1
Sami odada minderlerin üzerinde uzanmaktadır. Babası içeri girer.
BABA: Eşoğlueşek! Yine mi uzanıyorsun.
SAMİ: Ne oldu baba ya!
BABA: Tek işin uzanmak senin! Başka işin yok! Ne işe yarıyorsun! Allah belanı vermesin be!
SAMİ: Beddua eder gibi dua ediyorsun baba
BABA: Atsan atılmaz satsan satılmazsın çünkü!
SAMİ: Baba üzülüyorum ama! Böyle söyleme lütfen
BABA: Beyefendi üzülüyormuş. Canım oğlum benim. Kıyamam sana. Bre Gevşek! Üzülüyorsun demek! Annenle beni üzdüğün kadar üzülüyor musun sen!
SAMİ: Ne yaptım ben size ya!
BABA: Sorun da bu! Bize bir şey yaptığın yok. Hiçbir şey yapmıyorsun bizim için. Resmen senin hizmetçin olmuşuz. İnsan bir der annem babam ne yapıyor? Kalkayım da belki bir ihtiyaçları vardır. Onlara yardımcı olayım. Ama sen!? Köye geldiğinden beri yaptığın tek iş uzanmak…
SAMİ: Yoo baba geliyorum yanınıza!
BABA: Nereye geliyorsun be!
SAMİ: Geliyorum işte ahıra falan. Hatta üstüm başım hep tezek kokuyor. Daha ne olsun.
BABA: Gelip ineği sevip okşamaktan başka ne yapıyorsun ki! Turist gibi! Sen ona çalışmak mı diyorsun? Gel benle tarlaya desem bin bir bahane uydurursun.
SAMİ: Ama baba benim narin vücuduma otlar böcekler zarar versin istemeyiz değil mi?
BABA: Ulan dalga mı geçiyorsun babanla ha! Ne edep ne hayâ, kalmamış hiçbiri sende be. Dinden de uzaklaşmışsındır şimdi! Allah bilir hep kaçırıyorsundur namazlarını.
SAMİ: Yok baba kılıyorum namazlarımı!
BABA: Doğruyu söyle kıldın mı yatsı namazını!
SAMİ: Kıldım
BABA: Daha ezan okunmadı eşşoğlueşşek! Yalancı da çıktın başımıza!
SAMİ: Yok baba ya sen şaşırttın beni
BABA: Kes be! Gençliğimde senin yaşlardayken her vakit camiye giderdim. Bir vakit bile kaçırmazdım. Ama şimdiki gençlik tamamen bozulmuş. Bırak camiye gitmeyi, namaz kılmaya bile üşeniyorlar.
SAMİ: Baba yeter ya! Gidiyorum ben!
BABA: Nereye gidiyorsun!
SAMİ: Gidiyorum!
BABA: Nereye!
SAMİ: Hava alacağım biraz!
BABA: Al bakalım. Nereye kadar alacaksın! Dikkat et o hava narin vücuduna zarar vermesin!
SAMİ: Hahahahah! Çok komik!
BABA: Allah ıslah etsin seni!
2
Sami evlerinin bahçesinde sağa sola gidip gelmektedir.
SAMİ: Yeter artık ya! Vır vır vır vır vır vır! Şiştim yemin ediyorum! Kafa mafa kalmadı bende… Şu yasaklar da kalksaydı da kurtulsaydık be! Başlayacağım şimdi virüse! Ne zamana kadar sürecek böyle!.. Ah baba ah niye böyle davranıyorsun bana! Ne olur sanki beni rahat bıraksan. Tamam, haklısın ama yine de rahat bırak beni. Madem haklı sen de kendine çeki düzen ver. Ne varmış halimde. Gevşeksin. Aynen yemin ediyorum. Tam bir gevşeğim. Kendine bir bak, bir düzelt kendini. Tüm suç sende… Anana babana yardım etsen, namazlarını doğru dürüst kılsan tüm problem çözülecek. Çok zor değil yani. Biraz yardım ve beş vakit namaz. Bu ya… Ne zorlaştırıyorum kendime. Tamam! Ne zaman başlıyorum. Ne zaman, ne zaman, şimdi mi? Yok, şu yatsı da geçsin. Tamam, yarından tez yok başlıyorum! Her işe koşturacağım. Namazlarımı da camide kılacağım. Görsün babam, şimdiki gençlik bozulmuş mu bozulmamış mı? Evet yarın. Akşam alarmı kuracağım. Çok pis gaza geldim yemin ediyorum. İmamdan bile erken uyanacağım. Dur... Camiyi de ben açıcam! Hatta namazdan sonra Mekke’ye kadar, Kâbe’ye kadar koşucam! Hadi bakalım! Ehehehhe, sakin ol birader, o kadar da değil ehehehehehe
3
Sabah namazı vakti... Sami yatağında mışıl mışıl uyumaktadır. Birden alarm çalmaya başlar.
SAMİ: Ne gıcık bir alarm kurmuşum be! Sus artık!.. Sabah sabah kulağım gitti be.. Ezan okunmuş mu acaba? Okunmamış olması lazım ama? Aha! Daha yeni ses gelmeye başladı! Ahaha, yemin ediyorum imamdan önce kalktım ahahah… Şimdi de abdest alıp cemaate yetişeyim.
