Söz&Kalem Dergisi
İslam’ın salt bir inanç biçimi olmadığının en müstesna örneklerinden birisi de İslam’ın kültür ve medeniyetinin izleridir. Akli ve kalbi dengeyi mükemmel bir surette ihata eden bu anlayış, insanın çevresi ile olan uyumunu da belirlemektedir. İslami gelenekteki mekan algısı da bu uyum ve ahenkten gelmektedir. Şimdi gelelim bu kadim ve ender geleneğin 5 şehrindeki 5 tarihi mekanının dokusunu incelemeye…
Tunus – Kayravan:
Kayrevân / Kayruvân adı Farsça (kervan, kafile) kelimesinin ( “ordu, ordugâh” anlamını da kazandıktan sonra Arapçalarmış şeklidir. Şehre bu adın verilmesi, Emeviler’in İfrîkıye valisi Ukbe b. Nâfi‘ tarafından 670 yılında, bölgede yaşayan halkı kontrol etmek ve gerçekleştirilen fetihlerin kalıcılığını sağlamak için ordunun bir hareket ve ikmal üssü olarak kurulması sebebiyledir. Günümüzde tahıl ve hayvan ticareti yapılan, ayrıca halıcılık, el sanatları ve turizm merkezi olan Kayrevan, Tunus Cumhuriyeti’nde ve başşehir Tunus’un yaklaşık 156 km. güneyinde bulunmaktadır, nüfusu 150.000’dir.
Ukba Ulu Camii:
Kuzey Afrika’daki ilk camii niteliği taşıyan bu mekânın üç temel özelliği içerisinde barındırıyor. Oldukça geniş avlusu, küt ve kısa minaresi ve Kuzey Afrika’daki ilk camii olması. Kayravan’a ilk gelen Ukbe bin Nafi tarafından 670 yılında yaptırılmıştır. Camii, Keyravan antik çarşısının orta yerinde bulunmaktadır. Görkemli kolon ve sütunlara sahip bu camii, 1350 yıldan beridir Tunus’taki Müslümanların merkezlerinden biri sayılmaktadır.
Irak – Samarra:
Mu‘tasım-Billâh tarafından 836 Bağdat’ın yaklaşık 100 km. kuzeyinde ve Dicle’nin sol kıyısında kurulmuş, 836-892 yılları arasında başşehir olarak kullanılmıştır. İslâm tarihçilerinin çoğu, Sâmerrâ adının “göreni sevindiren” anlamındaki “sürremen reâ” ifadesinden kaynaklandığını ileri sürmektedir. Samarra şehrindeki yerleşim yerlerinin oluşumu, tarihten önceye dayanmaktadır.
Samarra Ulu Camii:
Sanat ve kültür araştırmacılarının dikkatlerine konu olan ilginç bir yapıya sahip camiidir. İslam dünyasının en büyük cami yapılarından birisi olarak inşa edilmiştir. 40 metre boyunda ve 156 metre eninde olup, cami kısmı kıble duvarı 25 sahına bölünmüştür. Müştemilatıyla birlikte otuz sekiz bin metre karelik bir saha kaplayan yapının günümüzde sadece minaresi ve dış duvarları ayaktadır. Eski Babil Ziguratlarına benzeyen Mawliya adındaki büyük minare helezon olarak yükselir ve çevresinde bir rampanın dolandığı koni biçiminde bir yapıdır.
Narin – Kırgızistan:
Kırgızistan ülkesinin en eski yerleşim birimine sahip ildir. Birçok kültür ve medeniyete sahiplik etmiş etrafı dağlarla çevirili bu şehir, tarihi oluşunun yanı sıra doğal zenginliklere de sahiptir.
