yılında bağımsızlığına kavuşmuştur.
Bugün sömürülen ülkeler her ne kadar bağımsızlıklarını ilan etseler de; sömürü prangalarından kurtulamamıştır.
-İngiltere’de ortalama insan ömrü 77 iken, Nijerya’da 53, Zambiya’da 49 Uganda’da 43 tür.
-Fransa'da ortalama insan ömrü 76 iken; Orta Afrika’da 44, Cibuti’de 48,Fildişi Sahilleri’nde 52’dir.
-İngiltere’de kişi başına düşen milli gelir 39 bin 93 dolarken, Nijerya’da 2 bin 422, Cibuti’de bin 813 dolardır.
-Fransa’da kişi başına düşen milli gelir 39 bin 772 dolarken, Orta Afrika’da 656, Kongo’da 818 dolardır.
Afrika ülkeleri doğal kaynaklar bakımından çok zengin olmasına rağmen Afrika’da insanlar açlıktan, hastalıktan, salgından ölmekte; su bulmakta çok zorlanmaktadırlar. Bugün Afrika’nın birçok ülkesinde Fransızcanın ve İngilizcenin resmi diller arasında yer almaktadır. Görüldüğü üzere sayılar ve veriler bize bu ülkelerin görünürde bağımsız olduğunu hala sömürü boyunduruğundan kurtulamadığını göstermektedir.
-Çin: Çin’in Doğu Türkistan’a uyguladığı baskı ve asimilasyon politikaları ivme kazanmıştır. Doğu Türkistan’da camiler yıkılmış, toplu ibadet yasaklanmıştır. Oruç tutmak yasaklanmış, oruç tutmayanları tespit etmek için bedava yemek dağıtılmıştır. Çinin yemekleri açlıktan ölen yardıma muhtaç insanlara dağıtmayıp, sırf oruç tutanları tespit etmek için Doğu Türkistanlılara dağıtması ayrı bir paradokstur. Doğu Türkistan’da kuran kursları kapatılmış, dini ilimlerin öğrenilmesi yasaklanmıştır.
-Rusya: Adı Suriye üzerinden sıkça duyulan Rusya’nın Afganistan ve Çeçenistan işgalleri hafızalardaki yerini korumaktadır. Çeçenistan işgali sonucunda o zaman nüfusu 1 milyon olan çeçen halkından yaklaşık 300 bin kişi katledilmiştir. Suriye’de Esad ile ortak katliamlarında yüzbinlerce insan katledilmiş milyonlarcası da mülteci durumuna düşürülmüştür.
-ABD: Irak işgali sonucu 1.5 milyon insan hayatını kaybetmiştir. Yine ABD, Suriye’nin kan gölüne dönmesinde büyük paya sahiptir. 2001 yılında Afganistan’a girmesi sonucu 650 binden fazla insan evini terk etmek zorunda kalmıştır. Yaklaşık 10 yıllık işgalde 60 binden fazla insan hayatını kaybetmiştir. ABD'nin 1950’de girdiği Kore, 1955 ve 1975 yılları arasında girdiği Vietnam savaşı sonucunda "milyonlarca" insan hayatını kaybetmiştir.
Evet, Uluslararası barış ve güvenliği korumayı vizyon edinen BM pek te başarılı olamamıştır. Bu başarısızlığın nedeni meşru hegemonyadır. Güvenlik Konseyi iç sistemi adil ve demokratik değildir. 5 daimi ülke veto yetkisini kullanarak siyasi çıkarları uğruna temel hak ve özgürlükleri ihlal etmektedir. Daimi üyelik statüsü acilen kaldırılmalı, bir silah haline dönüşen veto yetkisi bu ülkelerin ellerinden alınmalıdır. Temel hak ve özgürlüklere ilişkin ağır ihlallerin tespiti Genel Kurula bırakılmalıdır. Dünyanın barışı ve huzuru için alınacak kararlar 5 ülkenin 2 dudağı arasına terk edilmemelidir.
Daha adil, huzurlu ve barışın egemen olduğu bir dünya dileğiyle...