Söz&Kalem Dergisi - Amine Çalış
Dünya tarihine baktığımızda, insanlar her zaman daha iyi bir gelecek arayışı içinde olmuştur. Günümüzün karmaşık ve hızla değişen dünyasında, “Yeni bir dünya mümkün mü?" sorusu daha da anlam kazanmaktadır. Dünya çapında yeni bir dünya için sosyal ve ekonomik yapıların da değişmesi gerektiği düşünülmektedir. Eşitsizlik, yoksulluk ve adaletsizlik gibi sorunlar, küresel bir yaklaşımla ele alınmaktadır.
Evrensel temel gelir gibi yenilikçi ekonomik modeller, toplumsal refahı artırabilir denilmektedir. Eğitim ve sağlık hizmetlerine erişimin iyileştirilmesi, insanların potansiyellerini gerçekleştirmelerine olanak tanıma ve dahası toplumsal cinsiyet eşitliği ve insan haklarına saygı, daha adil ve kapsayıcı bir dünya için temel taşları olarak sayılmaktadır. Sizce böylesi bir dünya her şeye çözüm olacak mı?
İnsan doğası, yeni bir dünyanın mümkün olup olmadığını belirleyen önemli bir faktördür. İnsanlar, tarih boyunca hem büyük yıkımlara sebep olmuş, hem de olağanüstü başarılar elde etmişlerdir. İş birliği, empati ve yaratıcılık gibi insanlık değerleri, daha iyi bir dünyayı inşa etmek için kullanılmıştır. Ancak bencillik, açgözlülük ve çatışma eğilimleri de göz ardı edilmemelidir. Bu nedenle, eğitim ve kültürel değişimlerle insan doğasının olumlu yönlerini teşvik etmek gereklidir.
Olayın can alıcı noktasına gelecek olursak İslam; barış, adalet ve merhamet üzerine kurulmuş bir dindir. İslam'ın temel öğretileri, insanların daha iyi bir dünya inşa etmelerine rehberlik eder. Bununla beraber İslam, toplumsal adalet, eşitlik ve merhamet gibi değerleri de vurgular. Kur'an ve hadislerde sıkça tekrarlanan bu değerler, insanların barış ve refah içinde yaşamalarını hedefler. Kur'an'da "Muhakkak ki Allah adaleti, ihsanı, akrabaya karşı cömert olmayı emreder; hayasızlığı, kötülüğü ve zorbalığı yasaklar. İşte Allah, aklınızı başınıza alasınız diye size böyle öğüt veriyor." (Nahl 90) denilerek, adaletin ve iyiliğin önemi vurgulanır.
İslam'ın temel ilkeleri doğrultusunda, yeni bir dünya inşa etmek için bazı prensipleri içselleştirmek gerekir. Bunlardan ilki adalettir. Toplumda adaletin sağlanması, yoksulluk ve eşitsizliğin giderilmesi için önemlidir. Diğeri merhamettir. İnsanlar arasında sevgi ve şefkatin yayılması, barış ve huzurun temin edilmesi için gereklidir. Bir diğeri ise eğitim ve bilimdir. İslam, ilim öğrenmeyi ve bilimi destekler. Peygamberimiz (s.a.v.) de her daim ümmetini ilme, öğrenmeye teşvik etmiş, hatta “İlim, müminin kaybettiği malıdır, onu nerede bulursa almalıdır.” diye buyurmaktadır.
Günümüzde karşı karşıya olduğumuz birçok küresel sorun bulunmaktadır: yoksulluk, çevresel tahribat, savaşlar ve eşitsizlik… Bunların farkında olmak ile beraber günümüz insan hakları bildirileri, yasaları ile çözüme kavuşamayacaklarının da bilincindeyiz. Yeni bir dünya arayışı için önce tarihin tozlu raflarına bakmaya ne dersiniz? Aslında arayışımızın çözümünü orda bulabiliriz desem aceleci davranmış olur muyum? O vakit başlayalım.