Taş Rabat Kervansarayı:
Kırgızistan’ının Narin ilinde yer alan Taş Rabat Kervansarayı burada bulunan en eski kervansaraylardandır. Yaklaşık olarak 10. ya da 11. yüzyılda yapıldığı tahmin edilen kervansarayın oda sayısında tam bir netlik yoktur. Bazı araştırmacılara göre 36 bazılarına göre ise 41 odası buluna bu yapının kubbe şeklindeki tavanı Türklerin göçebe kültüründen gelen çadıra gönderme yapmaktadır. Şist taşı kullanılarak yapılan ve giriş kapısının doğuya baktığı kervansaray, Müslümanlar tarafından kurulmuş ve yüzyıllarca da kullanılmıştır. Bugün de ayakta duran bu Kervansaray, halen arkeologların araştırma konusu olmaktadır.
Bosna Hersek – Mostar:
Bosna-Hersek’in başşehri Saraybosna 162 km. güneybatısında deniz seviyesinden 59 m. yükseklikte, Sarajevo’yu Adriya denizi kıyısına bağlayan önemli yol üzerinde yer alır. Hersek bölgesinin merkezi olan şehrin ortasından Neretva nehri geçer. Adı Boşnakça’da ve diğer Slav dillerinde “köprü” anlamına gelir (most: köprü). Buraya Mostići, Mostar ve daha doğru olarak Mostari (köprücüler) denilmiştir. Evliya Çelebi de Mostar’ın “köprülü şehir” manasına geldiğini belirtir.
Mostar Köprüsü
Bosna-Hersek'in Mostar şehrinden geçen Neretva nehri üzerinde bulunan bir köprü Orijinal köprü Mimar Sinan'ın öğrencisi Mimar Hayreddin tarafından 1566 yılında inşa edildi ve 9 Kasım 1993'te Boşnak-Hırvat Savaşı sırasında Hırvat güçleri tarafından yıkılıncaya dek 427 yıl kullanıldı. Mimar Hayreddin, köprü için 456 kalıp taş kullanmıştı. Köprü, çevresindeki kente adını da verdi. Mostar, Hersek bölgesinin ana kenti oldu. Köprüyü yeniden inşa etmek için bir proje hazırlandı ve 23 Temmuz 2004'te yeni köprü hizmete girdi. Köprü, 2005'te UNESCO tarafından Dünya Mirası ilan edildi.
Irak – Bağdat:
Dicle nehrinin her iki yakasında üzerinde yer alan şehir, Abbasi Halifesi Ebu Cafer el-Mansur tarafından kurulmuştur. Kuruluşundan Abbasi Devleti’nin yıkılışına 1258 kadar hilâfet merkezi olarak kalan Bağdat Osmanlılar devrinde Bağdat vilâyetinin merkezi ve 1921’de de Irak’ın başşehri oldu.
Halife Mansur kurduğu bu şehre, Kur’an-ı Kerim’de (el-En‘am 6/127; Yunus 10/25) “cennet” manasında kullanılan darüsselam kelimesinden ilham alarak Medinetüsselam adını verdi. Bu isim resmî belgeler, sikkeler ve ağırlık ölçü birimlerinde kullanılmaktaydı.
Abdulkadir Geylani Kütüphanesi:
Bağdat şehir merkezinde bulunan külliye yüzlerce yıldır kütüphanesi ve edebi eserleri ile bir ilim merkezi konumunda. Günümüzde daha çok Abdülkadir Geylani Türbesi ile anılmakla birlikte döneminin bilim merkezi olduğundan pek çok edebi esere de ev sahipliği yapmaktadır.
1165 yılında yapılan yerleşke türbe daha sonraki onarımlarla genişletilmiştir. Kanuni Sultan Süleyman Irak Seferi'nden (1534) sonra Mimar Sinan'a külliyeyi yeniden yaptırmıştır. 1638'de V. Murat tarafından geniş ölçüde yenilenmiş, Sultan 1708'de Sultan 2. Ahmet, 1865'de Sultan Abdülaziz ve 1903'te, Abdülhamit tarafından onarılmıştır. 1982-84 yıllarında Irak Vakıflar Bakanlığı'nca restore edilmiştir.