Söz&Kalem Dergisi
İslam medeniyeti, tarih boyunca her zaman diliminde geçmiş ile gelecek arasında bir köprü kurmuştur. Kültürel ve sanatsal mirasları, bir sonraki nesillere aktararak, kâdim geleneği somutlaştırmak istemiş ve bu bağlamda yapılar inşa etmiştir. Müslüman halkın inanç, yaşam ve değer yargılarını, sanatın üç ana unsuru olan; doğru, iyi ve güzel bir şekilde yansıtmıştır…
Şimdi gelelim kâdim medeniyetimizin 5 şehrindeki 5 tarihi dokuyu mercek altına almaya…
1-)Bahreyn - El-Muharrek:
Bahreyn, Basra körfezinde bulunan 35 adadan oluşan bir ülkedir. Adını adaların en büyüğü olan Bahreyn’den alır; Arapça bahreyn kelimesi “iki deniz” anlamındadır.
El Muharrek şehrinin tarihi, bundan 5000 yıl önceye Dilmum zamanına dayanır. Bahreyn’in en büyük ikinci şehridir.17. yüzyılın sonlarında Ali Bin Ali ve Utub Kabileleri tarafından kurulan bir şehirdir. 1923 yılına kadar Bahreyn'in başkenti olmuş, ancak 1923 yılından sonra başkent Manama olmuştur. Uzun bir süre boyunca dindarlık ve İslamiyet merkezi olmuştur ancak artık modern bir şehir haline bürünmüştür.
Siyadi Evi:
İnci tüccarlarından biri olan Abdullah Bin Siyadi için yaptırılan Siyadi Evi, Bahreyn Krallığı’ndaki önemli tarihi yapılardan bir tanesidir. Kompleks bir yapı olan ev, 3 binadan oluşmaktadır. 19. yüzyılda Muharrak’a yerleşen Siyadiler, gerçekleştirdikleri inci ticareti sayesinde bu muazzam kompleksi yapmak için gerekli serveti edinmişlerdir. Binada 1931 yılından bu yana Siyadilerin torunu oturmaktadır ve yapı aslına uygun olarak gerçekleştirilen restorasyon çalışmaları ile halen ayakta durmaktadır.
2-)Fas – Marakeş:
Marakeş şehrinin kuruluşu, 1062 yılında ve Fas Almoravid İmparatorluğu Lideri Yusuf ibni Tasfin tarafından gerçekleşmiştir. 1147 yılında, Muvahhidler isimli dini bir hareket tarafından ele geçirilen şehir; Muvahhid Halifesi Abdülmümin’in camilerin yönünü doğru bulmadığı gerekçesi ile bırakılmıştır. Bu olaydan birkaç yıl sonra ise şehre Kutubiyye Camii inşa edilmiştir.
Fas Kraliyet ailesinden olan Alaouite Hanedanı, Hz. Muhammed’in kızı Fatıma’nın torunlarıdır. Bu hanedan, 16. yüzyılda Marakeş’i ele geçirmiş ve başkent yapmıştır. Afrika’ya açılan kapı olarak görülen Marakeş; yıllar boyunca Portekiz, İspanyol ve Fransızların saldırılarına uğramıştır.
Ben Youssef Medresesi :
14. yüzyılda, yakınındaki bir caminin tamamlayıcı unsuru olarak kurulan bu İslami eğitim kurumu, tüm zamanların en önemi medreselerinden biridir. Yıllar içinde birçok tadilattan geçen yapı, 1982 yılında halka açılmıştır. Geometrik şekillere bolca yer verilen süslemelerle medrese içinde pek çok zarif kemer ve çeşitli objeler yer almaktadır.
