Söz&Kalem Dergisi - Müzeyyen Sena Titiz
Dünyaya karşı kangren olmayalım diye ölümü var edene hamdolsun. Gerçek müminlere en güzel mertebelerin ve nimetlerin yolunu beyan eden Habibullah’a da salât ve selâm olsun.¹
Ey her zerresi geçicilikten örülmüş olan beden!
Ey kılcal damarlarında kandan ziyade endişe ve kaygı taşıyan insan!
Ve ey her soluğu ah ile çarpılan ruh!
Çok koştun, dinlensen mi biraz? Bir nefes alıp soluklan, seninle konuşacaklarım var. Ne çok meşgulsün bu aralar, ne çok yapacak şey birikmiş. Yetişmesi gereken onca iş, bitmesi gereken onca ders, düzeltilmesi gereken onlarca mesele. Sanki herkes bir yere yetişmiş sen geride kalmışsın, sanki herkes bir yurt edinmiş sen ortalıklarda kalakalmışsın, sanki herkes tamam sen eksik gibi. Öyle ya hayat, küçük parçalı yapbozlardan oluşuyordu ve senin eksik çok parçan vardı. Aramalı, bulmalı ve tez elden bu yarışı herkese fark atacak şekilde tamamlamalıydın. Haklı olabilirsin tabi, ama kötü bir haberim var yapbozu tamamlanan oyundan çıkıyor. Buna ne diyeceksin?
Gariptir ki sürekli level atlamak istediğimiz bir oyunun sonuna varmak istemiyoruz. Bitiş noktasına koşar adım gidiyor ama o noktada bulunmak istemiyoruz. Dünümüzden eminiz, yaşandı ama bugünümüz kocaman bir soru işareti uçurumu. Hâlbuki dünya bizsiz de dünyaydı, yokluğumuzda da onda eksilecek bir şey olmayacak. Kimse için vazgeçilmez değiliz, eşyanın, doğanın ve düzenin umurunda da değiliz. Bakın bir, ölümün hemen akabinde bizden alınan ilk şey nedir? Adımız. Peki, kendi arabamız kapıda dururken bindiğimiz son araç? Cenaze aracı. Bize ait addettiğimiz her şeyin bize ait olmadığını idrak ettiğimiz günün adıdır ölüm.
Evet, tüm belirsizlikler içinde en büyük belirtidir ölüm. Tüm anlamsızlıklar içinde en büyük anlamdır. Şahit olduğumuz her ölüm, kendi cenazemizin provasıdır. Her okunan selâ, kaçınılmaz sonun hatırlatıcısıdır. Keza tabut, kabrin ilk ve tek stajıdır. Toprak da bu minvalde verimli tohum ile verimsiz tohumu test eden röntgen aletidir. Yani ölüm, son tüketim tarihi bitmiş beşerin geri dönüşüm kabrine gönderilip yeniden üretilmesidir.
Kuvvet kuvveti belki bir yerde yenebilir ama ölümü yenebilecek pehlivan bulunmamaktadır. Ölmeyen tek şey ölümdür. Her şeyin bir ömrü ve bedeli var, yaşamı kurban verelim ki ölümü kazanalım. Börtü böceğin menüsü değil de akrep ve yılanların uzağından bile geçmeye hayâ ettiği bir beden olalım. Madem yapbozu tamamlanan oyundan çıkıyor o halde altı bin altı yüz altmış altı parçalı bir yapboz yapmış bulunalım. Atacağımız her bir adım, adımızın yaşatılmasına sebep olsun. Yoktan var olduk, vardan da Rabbimize yâr olalım. Çünkü biz, dünya denilen dairede kimliğimizi kaydetmek ve sıralamamızı öne çekmekle mesulüz yalnızca.
- “Efendim, ‘Hayatını kaybetti.’, ‘Öldü.’, ‘Ex oldu.’, ‘Şehit oldu.’ Hangi içeriği tercih edersiniz?” Diye sordu garson Azrail.
- “İlk kez uğruyoruz bu mekâna, hangisi en güzeliyse o olsun lütfen.” Dedi aklı başında olan insan.