4
Cemaat caminin dört bir tarafına dağılmış halde tespihat yapmaktadır. İmam son duaları okur, el fatiha der ve cemaat yavaş yavaş çıkmaya başlar.
SAMİ: Ğayril mağdubi alayhim weleddallin âmin. Yarabbi. Çok şükür.
İHTİYAR: Allah kabul etsin evladım.
SAMİ: Allah razı olsun dayı. Cümleten.
İHTİYAR: Kimlerdensin sen? Tanıyamadım seni?
SAMİ: Ne yapacaksın tanıyıp da dayı ya!
İHTİYAR: Anlamadım?
SAMİ: Köyün girişinde bir Veysel var.
İHTİYAR: Heee
SAMİ: İşte onun karşısında Fatih var.
İHTİYAR: Hee
SAMİ: İşte o benim amcam
İHTİYAR: E oğlum desene direk Vesyel’in oğluyum diye
SAMİ: Vaay dayıcım hemen de çözdün ahahaha! Dayıcım bir latife de mi yapmayalım, ahahhaah! Hem sen nerden biliyorsun. Belki Veysel benim babam değil.
İHTİYAR: Fatih senin amcansa Veysel babandır. Çünkü onlar iki kardeşler. Diğer kardeşleri vefat etti. O ikisi tek kaldı. Aslında onlar altı kardeştiler. Biri daha anne karnındayken vefat etti. Biri doğduktan hemen sonra… Biri de attan düşüp başını taşa çarptı öldü.
SAMİ: Hadi ya...
İHTİYAR: Yaa..
SAMİ: Altı kardeş dedin. Üç kişi vefat etmiş. O zaman üç kişi kaldı. O bir kişi kim peki?
İHTİYAR: Sana anlatmamışlar mı?
SAMİ: Neyi?
İHTİYAR: Onların bir kardeşi daha vardı. Onların en büyüğü… Zamanında Kıbrıs harekatı olunca asker gelip onu da götürmüştü. Bir daha da gelmedi. Ardında eşini ve bir erkek çocuk bıraktı. Eşi kederden öldü kadıncağız. Oğlunuysa kardeşi Veysel evlatlık olarak yanına aldı.
SAMİ: Evlatlık mı? Erkek miydi?
İHTİYAR: Hee
SAMİ: Babamın bir erkek çocuğu var o da benim! Başka yok ki! Ne diyorsun sen dayı! Şimdi Veysel benim babam değil mi? Ben evlatlık mıyım?
İHTİYAR: Ahahahahahahah! Şaka şaka! Ahahah
SAMİ: Dayııı! Sen benle dalga mı geçiyorsun!!!
İHTİYAR: Eeee evlat bir latife de mi yapmayalım. Ahahahah
SAMİ: Dayıııı! Yüreğim ağzıma geldi dayııı!
İHTİYAR: Allah Allah? Ben seni niye tanıyamadım o zaman?
SAMİ: Tövbe tövbe…
İHTİYAR: Nerelerdeydin sen?
SAMİ: Dur dayı. Daha kendime gelemedim. Şu şakayı atlatayım sonra... Huh... Tamam... Ne sordun dayı?
İHTİYAR: seni tanıyamadım dedim. Buralarda değildin herhalde?
SAMİ: Ha evet. Üniversite falan okuyordum. Köyde değildim.
İHTİYAR: Hmm? Bitti mi okulun?
SAMİ: Yok dayı bitmedi daha. Virüsten dolayı uzaktan eğitime geçtik.
İHTİYAR: O ne olaki?
SAMİ: İnternetten giriyoruz derslere.
İHTİYAR: Heee… Ne zaman geldin köye.
SAMİ: Valla sanırsam üç ay oldu.
İHTİYAR: Üç ay mı? Maşallah… Hiç görmedim seni.
SAMİ: Ya genelde evden çıkmıyorum ben.
İHTİYAR: Haa… vay bee.. Bizim zamanımızda biz evde durmak nedir bilmezdik. Sabahın beşinde çıkar akşama kadar ya hayvanlarla uğraşırdık ya da tarlaya giderdik.
SAMİ: Doğrudur dayı… Dayı benim acelem var gitmem lazım hadi Allah’a ısmarladık.
İHTİYAR: Tamam oğlum. Allah’a emanet. Babana da selam söyle. Ya da amcan mı demeliydim?
SAMİ: Dayı!!!
İHTİYAR: Şaka şaka, ahahah…
SAMİ: Dayıya bak ya ne hale soktu beni. Tüm vücudum titriyor yemin ediyorum. Manyak herif… Bir de az daha girecekti yine, yok biz şöyleydik, yok biz böyleydik, bizim zamanımızda şöyleydi, böyleydi… Tipik bir yaşlı… Saçma sapan şeyler. Siz beni bu günden sonra görün. Bakın nasıl da çalışıyorum. Öyle çalışacağım ki gençliğinize taş çıkartacağım yemin ediyorum.