3-) Lübnan – Beyrut
Beyrut, Lübnan Cumhuriyeti’nin başşehri. Doğu Akdeniz’de Ortadoğu’nun en önemli liman şehridir. Miladi 635’de Hz. Ömer’in hilâfeti sırasında Ebû Ubeyde b. Cerrâh kumandasındaki bir ordu tarafından fethedilerek Müslüman hâkimiyeti altına alındı. Bu tarihten itibaren İslam hızla bu bölgede yayıldı ve halkının büyük bir çoğunluğu Müslüman olmayı seçti.
El Ömer Camii:
Eski bir Haçlı kilisesi olan El Ömer Camii, günümüzde İslam mimarisinin en değerli örnekleri arasında kabul ediliyor. Beyrut şehrinde yer alan ve mimarisiyle göz alan bu dini yapının geçmişi 12. yüzyıla dek uzanıyor. Memlukler tarafından kiliseden, camiye çevrilen bu yapıya adaleti ile meşhur Hz. Ömer’in ismi verildi. Beyrut şehrinin tarihi dokusu ve Akdeniz’in mavimsi temasıyla birleşen Hz. Ömer Camii, 800 yıldan fazladır Müslümanlar tarafından kullanılmaktadır.
4-) Suriye – Şam:
Şam İslâm dünyasının önemli tarihî şehirlerinden biri, günümüzde de Suriye’nin başkentidir. Bilâdüşşam (Suriye, Filistin, Lübnan ve Ürdün) bölgesinin en önemli merkezlerinden biri olan bu bölgenin eski adı Dımaşk’tır. Hz. Ömer’in orduları tarafından, 635’de fethedildi. Bu tarihten itibaren İslâm dünyasının önde gelen siyasi, kültürel ve ekonomik şehirleri arasında yer aldı.
Emevi Camii ya da Şam Ulu Camii:
Şam'ın eski şehir kısmında yer alır ve dünyanın en büyük ve en eski camilerinden biridir.
Şam Emevi Câmii, inşa edildiği dönemden itibaren İslâm dünyasındaki en güzel ve en etkileyici eserlerden biri olmakla birlikte, uzun zaman için merkezi bir konumda bulunması, bize belirli bir dönemin insan ve devlet ilişkilerinin mimarlık üzerinden nasıl yürütüldüğü ve ne şekilde değişime uğradığı hakkında bilgi verir. Akdeniz havzasının en önemli bölgelerinden olan Şam ve çevresi, pek çok millete ve devlete ev sahipliği yapmış, binlerce yıllık tarihiyle bölgenin en önemli yerleşim alanlarından biri olmuştur. Kudüs Fatihi Selahaddin Eyyubi’nin naaşı, bu caminin bahçesinde medfundur.
5-) Umman – Dahiliye Bölgesi:
Umman ülkesinin 9 yönetim bölgesinden birisidir. Umman topraklarında insan yerleşiminin izleri, en az 10 bin yıl önceye dayanır. Hicaz, İslâm öncesi dönemde Uman’la ticarî ilişki içerisindeydi. Hz. Peygamber zamanında bölgeye İslâm’a davet için gönderilen Ebû Zeyd el-Ensârî ve Amr b. Âs’ın bölge hâkimi Abd ve Ceyfer b. Cülendâ kardeşler tarafından iyi karşılanmasıyla İslâmiyet Uman’da yayılmaya başladı. Dahiliye Bölgesi, 500.00’lik nüfusuyla bugünde Umman’ın nüfus olarak en yoğun valiliklerinden biridir.
Jabrin Hisarı:
Bu hisar, 1675 yılında yaptırılmıştır. Bu kalenin yaptırılmasını isteyen sultan Bil’arab bin Sultan, şiire ve sanata oldukça ilgi duymaktaydı. Bundan ötürü kalenin de sadece korunmak amacıyla değil aynı zamanda bir sanat eseri olmasını istemekteydi. Yapı olarak Dahiliye Bölgesinin kuş bakışı olarak görüldüğü bu kale, hurma bahçelerine nazır bir şekilde halen canlılığını korumaktadır.