Hiç şüphesiz ki insanlara doğru bir eğitim verildiği taktirde, insanlar var olan durumlarını değiştirip dönüştürebilir ve nihayetinde gelişebilirler. İşte böylesi yadsınamaz bir hakikat insanlar tarafından tecrübe edildikten sonra eğitim giderek insanların öncelikleri arasına girmiş ve eğitim işi de bu durumla paralel olarak kurumsallaşmaya başlamıştır. Tarihin ilk dönemlerinden itibaren en önemli bilgi kaynaklarından olan ilahi buyrukların insanları sürekli olarak kendi yaratılışları ve çevrede gördükleri şeyler üzerinde düşünmeye sevk etmeleri de insanların öğrenme tecrübesine ilk adımını atmasına vesile olmuştur. Ayrıca gökyüzü ve bilinmezliklere olan merak ve keşfetme duygusu da insanların öğrenme işleminde daha hızlı davranmasına yol açmıştır. Daha sonraları ise öğrenme işlemi için bir insan ömrünün kafi gelmediği fark edilmiş ve insanlar öğrenme işlemi için kümülatif bir yaklaşım içerisine girmiştir. Böylece daha önceden öğrenilmiş olan şeyleri kayda geçirme ihtiyacı doğmuştur. Nihayetinde yazının kullanımı yaygınlaşmış ve eğitim-öğretim uğraşısı için ilk mekanlar inşa edilmeye başlanılmıştır.
Daha öncekilerin keşfedip sistemleştirdiği bilgiyi kaynağından elde etmek için insanlar, artık bilginin üretilip yaygınlaştığı mekanlara doğru yönelmişlerdir. Böylelikle medreseler, okullar gibi ilim havzaları oluşmuştur. Tüm bu yer ve mekanlar bilginin transferi için fiziki somut imkanlar sunmuştur. Öyle ki bu yer ve mekanlar bir zaman sonra eğitim ve öğretim faliyetleri için temel şart halini almıştır. İnsanlar hayatlarına kolaylık ve anlam katacak olan bilgiyi elde etmek için çok uzun yollar katettikten, çok fazla çaba harcadıktan sonra ancak bu mekanlara gidebilmişlerdir. Zamanla medreseye veya okula gitmek, eğitimli olmanın ilk şartı sayılmış ve medrese veya okula gitmek için yerinden yurdundan ayrılmış kimselere ayrıca hürmet edilmiştir. Daha sonraları imkanların gelişmesiyle brlikte eğitim ve öğretim faliyetlerinin yapıldığı mekanlar köylere kadar yaygınlaşmıştır. Neredeyse her köye bir okul her şehre de bir üniversite inşa edilmiştir. Böylece hem okulların, hem öğretmenlerin hem de öğrencilerin kendi aralarındaki farklılaşması artmış ve “kalitelerine” göre sıralanmışlardır.
Tam da eğitime yapılan yatırımların öneminin anlaşılması üzerine yeni, güzel ve daha “kaliteli” mekanlar inşa edilmeye başlanılmışken, şimdilerde ise eğitimin mekanı yeni bir forma bürünmek üzere olduğu görülmektedir. Aslında 21. Yüzyılın başlarından itibaren eğitim-öğretim kavramlarının arasına giren bilgisayar destekli öğrenme, internetten öğrenme, hayat boyu öğrenme gibi kavramlar küresel salgın (covid-19) sebebiyle artık eğitim ve öğretim hizmetlerinin merkez kavramları haline gelmeye başlamışlardır. İlmi tahsil edecek olanların bir araya gelmesi nedeniyle oluşabilecek sıkıntıların önüne geçmek için sanal mekanlar üzerinden gerçekleştirilen uzaktan eğitim faliyetleri, adeta eğitim ve öğretimin hayatını kurtarmıştır. Esasında kendi kendine çalışma ahlakını oturtmuş lisans ve üzeri eğitim seviyesindeki öğrenciler için sanal mekanlar vasıtası ile öğrenme işlemi çok büyük avantajlar sağlamıştır. Buna karşın daha alt seviyelerdeki öğrencilerin uzaktan eğitim faliyetlerine odaklanması, her gün okula gider gibi sanal mekana açılan ekranın başına oturup ders dinlemeleri çok kolay olmamış ve bu durum bu seviyedeki öğrenciler için birtakım dezavantajların oluşmasına neden olmuştur.
Sanal bir mekan üzerinden eğitim faliyetlerini gerçekleştirmeye çalışmanın derslere istikrarlı bir şekilde çalışma ve odaklanma üzerindeki olumsuz etkilerinin yanında bir takım dezavantajları daha bulunmaktadır. Özellikle alt eğitim kademelerde bilginin edinilmesinde interaktif bir ilişkiye duyulan ihtiyacın sanal eğitim mekanları üzerinden tam olarak karşılanamaması, eğitimin sadece hocanın söyledikleri ile kalınmasına neden olacaktır. Alıştırma gibi ekstra programlarının olunmaması durumunda ise bilginin çabucak unutulacağı şüphesizdir. Bunun yani sıra uygulamanın gerektiği resim, beden eğitimi, müzik, tasarım gibi derslerde de gelişimin takibatı zor olacaktır. Bununla birlikte her eğitim kurumunun fiziki ortamında yıllardan beridir süregelen bir eğitim kültürü bulunmaktadır. Bu eğitim kültürü öğrencilerin yetişkin birer birey olduklarında ihtiyaç duyacakları çeşitli kazanımları dolaylı yollardan kendilerine öğretmektedir. Sanal mekanlar vasıtası ile öğrencilerin bu örtük eğitimden mahrum kalacağı da bir hakikattir. Ayrıca sanal mekanlarda yapılan eğitimlerin de kendi kültürünü oluşturup oluşturmayacağı da muammadır.
Buna karşın sanal mekan eğitiminin bazı avantajları da bulunmaktadır. Öncelikle sanal mekanlar üzerinden gerçekleştirlen eğitim-öğretim uygulamaları nedeniyle fiziki şartlara duyulan ihtiyaç giderek azalacaktır. Koca koca binalara harcanacak olan paralar artık daha çok eğitim içeriklerine harcanabilecektir. Özellikle üniversite eğitimi için gerekli olan sanal dersler, sanal uygulamalar ve sanal kütüphaneler reelde olanlarına göre çok daha büyük ve kullanışlı olabilecektir. İlim tahsili için çabalayan kimseler sadece bulundukları üniversitenin imkanları ile sınırlı kalmayacak, önüne açılan sanal pencereden dilediği kaynağa ulaşma imkanında sahip olabilecektir. Bununla birlikte daha alt kademelerde de bazı olumlu değişiklikler olacaktır. Okulların “kalitelisine” gidemeyen, öğretmenlerin “kalitelisinden” ders alamayan dezavantajlı grubundaki öğrenciler, sanal mekan eğitimi vesilesi ile avantajlı gruplar ile aynı etkinlik ve dersleri aynı öğretmenlerden alabileceklerdir. Eğitimin fiziki şartları açısından bütün öğrenciler birbirine yakın sevide bulunabilecektir. Bu durumun oluşması da belirleyici olan sınavların bir miktar da olsa benzer şartlar da gerçekleşmesine imkan sağlayacaktır.
Söz&Kalem - Ali Mürteza Titiz