Modern toplumumuzda özgürlüğünü kazanmak veya satın almak için değil de lüks ve özenti dolu bir hayat için çalıştıklarını ortamlarda, bankalarda, fabrikada, şirketlerde insanların birbirinin üzerine basarak döndürdükleri iğrençlikler bilindik bir durumdur.
Evimizde her türlü musibete ve hastalığa karşı bir tek doktor ve ilaç vardı; dua ve aspirin. Daima şifa bulduk.
Dünya malı elbette olacak ama sâdece ve sâdece cüzdanda. Vicdanda değil. Kasada olacak, masada olacak ama gönülde olmayacak. Kâinat senin olsa, sen Allah'ın olacaksın. Bütün mesele bundan ibarettir. Yoksa bu sözleri yanlış anlayıp "bir lokma, bir hırka" sözünün yüceliğini anlamadan, tembelliğine bahâne edenlerin fikirleri, fikir bile değildir. "Helâl mal sahibi için ne güzeldir." meâlinde bir hadis vardır. Mal; toplanmak için değil hizmet etmek içindir. Hizmete aracı olmak içindir ve o zaman da zâten bir esaret söz konusu olmaz.
Dinle Neyden / Ömer Tuğrul İnançer
Kur’ân’ın anlaşılması ve yorumlanması faaliyeti, sırf bir filolojik gayret, sırf bir “yorum”, sırf bir “tefsir" işi değildir; bütün dinî ilimler, aynı zamanda Kur’ân-ı Kerîm’in anlaşılması ve yorumlanması işini de yaparlar. Buradaki “aynı zamanda” sözü, dinî ilimlerin fonksiyonunun sadece Kur’ân'ı Kerim’i anlamak ve yorumlamak olmadığını da ifade etmektedir. Kur’ân’ın anlaşılması ve yorumlanması, aynı zamanda toplumsal gerçekliğe bir müdahale anlamına gelmektedir.
Bundan dolayı burada “bana göre” ifadesi mümkün olduğunca uzak durulması ve kullanılmaması gereken bir ifadedir. Yine aynı noktadan hareketle, Kur’ân’ı keyfî bir şekilde tevil, küfür olarak kabul edilmiştir. “Men fessera’l-Kur’âne bir re’yihi fe-kad kefere” sözü, bir bağnazlığm veya fikir özgürlüğüne karşı olmanın değil, doğrudan doğruya Kur’an ile Hz. Peygamber ve İslâm toplumu arasındaki irtibatın farkında olan bir tavrın, buradaki hassasiyete dikkat çekmesi anlamına gelmektedir. Çünkü Kur’an’ın keyfî yorumu, esas olarak İslâm toplumunun esasını teşkil eden bu “metnin” değiştirilmesi ve bunun üzerinden Hz. Peygamber’in tebliğinin değiştirilmesi anlamına gelmektedir.
Anlam ve Yorum / Tahsin Görgün
Bazen düşünüyorum, ne garip mahlûklarız? Hepimiz ömrümüzün kısalığından şikâyet ederiz; fakat gün denen şeyi bir an evvel ve farkına varmadan harcamak için neler yapmayız?”
Saatleri Ayarlama Enstitüsü / Ahmet Hamdi Tanpınar
Camileri salt "namazgâh" olarak inşa etmek, ibadet ihtiyacını karşılar ama ruha huzur ve huşu katan sanat ihtiyacını karşılamaz.
Mimar Sinan / Yavuz Bahadıroğlu
Sinan'ın yaptığı eserlerden, eseri yaptıranın kişiliği, hayatı, o zamanki hâli, eserin yaptırılış amacı okunabilirdi. Mesela, Şehzade Camii'nden bir matem havası, soylu bir hüzün sızarken; Mihrimah Sultan Camii'nden genç ve yeni gelin olmuş bir padişah kızının neşesi ve hayat dolu canlılığı yansır. En büyük eserlerinden Süleymaniye, ihtişam ve kudretin, Selimiye ustalığın ve meydan okuyan bir sadeliğin simgesidir.
İnsanın en büyük hikmeti şehir kurma hikmetidir.
Platon
İnsan bunaldığı zaman Bosna’ya gitmeli. Çünkü İslamiyet’in en hoş yaşandığı yer orası. Kazan da öyledir ama fazla kozmopolit. Saraybosna’da müslümanlık, Osmanlılık ve medeniyet birleşmiş. Sade insan sesiyle ezan okunur orada. Güzeldir. Dünya hakkında ümidinizi yitirirseniz Bosna’ya gidin.
İlber Ortaylı Seyahatnamesi / İlber Ortaylı
Arkada kalan yıl bana ne kadar derin ve şifasız bir cehalet içinde yüzdüğümü, aczimi, bayağılığımı öğretmekten başka ne yaptı?
Jurnal / Cemil Meriç
Sevgili Dost,
Kim kazandı? Atom bombasını Hiroşima’ya atan mı? Everest’in tepesine ilk kez varan mı? Doksanıncı dakikada maçı alan mı? Diriler mi, ölüler mi? Çobanlar mı, sürüler mi? Efendiler mi, köleler mi? Kim kazandı?
Sevgili Dost,
Herkes kaybetti. Ölüm kazandı. Mezar taşlarına: “Huve’l-Bâki” kazındı.
Posta Kutusundaki Mızıka / A. Ali Ural
Büyük ihtiyaçların küçüldüğü, küçük ihtiyaçların büyüdüğü döneme yaşlılık diyorlar.
Kuşlar Yasına Gider / Hasan Ali Toptaş
Şurası tartışma götürmez bir gerçektir ki, İslami mücadelelerde bulunmak kolay ve basit bir olay değildir. Aynı şekilde İslami harekete mensup bir ferdin çil çekmesi, zorluklara katlanması ve hiçbir kınayıcının kınamasına aldırış etmemesi ve daha da önemlisi canının ortaya koyması sıradan ve herkesin yapabileceği bir olay değildir. Çünkü Allah yolunda her türlü risk ve tehditleri göze alma ve davası uğruna canını feda etme olayı sadece muttakilere has bir durumdur.
İslami Hareket / Şeyhmus Uğur
Kimse bizi boyunduruk altına almaya çalışmasın, bunu yapamaz, haklarımızdan bizi yoksun bırakmaya da çalışmasın er veya geç haklarımızı geri alırız. Ne hayatı başkalarından daha fazla seviyor ne de başkalarından daha fazla ölümden korkuyoruz, yaralar ise herkese aynı şekilde acı vermektedir.
Köle Olmayacağız / Aliya İzzetbegoviç
___
Söz&Kalem