Bu ay en çok hangi reklamı gördünüz ya da duydunuz?
‘Yılın son fırsatlarını kaçırma’, ‘süper indirim günlerini kaçırma’, ‘efsane Cuma indirimlerinde yüzde şu kadar indirim, yüzde bu kadar indirim kaçırma’, ‘süper fiyatlar’, ‘patron çıldırdı’, ‘yukarı kaydır indirim kuponuna sahip ol’ ve daha onlarcası. Bu reklam sloganlarından herhangi birini hatta neredeyse hepsini hemen hemen her gün onlarca kez duymuşuzdur. Arık duymak istemediğimiz ve bu tür reklamları atlamak için saniye saydığımız anda muhtemelen hepiniz ‘bi bitmedi şu süper fırsatlar’ diye iç geçirmişsinizdir. İlk başlarda sadece bir güne has olan bu alışveriş çılgınlığı son zamanlarda neredeyse Kasım ayının tümünü içine alacak şekilde planlanmış ve insanlar bu ay içinde her gün gördükleri bu reklamlar neticesinde alışveriş yapmaya zorlanmaktadırlar. Evet, yanlış duymadınız zorlanmaktadır zira her gün her saat karşılaştığımız, duyduğumuz, gördüğümüz ve okuduğumuz bu reklamlar bir süre sonra alışveriş yapmak zorunda olduğumuz hissine kapılmamıza neden olabiliyor. Birde bu duruma ‘herkes alıyor ben neden almayayım’ kompleksi de eklenince bizler de bu çılgınlığın bir parçası oluyoruz hem de isteyerek değil sürüklenerek ve de dayatılarak. Bu ay ‘Kara Cuma’ adıyla bilinen ve çılgınca bir tüketim aşılayan saçmalığı duyacaksınız. Saçmalık diyorum çünkü gerçekten saçmalık. Neden mi? hadi birlikte bakalım.
Cuma günleri bizim için bayramdır. Cuma günü mübarektir, rahmettir, berekettir, günahların af olduğu gündür. ‘Kara Cuma’ adıyla hayatımıza giren bu sözde indirim günleri daha sonraları uyandırdığı negatif çağrışım sebebiyle ‘Efsane Cuma’ olarak anılmaya başlandı. Hatta kimi sözde ‘muhafazakâr’ şirketler ise dindar insanları alışverişe teşvik etmek için reklamlarında ‘Bereketli Cuma’ ibaresini kullanmaya başladılar. Hem de ihtiyaç olmadığı halde sırf alışveriş yapmak için alınan her şeyin israf olduğunu bile bile bunu yaptılar!
‘Efsane Cuma’ diye adlandırılan bugünde tüm şirketler ürünlerinde ciddi indirimler yaptığını bangır bangır duyurur ve insanları alışveriş yapmaya teşvik eder ya da diğer bir ifade ile alışveriş yapmaya zorlar. Peki, bu günlerde gerçekten indirim oluyor mu? Gerçekten bugün alışveriş yapmak için en doğru gün mü? Öncelikle ‘Kara Cuma’ nedir ona bakalım. ‘Kara Cuma’, Hristiyan ülkelerde her yıl Kasım'ın dördüncü perşembesinde kutlanan Şükran Günü'nden sonraki Cuma’ya verilen isimdir. Tatil olan o Cuma gününde aileler genelde alışverişe çıkar ve bu yüzden mağazalar indirim yapardı. Bu durum zamanla bu bir geleneğe dönüştü. Neden ‘Kara Cuma’ dendiği ise bir hayli acayip. O günün henüz tatil ilan edilmediği yıllarda işçiler hasta olduğunu söyleyerek işlerine gitmemişler ve kent merkezlerinde oluşan aşırı kalabalık bu isimlendirmeyi ortaya çıkarmış.
Son zamanlarda ‘bugüne özel indirimler’ algısıyla bireylerin alışveriş yapmaya daha fazla teşvik edilmesi ve bunun neticesinde insanların bilinçsizce ve çılgınca alışveriş yapmaları şirketlerin bahsettiği indirim oranlarının gerçekliliğini de tartışmaya açmıştır. Konuyla ilgili araştırma yapan kuruluşlardan Which? adlı bir sivil toplum örgütü, 219 popüler ev ve teknoloji ürününün fiyatlarını 2019’un ‘Kara Cuma’sından altı ay önceki ve altı ay sonraki süreçte takip etmiş. Aralarında Amazon’un da bulunduğu en büyük online ticaret sitelerini izlemeye alan kuruluş ‘Kara Cuma’da yalnızca üç ürünün "yıl içindeki en ucuz fiyatında" olduğunu bulmuş.
