Yüzünü Allah’a döndüğün zaman, nasibinde varsa uçan sensin, seccade değildir. Seccade uçmaz, ancak insan uçarsa seccade de onunla birlikte uçmuş olur. Anlayışsız kişi seccadenin uçtuğunu ve insanı da uçurduğunu sanır. Yüzümüzü Allah’a çevirdiğimiz vakit başka bir iklim, başka bir mevsim başlamıştır.
Yitik Cennet / Sezai Karakoç
İslâm toplumunun yeniden inşası, kâmil insanın, kişilikli, bilinçli bireylerin yetişmesiyle başlar. Sağlıklı bir toplumsal bünye, nitelikli, derinlikli, ufuklu, erdemli bireylerden oluşur. Klişelerle, sloganlarla, tarafgirlikle köklü bir cemaat teşkil edilemez. Gerçek bir cemaat yapısı güçlü kişiliklerle inşa edilebilir.
Sağlıklı bir cemaat için bireylerin benliklerini arındırmaları gerekir. Bireyler hayatın her alanında Allah'a yönelen bir bilinçle, eylemle, davranışla mükemmelliğe ulaşırlar. Sağlıklı, tutarlı bir kişilik bilincine sahip olanlar, sağlıklı bir cemaat bilinci oluştururlar. Sağlıklı bir ümmet bilincine ancak sağlıklı bir cemaat bilinciyle ulaşılabilir.
Ümmet Bilinci / Atasoy Müftüoğlu
“Senin gezegenindeki insanlar” dedi Küçük Prens: “Tek bir bahçeye beş bin gül dikiyorlar ama yine de aradıklarını bulamıyorlar...”
“Evet, bulamıyorlar.” diye yanıtladım onu.
“Hâlbuki aradıkları tek bir gülde ya da bir yudum suda olabilir.”
“Haklısın.” dedim. Bunun üzerine Küçük Prens şöyle dedi:
“Ama gözler gerçeği görmez ki. Yüreğiyle bakmalı insan.”
Küçük Prens / Antoine de Saint-Exupéry
İnsanoğlunu Allah'tan uzaklaştıran, icat ettiği birkaç şey oldu. Makineyi icat eden insan, bir anda ben de Tanrı olabilirim hevesine kapıldı. Bu o kadar hızlı gelişti ki sonunda evreni büyük bir makine zannetti ve makinenin merkezine kendisini konumlandırdı. Ürettiği bilginin büyüsüne kapıldı, makinenin gücü ayağını yerden kesti ve bir anda kendisini Tanrı'dan bağımsız gördü. Ve sonunda "Tanrı öldü" dedi. Zihninde öldürdüğü tanrının yerine bir şey koymalıydı. Kendisini koydu. Tıpkı Firavun ve Hâmân gibi. Firavun gücünün savurmasıyla rablık iddiasında bulunmuştu, Hâmân da bilgisinin... İkisinin sonunu, hepimiz biliyoruz. Modern insanın geldiği noktayı da yaşayarak görüyoruz.
Kafama Takılanlar / Cağfer Karadaş
Buz gibi olmuş, adeta donmuştum. Ne demekti "Senin Allah'a ihtiyacın yok" demek. Aldığım hava, içtiğim su, bastığım toprak, güneş, yediklerim her şey Allah’ın değil miydi? Allah verdiği oksijeni geri alsa ne olurdu?.. Ne demekti "Akıllı insanın dine ihtiyacı yok." Akıl mı daha iyi bilirdi Allah mı?
Maria / Emine Şenlikoğlu
Eğer İslam dünyası Doğu'da ve Batı'da kendinden önce var olmuş olan bütün bilgi birikimini alıp kendi hamurunda yoğurup ortaya yeni bir sentez çıkarmış olmasaydı, bugün “Batı" denilen medeniyet de mevcut olamayacaktı. Yani Batı bilimi, teknolojisi ve kültürü, İslam'ın bilgi birikimi üzerine oturmuş oldu.
Tarihimizle Hesaplaşmak / Mustafa Armağan
Cahiliyet, sınırları tespit edilmiş herhangi bir zaman parçası değildir. Kelimenin tam anlamıyla o, ruhi bir karakter ve muayyen bir düşünce seviyesidir. Cahiliyet sanki Allah dilemiş gibi beşeri hayatın temel değerlerini alaşağı edip, onların yerine azgın şehvetlere dayanan yapmacık değerler getirmekle kendini gösterir.
Müslümanların Gerilemesiyle Dünya Neler Kaybetti / Ebu’l Hasan Nedvi
...Mesela ben gelmişim 30 yaşına, 40 yaşına, 50 yaşına. Geriye dönüyorum, hayatıma bakıyorum ve bir insanı bile imanla tanıştıramadığımı görüyorum. Bir insana namazı sevdirememişim. Bir insanı Kur’an’la buluşturamamışım. Bir insana peygamber sevgisini tattıramamışım. Allah aşkına ben daha niye yaşıyorum ki?
Vallahi siyeri doğru okuyan yatamaz. Yatamaz! O bilgiler kaldırır adamı ayağa. Sahabeyi hakkıyla tanıyan adam tembellik yapamaz. O hayatlar harekete geçirir insanı.
Herkes İçin Siyer / Muhammed Emin Yıldırım
Tarihi miras olarak bırakmak... dedi. Her aileden bir şahsın kendi ailesinin tarihini miras bırakması gerekir ki, tarihleri kaybolmasın, sona ermesin. Tarih, sadece anlatılan hikâyeler değildir. Bilakis geçmiş, şimdiki ve gelecek zaman arasındaki rabıtalar ve bağlardır. Geçmişi ve geleceği olmayan kimse, kimliğini ve aidiyetini kaybeder. Zaman akışının onu süpürüp götürmesi çabuktur! Ailemde bu tarihi babamdan miras aldım, o da dedemden miras aldı. Benden sonra onu oğluma ve torunlarıma miras bırakacağım. Hakeza böyle devam edip gidecek... Ancak Morisko tarihi, tehlikeli ve endişe verici bir olguyla karşı karşıyadır.
İbn-i Ferec, Ahmet Emin
Her yaptığında kusur aranan ve bulunan, başkalarının yanında mahcup edilen, sözlü ve fiili şiddet uygulanan ve "senden memnun değiliz" mesajı verilen çocuk, dik durmayı ve kendisine güvenmeyi unutarak büyür.
Kendime Yardım Etmek İstiyorum, Saliha Erdim
Hayatlarında bir iltifatı çok gördüğümüz insanlara vefatlarından sonra methiyeler ve mersiyeler dizmek, ayıbımız için bir kefaret teşebbüsü değilse eğer bunun vicdanımızı tatmin etmekten öte bir anlamı olmayacaktır.
İnsan Makamı, Saadettin Acar