Her güneşin batışı, her doğanın ölümü olduğu hakikatine izafeten bilmeliyiz ki, dünyada sadece şer bizim için intihan değildir, bazen imkân en büyük imtihandır. Burada yaptığımız her şeyin tutarı yarın ahiret kasasında fiş olarak önümüze sunulacaktır.² Öyleyse, Allah’ın vermediklerine odaklanmadan verdiklerinin şükür çizelgesine bakmalıyız. Bizden istenen ahiret karşılığında dünyayı satmaktır, dünya karşılığında ahireti satmak değil.³ Allah’a karşı cimri davranan ahirette bonus karşılık beklemesin. Onun verdiği sıhhat, ilim, aile ve mal nimetlerini su-i is’timal eden ahiret yurdunda en güzel köşklerin beklentisine kapılmasın. Bugün, Allah’a yardım etmeyen (dinine) yarın yardım dilenmesin.
Hayatın dokusu hülya değil çaba üstüne kuruludur. Yaşıyor olmak ile yaşamak arasında nasıl fark varsa Müslüman olmak ve Müslümanca yaşamak arasında da fark vardır. Eğer ebedî yurdun karargah ve konaklama tesislerinde randevu bulmak istiyorsak henüz dünyadayken bilet aramamız gerekmektedir.⁴ Zira cennete iltica yalnızca dünya sürgününe katlanmakla mümkündür.
Evet, şu fani dünyada başımıza gelen her iş gibi güzel bir son da bir nasip meselesi. Kader gayrete aşıktır diye söylenen söze şu eklemeyi de yapalım: gayrette içten bir niyet aşıktır. En güzel cennetler için en özel niyetleri heybeye alacağız. Bu özel niyetlerin nasibe düşmesi için de gece gündüz demeden gereken tüm çabayı vereceğiz. Zira en sevgili, en şerefli yaratıklarına nasıl bir müjde veriyordu? “İnsan için, yalnızca çalışmasının, gayretinin, hâlis niyetlerinin karşılığı vardır” ⁵
Öyleyse dostum, gel garanti bankasına abone ol ve yatırımlarını geçiciliğe değil devamlılığa yap. Danışman olarak Kur’an’a başvur, müdüriyet için peygamber efendimiz Hz Muhammed sallallahu aleyhi vesellemin yanına uğra ve tüm işlemlerini salih amel uygulaması üzerinden yap. Gör bak, dünyanın en zengini sen olacaksın, ahiret yurdunda o yat senin bu yazlık benim; o tatil senin bu otel benim. Ne hüzün, ne tasa ve ne de keder. Cehennem vadisinde bulunanlar sana bakıp, “Yaşıyorsun bu hayatı” diyecekler. Sen de cevaben: “Very good, very good” diyeceksin.
Eğer bu minvalde sonsuz bir yaşam istiyorsak, kayıtsız şartsız kâinatın yaratıcısına itaat etmeli, yalnız ona ibadet etmeli ve ondan dilemeliyiz.⁶ Böyle olduğu takdirde beş yıldızlı cennette en güzel dostlarla tatil keyfi yapacağız.⁷ Öyleyse, bu diyarda yan ki anmakta (celle celaluhu) zorluk çekmeyesin. Dayan ki yanın yanı (celle celaluhu) olsun. Çoğu, daima O’na has-ret ki ahirette hasrete düçar olmayasın. Şairin dediği gibi: “Allah’a dayan sa’ye sarıl hikmete râm ol. Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol.”⁸
- Bir yeni mesajınız bulunmaktadır.
- “Sayın insanoğlu, ahiret tarifenize limitsiz yaşam paketi yüklenmiştir. İyi günlerde kullanmanız için abonelik sözleşmesine uymanız gerekmektedir, kötü günlerde kullanmanızsa tercihinize bırakılmıştır.“
Son olarak gelin bu duayı yapıp, birlikte amin diyelim:“Allahumme la tuhricna mineddünya illa ma’aşşehadeti vel iman.” // “Allah’ım! Bizi dünyadan ancak kelime-i şahadet ve imanla çıkar.” Amin.
Allah’a ve Resûlüne mahçup ettirmeyecek bir hayat yaşamamız ve o hal üzre ölmemiz duasıyla...
¹ Enfal 4. Ayet
²Enbiya Süresi, 35. Ayet
³İbrahim Suresi 2. Ayet
⁴Furkan Suresi, 76. Ayet
⁵Necm Suresi, 39. Ayet
⁶Fâtiha Suresi 4. Ayet
⁷Nisâ Süresi, 69. Ayet
⁸ Mehmet Akif Ersoy