Söz&kalem - Mehmet Sımak
Bismillahirrahmanirrahim
Hamd alemlerin rabbi'nedir.
Asırlardır toplumların dilinde ağzıdan ağıza dolaşan
Adem peygamberin iki oğlu arasındaki mesele hepimizin malumudur.
İnsanlık tarihimizin belki de dönüm noktasıdır.
Rabbimiz onlardan kendisi uğrunda kurban edebilecekleri birer adak istemişti.
Haliyle kabil mesleği çifçi olduğundan dolayı
O yetiştirdiği sebze ve meyvelerden getirecek
Habil de çoban olması hasebiyle beslediği hayvanlardan getirecekti.
Ve iki kardeş kurbanlarını teslim edip beklemeye başlayınca Sonuç olarak Rabbimizin habilin getirdiği adağı kabul ettiği, Kabil'in adağını da kabul etmediği bir sonuçla karşılaşıyoruz.
Çünkü getirilen adaklarda kabil
Pek makul olmayan ve işine yaramayan sebze ve meyvaları getirmişti, Habil ise beslediği en güzel hayvanı adak olarak getirmişti ve haliyle Rabbimiz habilin kurbanını kabul edip kabilin kurbanını kabul etmemişti..
Bu meselenin bize vereceği çok medaj var ama biz bu meseleden bir müslüman gencin ne gibi bir mesaj çıkaracağı üzerine konuşalım.
Bir insanın hayatının en kıymetli vakti nedir diye sorsak?
Herhalde bu sorunun cevabı aşağı yukarı hepimizin zihninde aynıdır?
Gençlik.
Evet bir insanın hayatının en kıymetli vakti şüphesiz
Kendisine güveninin en fazla olduğu, özgüveninin doruklarda olduğu ve yaşantısının en hızlı dönemi olan gençliktir.
Peki Rabbimiz acaba bizden vaktimizi de adak olarak sunmamızı ister mi?
Elbetteki ister.
O halde bu adağın kabul edilmesi için herhalde en değerli vaktimizi ona adamamız gerekiyor.
Bundan yola çıkarak bu en değerli vaktin gençlik olması gerektiğini çıkarıyoruz.
Evet bir insan hayatının en değerli olan vakti gençliğini Yaradana sunmalı ki bu adak kabul edilsin.
Gençliğini Rabbimize adamalı ki imtihanı kazansın
Gençliğini Rabbimizin davası uğrunda harcamalı ki onun rızasına erişebilsin.
Rabbim bizi gençliğini O'nun yolunda harcayanlardan eylesin..
Selam ve dua ile