5
Sami camiden ayrılmış evine doğru yürümektedir. Biraz ötede iki adamın bir ineği kamyonete yüklemeye çalıştıklarını görür.
BİRİNCİ ADAM: Hadi! İt. Biraz daha sert it.
İKİNCİ ADAM: Olmuyor. İtiyorum olmuyor. Keçi inadı var hayvanda. Oğlum sen ineksin inek! Ne keçiye özeniyorsun!
BİRİNCİ ADAM: Ebrehenin fili gibi yemin ediyorum. Bir gıdım bile oynamıyor.
İKİNCİ ADAM: Ne oldu buna yaw. Buraya kadar ne güzel geldi.
SAMİ: Allah Allah? Bunlar ne yapıyor böyle?
İKİNCİ ADAM: Abi nasıl kamyona koyacaz hayvanı.
BİRİNCİ ADAM: Bize bir kişi daha lazım.
SAMİ: Bir kişi daha mı? Aha yardıma ihtiyacı olan köylüler. İşte kendimi kanıtlama fırsatı!
BİRİNCİ ADAM: Kardeş bir el atar mısın be!
SAMİ: Olur abi seve seve!
BİRİNCİ ADAM: Gel de şu ineği kamyona yükleyelim be.
SAMİ: Tamam dayı hemen.
BİRİNCİ ADAM: Dursun, çek ipi sen biz de arkadan ittirelim.
İKİNCİ ADAM: Tamam abi.
SAMİ: Durun öyle olmaz ama. İlk başta hayvanı bir sakinleştirmemiz lazım, değil mi? Benden daha iş bilmez çıktı bunlar. Bir de köylü olacaklar.
BİRİNCİ ADAM: Efendim?
SAMİ: Biraz sevelim okşayalım diyorum. Aferin benim kızıma. Çok akıllı kızım benim. Çok uslu çok akıllı kızım benim. Hay maşallah! Ne güzel beneklerin var senin. Hah! Şimdi ipi yavaşça çek abi. İşte böyle.
İKİNCİ ADAM: Abi vallahi geliyor.
BİRİNCİ ADAM: Sübhanallah! İki güzel kelam ettin inek emrine amade oldu be.
İKİNCİ ADAM: Aha vallahi bindi.
BİRİNCİ ADAM: Demek ki biraz sevsek iş hemencecik hallolacakmış ha? Vay be! Allah razı olsun senden evlat.
SAMİ: Estağfurullah dayı. Ben bir şey yapmadım. Sadece sevdim o kadar.
BİRİNCİ ADAM: Sayende yeni bir şey daha öğrendik evlat.
SAMİ: Estağfurullah.
BİRİNCİ ADAM: Neyse bizim daha çok işimiz var. Gitmemiz lazım.
SAMİ: Tamam abi Allah’a emanet olun. Kolay gelsin.
İKİNCİ ADAM: Görüşmek üzere.
SAMİ: Güle güle. Selametle! (Derin bir nefes alır) vaay be insanlara yardım etmek ne kadar da güzelmiş. Yemin ediyorum şu an içim öyle bir huzurla dolu ki. Hiç bir şeye değişmem. İneği nasıl da bindirdim arabaya ama. İşte sevginin gücü... Yaa bir sabah namazını camide kıldık var ya! Allah’ım neler gördük. Ee o kadar huşuyla kılarsan böyle olur Sami… Allah bütün mahlûkatı emrine amade eder ahahaha. Ne güzel bir hava var yaa... Mis gibi… Mis.
6
Sami evine varınca bağrışma sesleri duyar.
SAMİ: Allah Allah? Kim böyle bağırıyor sabah sabah! Yardıma ihtiyacı olan bir köylü daha mı yoksa? Bizim evden mi geliyor? Babam mı o? Baba! Baba ne oldu?
BABA: Neredesin sen haa!
SAMİ: Hiç baba. Dedim bu gün sabah namazını camide kılayım.
BABA: Allah’ım normalde camiye uğradığın yok, tam da ihtiyacımız olduğunda mı gidersin! Bilerek mi yapıyorsun bunu bize. Ne yaptık biz sana ha!? Neden bu kadar zalimsin! Kime çektin sen! Evlatlık falan mısın sen!
SAMİ: Evlatlık deme baba! Zaten camide manyak bir dayı eşek şakası yaptı bana kaldıramam yemin ediyorum!
BABA: Suus! Yemin ediyorum evlatlık olsan bu kadar olmaz be!
SAMİ: Ne oldu baba.
BABA: Burada olsaydın peşlerinden gidecektin.
SAMİ: Kimlerin baba ne oldu?
BABA: Kim olacak. Hırsızların! Tek ineğimizi, o güzel benekli ineğimizi çalmışlar! Çaldı vicdansızlar. Gitti güzel beneklim.
SAMİ: İnek mi! Güzel benekli mi! Yoksa? O bizim inek miydi? Eyvaaaah! Ah Sami, ahmak Sami! Zavallım beni tanıyıp da binmiş kamyona. Ne huşusu, ne sevgisi! Hayvan beni görünce bindi arabaya! Ah Sami gevşek Sami!
SON
Söz&Kalem | Yunus Çetin