Söz&Kalem Dergisi - Müzeyyen Sena Titiz
İnsanın değerini duasının ederiyle bağdaştıran el-Mucib’in adıyla...¹
Ara sıra ağrılı imtihanların çerçeve olup kalbe asıldığı bir süreçten geçeriz. Gönül yorulur, nabız yavaşlar ve yaşam icbari bir hal alır. Firaklarda hüzün yılı, hastalıklarda elem dönemi ve çaresizlikte de yolda kalmışlık anı yaşarız. Gah Hz Hatice (r.a) annemizin yokluğunun rengi bulaşır bize, gah Eyüp Aleyhisselam’ın sabrına olan ihtiyacımız artar veyahut kimi zaman da Hz Musa Aleyhisselam’ın endişesi ile Hz Yusuf Aleyhisselam’ın çaresizliğinden demleniriz. İyi biliriz ki bizler peygamber değiliz ve öyle inanırız ki her imtihanın bir ortak paydası, çok benzer dikimi vardır. Zira ne demişti hâkim-i mutlak insan süresi ikinci ayeti ² kerimede?
İstemek, yakarmak anlamlarına gelen dua dile(n)menin en yalın halidir. Tabir caizse elde avuçta olan tüm çaresizlikten, perişanlık vaziyetinden bir uçurtma oluşturup göğün esrarengiz umuduna salıvermektir. İmkânsızı mümkün kılan bir eylemdir dua. En dayanılmaz imtihanlarımızda sağlam bir kulptur. İnsanı rahatlatan en güzel aktivitedir. Şifadır. Umuttur. Terapidir.
İmtihan dünyada bir ahenk içinde gezmiş olmaya tüm insanlar da ondan payidar olmaya dursun bir merhamet mevsimi başlar ki tüm sıkıntı rahmet yağışıyla bertaraf edilir. Sitem ve gözyaşı vardiyayı hamd ve şükre devreder. Gönderdiğimiz mesajlar iletilmiş, mavi tik görünmüş olur. Dağlara bayırlara “Bu Rabb’imin lütfudur.” ³ diye haykırmak gelir içimizden. Bir bakmışız umduğumuzu bulmuş, hayal ettiğimizi yaşamış ve tarifini soran herkese “istedim verdi” diyerek yanıt vermişiz. Zira O (cc) zaten yakındı ancak bu sefer yakınlığını daha yakından hissettirmiş olur. ⁴
Her zaman istediğimiz şey olacak diye bir şey olmasa da duanın kesin kabul edileceği emrine inancımız kamildir. Neticesi envai çeşitlere bölüşülmüş bizim için doğru olan değil en hayırlı olan kader sayfalarımıza yazılmıştır.
Bu bağlamda en sağlam uçurtma modelini peygamberler bizlere göstermiş, tellere takılmaması için yalnızca helalden destek almamız istenmiştir. ⁵ Ayrıca ipin ucuna besmele ile hamdelenin bağlanmasına vurgu yapılmış, dağları tepeleri aşanın müstecab vakitlerde uçurulan olduğuna değinilmiştir. Evet, uçurtmanız böyleyse tribünlere oynayan sıfatını değil, kalbin en saf halini yansıtan bir sıfatı hamleder. Onu güzelleştiren kalıp süslemeler değil, peygamber cümleleri olur.
Dua ibadetin beyni, imanın en belirgin özelliklerindendir. Kul ile Rabb’i arasındaki iltica köprüsüdür. Belirli bir zamanı veyahut kotası yoktur, istediğimiz zaman ve dilediğimiz kadar dua imkanı bize sunulmuştur. Duaların kabul olmasındaki şifrelerden biri kendi derdin yerine Allah’ın (davasının) derdini göğe yükseltmektir. Öyle yapıldığı takdirde Allah Teâlâ kişinin özel dertlerini satın alır ve onun ihtiyacını kendisi dillendirmemiş olsa bile derhal karşılar. Diğer bir şifre ise isar eylemiyle yapılan duadır. Bu minvalde denilebilir ki en görkemli uçurtma kendin için dilediğini başkası için öncelikli isteyerek isar sanatını icra ettiğin uçurtmadır.
- Şu tepede en yükseğe çıkan uçurtma kimin? diye sordu yanındaki.
- Senin için uçurduğum, dedi manalı bir şekilde.
Dikkati caliptir ki burada dertler ücretsiz, külfetsiz, taşıtsız ve randevusuz dinlenir. Müşkülün cevabı ve çözümleri şeffaf bir şekilde kişiye sunulup feraset nazarıyla görmesi sağlanır. Reçetesinde günlük bir doz “olursa nimetten olmasa nefsimin ettiklerindendir” kapsülü yazılarak tam bir tevekkül ile doktora bağlı olmasının, tedavi sürecinde aceleci değil ısrarcı olması gerektiği söylenir.
Gökte ışıl ışıl parlayan bir uçurtmada şöyle yazıyordu: “Verirsin kime ne vermezsen kim ne ede?”
Evet, İ’lem eyyühe’l-aziz! Acz, nidânın mâdenidir. İhtiyaç duanın menbaıdır. ⁶ O halde ıslaklığımızı yalın haliyle O’na sunmalı, ondan kuruluk dilemeliyiz. Üstad gibi “Feyâ Rabbî, yâ Hâlıkî, yâ Mâlikî! Seni çağırmakta hüccetim, hâcetimdir.” Diyerek duanın bir ihtiyaç olduğunu ikrar etmeliyiz.
Caminin bir köşesinde el pençe divan duran boynu bükük biri şöyle yakardı: “Kendimi dua mandalına tutturdum Rabb’im, ıslaklığımı kuruluğuna tebdil et.”
Muhtevayı ashab-ı Kehf’in duasıyla sonlandıralım: Hani o gençler mağaraya sığınmışlar ve “Rabbimiz! Bize katından rahmet gönder ve bize içinde bulunduğumuz durumdan bir çıkış yolu göster!” demişlerdi. ⁷
Şimdi uçurtma mevsimi, haydi uçuralım uçurtmalarımızı...
¹(Furkan, 77)
²Hakikatte biz insanı katışık bir nutfeden yarattık; imtihan edelim diye onu işitir ve görür kıldık.
³(Neml,40)
⁴(Bakara, 186)
⁵[Taberani] / Helal lokma
⁶ Üstad Bediüzzaman Said Nursi / Münacat
⁷ (Kehf, 10)