Sana sığınıyorum...
Zemheride güneşe durmak gibi değil belki de.
Düşerken, ayaklarımı bir sarmaşık tutması umudu gibi çokça.
Yanan bir köz olarak, deryana sığınıyorum.
Simsiyah alevle yanan mezar taşları arasında, dileğim bir ışık hüzmesi değildir.
Yanılırım, beni sürüklemene sığınıyorum.
Aradığım bir yol değildir, acizim, yürüyemem.
Beni toz kılmana sığınıyorum.
Zihnimde yokluk damarı kabarıyor, şakaklarımda adımsızlığın acısı.
Adım adım var etmene sığınıyorum.
Yıllar yolları saklar oldu, yılan dişleriyle zaman derimden kavradı.
Panzehir vermesen de, şahitliğine sığınıyorum.
Kandırıldım yalnızlık ağacından yasak meyve yedim, kimsesizlik diyarına sürgün edildim.
Acziyetim bin yıllık pişkinlik getirir, yüzüstü düşürecek imtihana sığınıyorum.
Avuçlarımda kirlettiğim balçığım, her yanım günahtan putlarla doldu.
Balta değildir aradığım, baltayı verdiğine olan yardımına sığınıyorum.
Korkularımı bana yol çizdi kovulan, adım adım korkularımla kovulmaya sürükler.
Bir cümle değildir aradığım, bulduğum cümlenin ruhuna sığınıyorum.
Ben, eriyorum kendimi tutuşumdan.
Düşüyorum, beni tutmana sığınıyorum.
Ammar Yıldız
Not: 'Sizen Gelenler' kategorimize eklenen yazı ve şiirler herhangi bir editöryal süreçten geçmeden okurlarımız tarafından gönderildiği şekli ile verilmektedir.