Türkiye’de ise ‘Kara Cuma’, ya da son zamanlarda daha yaygın kullanılan adıyla ‘Efsane Cuma’ geleneği Amerika Birleşik Devletleri'nde olduğu kadar büyük bir geçmişe sahip değil. Bu yüzden henüz bununla ilgili net bir veri de ortaya konmamış. Ancak özellikle teknoloji ürünlerinin stok yenilemesi olarak bu tarihi seçtiği ve yüksek indirimlere gideceği bekleniyor. Bireysel deneyimler, teknoloji dışında kalan ürün gruplarındaki indirimlerin suni olduğunu, ‘Efsane Cuma’ öncesi fiyatların yükselttirilip ‘Efsane Cuma’ günü yapay bir indirim oluşturulduğunu aktarıyor. Nitekim geçtiğimiz senelerde ülkemizdeki en popüler online alışveriş sitelerinin kampanya öncesi fiyatları yükseltip kampanya gününde fiyatları tekrar düşürüp bunu da ‘müthiş indirim’ diye reklam malzemesi yaparak algı manipülasyonu yaptığı hepimizin malumuydu.
İhtiyacı olmadığı halde nasılsa indirimde diyerek çılgınca alışveriş yapan insanlara ara ara şahit oluyoruz. Sözde indirim günleri insanların bilincini kapatarak onları müthiş bir israfa sürüklüyor. Mensubu olduğumuz medeniyetimiz ise israfı kırmızı çizgi olarak görüyor. Allah Kitab'ı Mübin'de "Yiyin, için ama israf etmeyin. Çünkü O, israf edenleri sevmez." (A’raf, 7/31.), "İsraf ederek saçıp-savurma çünkü saçıp-savuranlar şeytanın kardeşleri olmuşlardır; şeytan ise Rabbine karşı nankördür." (İsra, 17/26-27.) diye buyurarak bizleri uyarıp har vurup harman savurmamamızı emrediyor. Hazreti Peygamber'in (Sallallahu Aleyhi Vesellem), "Kıyamet günü, dört şeyden sual edilmedikçe kulun ayakları (Rabbinin huzurundan) ayrılamaz: Ömrünü nerede harcadığından, ne amelde bulunduğundan, malını nereden kazandığından ve nereye harcadığından¸ vücudunu nerede çürüttüğünden." hadisi de bizleri uyarıyor. Bugün insanlığın en çok muzdarip olduğu hususlardan birinin israfı olduğu açıklama gerektirmeyecek kadar nettir. İnsan, elindeki olanakları savurmadan iyi bir hayat sürmeye çalışmalı. Ancak elindeki imkanlara paralel olarak "nasılsa gerisi var diyerek" savurganlık içerisine girmek de maddiyatın israfıdır.
Bahtiyar insan, yaratılış gayesine uygun yaşayan; ömrü, zamanı, nimetleri, imkânları israf etmeyen, ölçülü, dengeli ve yerinde kullanan insandır. İnsan, israf etmeme konusunda -her ne kadar yeterli değilse de- ekmeğe ve suya gösterdiği hassasiyeti elektrik, elektronik alet, giyim kuşam malzemeleri, zaman, ilaç vb. ürünlere karşı da gösterebilmeli. Modern zamanda tüketim kültürüyle birlikte israf edilenler listesine dâhil edilen teknolojik aletler, sağlık malzemeleri ve envaiçeşit giysilerin israf edilmemesine dair insan zihninde "kanaat şeması" yoktur. Bu şemanın hızlı bir şekilde geliştirilmesi de bilgilenme, farkındalık ve bilinçlenme gerektirir. Maalesef günümüzde bu bilinçlenmenin kazanılması için gerekli süreden daha hızlı gelişen bir teknolojik gelişme ve sürekli teşvik edilen güçlü bir tüketim kültürü söz konusudur. Başta içerisinde bulunduğumuz Kasım ayı olmak üzere verilen reklamların teşvik ettiği ve satın alma davranışlarımızı körükleyen tüketim çılgınlığı, bilinçli bir satın alma alışkanlığının ve tasarrufun ne kadar elzem olduğunu ortaya koyuyor.
İnsanlar her ne kadar alışveriş, tüketim ve tasarruf konularında bilinçli olduklarını iddia etseler de israf rakamları bilinçlenmenin ifade edildiği düzeyde olmadığını gösteriyor. Hep kazanma ve elde etme hırsıyla çalışan ve sürekli tüketen birey, daha az değer ve erdem ortaya koymakta, olgunlaşma ve kendini gerçekleştirme sürecini kaçırabilmektedir. Böylece kendine ve inandığı değerlere yabancılaşabilmektedir. İsraf yapan insan itidalden, ölçülü tutum ve hareket etmekten uzaklaşarak bir yönüyle erdemsiz davranışlarda bulanabilmektedir. İslam, Kur'an-ı Kerim'de erdem, ölçülü şekilde yiyip içme ve giyinmeyi emrederken, erdemsizliği yani israfı Allah’ın sevmediği bir tutum görerek yasaklamıştır. Müslümanlara düşen görev, yemek içmek ve giyinmek konusundaki bu ilahi ilkeyi daha da genişleterek günümüzdeki israf alanlarına karşı bir önlem olarak da uygulayabilmektir. Bunun en öncelikli yolu da hayatın her alanında verilecek dini bir eğitimden geçmektedir.
Söz&Kelam Dergisi | Ali Tarhan