İslam tarihine baktığımızda, Peygamber efendimizin adalet anlayışı ve insanlara olan sevgisi, tüm Müslümanlar tarafından örnek alınır. Adalet, İslam’ın temel ilkelerinden biridir ve O (s.a.v.), bu ilkeyi yaşayarak göstermiş ve dahi adaleti tesis etmekle görevlendirilmiştir. İnsan haklarına saygı göstermiş ve farklı inançlara hoşgörüyle yaklaşmıştır. Örneğin, Medine Sözleşmesi’nde farklı dini grupların haklarını korumuş ve bir arada yaşamalarını sağlamıştır. Yoksullara ve ihtiyaç sahiplerine yardım etmeyi teşvik etmiştir. Bu teşvikle zekât ve sadaka gibi yardımlaşma sistemleri, İslam’ın sosyal adalet anlayışını yansıtmıştır. Bilgiye ve eğitime büyük önem vermiştir.
İslam’ın ilk vahyi “Oku!” emriyle gelmiştir ve O (s.a.v), bilgiyi yaygınlaştırmıştır. Doğal kaynakların korunmasını vurgulamış ve çevre bilincini teşvik etmiştir. Bu, sürdürülebilir bir dünya için önemlidir. Hz. Muhammed (s.a.v.)’in hayatı, İslam’ın yeni bir dünya inşasında potansiyel taşıyan değerleri ve ilkeleri örneklendirmektedir. Bu örnekler, İslam toplumunun temel değerlerini oluşturmuş ve insanlar arasında eşitlik ve adil davranışın yaygınlaşmasına katkıda bulunmuştur. Bunun ile kalınmamış Raşid Halifeler döneminde de adalet, barış ve refahın ön planda olduğu toplum modelleri gösterilmiştir.
Örneğin, Hz. Ömer (r.a.) döneminde yapılan ekonomik ve sosyal reformlar, toplumun tüm kesimlerine fayda sağlamıştır. Bu dönemlerde, İslam'ın temel prensipleri doğrultusunda yeni ve adil bir dünya inşa edilmiştir. İslam’ın temel ilkeleri, insan haklarına saygı, adalet, hoşgörü ve sürdürülebilirlik gibi değerleri içerir.Bu değerler, yeni bir dünya inşasında potansiyel güç taşır. Ancak bu hedefe ulaşmak için insanların bu ilkeleri anlaması ve yaşaması gerekmektedir. Bu ilkelerin anlaşılmasında insanda var olan potansiyele göre hareket eder. Hakeza İslam, insan doğasının hem iyilik hem de kötülük potansiyeline sahip olduğunu kabul eder. Bu nedenle, eğitim ve terbiye yoluyla insanların iyiliğe teşvik etmektedir. İslami eğitim, ahlaki değerlerin ve sosyal sorumlulukların öğretilmesini sağlar, böylece daha bilinçli ve erdemli bireyler yetişir.
Tüm bunlardan çıkaracağımız bir sonuç vardır. İslam'ın öğretileri doğrultusunda yeni bir dünya mümkündür. Adalet, merhamet ve ilim gibi değerler, daha iyi ve adil bir dünya inşa etmek için yol göstericidir. Tarihsel örnekler ve İslam'ın sunduğu çözümler, günümüzün zorluklarını aşmada etkili olabilir. Her bir Müslümanın bu değerlere sahip çıkması ve hayatında uygulaması, İslami olarak yeni bir dünyanın mümkün olduğunu gösterecektir.
Buda demek oluyor ki çözümü uzaklarda veya daha entelektüel bir bakış açısında aramaya gerek yok. İslam da var olan bu güzel hasletleri tekrar yasalaştırırsak, yeni bir dünyaya gerek kalmaz. Bizler zaten yeni bir dünya ile ilgilenmiyoruz. Dünyada yaptıklarımız ile ahirete yatırım yapma derdindeyiz. Unutmamak gerekir ki İslam’a göre bu dünya geçici bir yerdir ve gerçek hayat ise ahirette başlar. İslam’ın temel amacı da insanların ahiret hayatını kazanmasına yardımcı olmaktır. Derdi böyle olanın da yeni bir arayışa değil unutulanları hatırlatma gayretinde olacaklarından eminim.
O vakit ayın sloganını beraber söyleyelim. Yeni Bir Dünya için değil Nebevi metot ile Yeniden Bir Dünya için Bismillah…
Selam ve Dua ile…